Öteden gelen adam

Ölmeyi hiç istememişti. Cumhuriyetin ilk yıllarıydı. Hareketli günler yaşıyordu. Yenilikler, devrimler peşpeşe geliyordu. Tam bu sıralarda hastalığı iyice arttı. Doktorlar verem demişlerdi. İnce hastalık. Gittikçe güçsüzleştiğini ve öleceğini biliyordu, ama ölmek istemiyordu. Gece gündüz Allaha yakarıyordu. Ne olur Allahım şimdi değil, daha sonra.

Askerden yeni gelmişti. Henüz 25 yaşındaydı. İnce hastalığada askerde yakalanmış, bir süre tedavi olmuştu. Bu yüzden onu memleketine hava değişimine göndermişlerdi. Yalvarmaları boşunaydı. Soğuk bir kış günü ölmüştü. Hani derler ya gözü arkada kaldı. Öyleydi, gözü arkada kalmıştı. Bu yüzden yakarmalarına öte dünyada da devam etti. Ne olur tanrım beni geri gönder, diye durmadan dua ediyordu.

Titrek adımlarla mezarlıktan çıktı ve yaklaşık 200 metre ileride olduğunu bildiği köprüye doğru yürümeye başladı. Yoldan daha önce hiç görmediği türden arabalar, kamyonlar hızla geçiyordu. Köprüye gelince evini bulmak kolay olacaktı. İşte nihayet köprüdeydi. Köprü yenilenmişti. Demir korkulukları vardı. Bir süre kaldırımda bekledi. Bu sırada yerde parlayan bir şey dikkatini çekti. Eğilip aldı. Metal bir paraydı. Üstünde o çok sevdiği Atatürk'ün resmi vardı. Parayı parmaklarının arasında iyice sildi. Usulca dudaklarına götürdü ve yavaşca öptü. 250.000 lira yazıyordu. 250.000 lira, zengin olmuştu. Babası 24 lira maaş alıyordu. Az ilerde simit satan çocuğu görünce acıktığını hissetti.

Simitçi diye bağıracak oldu. Sanki sesi derinlerden geliyordu. Neyseki simitci onu farketmişti. Tabladan bir simit aldı. 250.000 lirayı simitciye uzattı. Üstünü verebilirsin inşallah, diye mırıldandı. Ne üstü, dedi simitçi. Sen daha bunun gibi bir tane daha vereceksin. Simiti ısırmıştı. Ne yapacağını şaşırdı. Simitçi dalga geçer gibi; amca senin dünyadan haberin yok. Simit 500 bin lira. Ne oldu bu memlekete, cumhuriyet bu muydu. Başta kim var diye sordu. Recep Tayyip dedi simitçi. Atatürk, İnönü, onlara ne oldu? Amca sen kelle olmuşsun. Sarhoş musun ne Atatürk'ü , ne İnönü'sü. Simit benden olsun, hadi git işine.

Allahım beni nereye getirdin. Bir simit 500 bin lira. Başta Recep Tayyip mi ne. Atatürk ölmüşse ben niye yaşayayım. Beni affet Allahım. Beni geri al. Ölüm Atama yakışmışsa ben kimim ki. Al beni Tanrım, diye dua ederek mezarlığa doğru yürüdü ve sisler arasında kayboldu.