Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '09

 
Kategori
Sosyoloji
 

Öteki

Öteki
 

Benden olmayan.
Benim gibi olmayan.
“Öteki” matematikteki gibi kümeler oluşturup, içinde olduğu kümenin dışındakileri, küme dışı bırakmaktır.

Küme adı bazen “milliyet” olur. Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur, gibi.
Ta ilkokulda bize öğretilen tekerlemelerle, bir iki üçler yaşasın Türkler, dört, beş, altı, Polonya battı, yedi sekiz, dokuz Ruslar domuz, on onbir oniki İtalya tilki, onüç ondört onbeş Almanya kalleş… ile kümenin etrafı çizilir. Bazen de, ten rengine göre değişir; beyazlar, siyahlar ve “en öteki” sarı tenliler…

Küme adı kimi zaman din olur. Bir tek Müslümanlar cennete gidecektir. Diğer dinler, peygamberleri ve kitaplarıyla beraber “öteki”dir. Hatta aynı dinden olmak da yetmez, bazen kümenin alt kümesi bile olabilir; aleviler, suniler…

Küme adı cinsiyete kadar gider, erkekler ve ötekiler…

Bu kümeler iç içe, iç içe istenildiği kadar arttırılabilir. Devamlı bir farklılaştırma / ayırma söz konusudur. Aynı küme içindekiler bile, birbirleriyle öteki olabilecek, binlerce unsur bulur ve parçalar birbirini.
Çevresinde öteki yaratanın kendisi hep öznedir. Diğerleri ise zamir; bu, şu, o…
Ötekileştiren kişi, kendini merkeze koyar. Seçilmiş olduğunu ve diğerlerine göre üstünlüğü olduğu düşünür. Bu yüzden kendinden farklı olanlar yok edilmelidir ona göre.
Farklılık yaratan kavram milliyetse; bu toprakları terk etmeli (ya sev ya terk et), terk etmezse linç edilmelidir.
Farklı bir kültür varsa; asimile edilmelidir.
İnançsa; kendi inancı dayatılmalıdır.

Öteki sağcıdır, solcudur, dincidir, laiktir, Beşiktaşlıdır, Fenerbahçelidir, kızdır, kadındır, erkektir, delikanlıdır, eşcinseldir, travestidir, gençtir, yaşlıdır, varoştur, zengindir, doğuludur, İzmirlidir, arabeskçidir, rockçıdır, engellidir, işsizdir, patrondur, azınlıktır ve hatta bazen çoğunluktur. Her kimlik bir “öteki” yaratır.
Kendi kimliklerimizi bile tanıyamamışken, başka kimlikleri tehlikeli buluruz.
Farklılıklara saygı duymayız. Tahammül edemeyiz başka türlü olana.
Biz öteledikçe, bizden olmayanı, öteki daha daha belirginleştirdi farklılıklarımızı.

Diğer ülkelerdeki aşırı uçlar, keskin çizgiler gittikçe yumuşarken, bizdeki farklılıklar “öteki” kavramını besledikçe büyüttü. Tekerlemede adı geçen ülkelerden;
Amerika, zencilere yapılan ayrımcılık ile ülke tarihi boyunca savaşmış ve en sonunda “hayal”ini gerçekleştirmiştir ya da en azından gerçekleştirmeye razı olduğunu göstermiştir.
Almanya, Yahudi soykırımını utanç içerisinde kabul etmiş, Hitlerin yaptıklarını müzelerde sergilemiş ve tarihini lanetlemiştir.
Bizim topraklarda ise o dönemlerde, farklılıklara rağmen, hoşgörü ve saygı içerisinde yaşanırken, tarih diğer ülkelerdeki gibi ilerlememiş, tam tersi, geriye gitmiştir.
29 Mart Seçimi sonucunda çıkan Türkiye haritası, sonuçtan daha da önemli bence. Doğu ve batıda; bir bölgedeki 1.parti, diğer bir bölgede %10 u bile aşamamış. Aynı şekilde diğer bölgenin birincisi, bu bölgede %10 u geçmemiş. Her bölgede farklı farklı görüşlerin olması çok doğal ve olasıdır. Genele baktığımızda ülkenin rengi de belli. Ama bence esas üzücü olan şey, iki bölgenin taban tabana zıt olmasıdır. Seçim sonuçlarını hiç bu açıdan düşündünüz mü?
Kazananı kaybedeni, yüzdeleri bir kenara bırakıp, bölgelerin “öteki”leşmiş renklerine baktınız mı?
Bizler ötekileri o kadar çok ötekileştirdik ki, kutuplaşmalar ortaya çıkmaya başladı.
Mevlana’nın, Yunus Emre’nin hoşgörü içinde yaşadığı, kültür mozaiği olan topraklarımızın rengârenk renkleri, bölgelere göre tek renge döndü.

Ekonomik kriz, işsizlik, yoksulluk, toplumsal kargaşa, devamlı ve bilinçli bir şekilde çıkartılan tartışmalar ve en önemlisi, eşitmiş gibi gözüken ama eşit olmayanların sayısı arttıkça, toplumsal gerilimler ortaya çıkmaktadır. Bütün bu kaygılarla beraber, insanoğlunun doğuştan sahip olduğu güvensizlik, yalnızlık duygusu ve tatmin olmayan egoları sonucu, birilerini öteleyip, kendini ve kendi gibi olanları yüceltmek de, verilebilecek en basit insan tepkisi oluyor. Önyargılarımız ise “öteki”nin yerine kendimizi koyabilmeyi engelliyor. Böylece farklılıklarımız dikenlerimiz haline gelip, birbirimize batıyor.

Ötekileştirdiğimiz bir topluluk varsa, biz de bir başkasının ötekisiyizdir.
Fotoğraftaki gibi, baktığınız ve durduğunuz yere bağlı.
Umarım fotoğrafta siz yoksunuzdur.

 
Toplam blog
: 73
: 5913
Kayıt tarihi
: 06.09.06
 
 

Yılın en uzun gecesinde doğmuşum. Bu yüzden midir bilinmez ruhlarımızın özgür kaldığı geceleri se..