Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ağustos '09

 
Kategori
Güncel
 

Ötekiler yani hayatı yaratanlar

Ötekiler yani hayatı yaratanlar
 

unutulanlar, gözden ırak kalanlar! HAYATI YARATANLAR


Haberiniz var mı? Dünyanın ön tarafındakiler; Hayatı tozpembe yaşayanlar. Hani kışın Etiler, Levent, Ortaköy, Bağdat caddesi, İstiklal Caddesinde şıklık yarışı yapanlar. Her hafta değişik bir sevgiliyle dolaşanlar. Magazincilere boy boy poz verenler. Aşklarını ve sevgilerini kameralar önünde öpüşerek sergileyenler. Lüks araçlarıyla caka satanlar, Bağdat caddesinde yarış yapanlar. Siyah ve lacivert elbiseli aynalı kara gözlüklü badigartlarıyla sokaklarda fink atanlar. Eğlence merkezlerinde gecelerini gündüz olarak yaşayanlar. Yaz aylarında sahil beldelerine göç edenler, gününü gün eyleyenler. Akdeniz ve Ege sahillerinde bikinileriyle güzelliklerini (!)sergileyenler. Sabahlara kadar barlarda içki içip eğlenenler. Hesap kitap bilmeyenler. En güzel koyları yatlarıyla işgal edenler. Sere serpe zevki sefa içinde güneşlenenler. Geceleri köpük denizinde yüzenler. Dünyayı biz yarattık, yalnızca yaşamak bizim hakkımız diyenler. Sokakta önüne çıkan aç kedi ve köpekleri tekmeleyenler. Zevkleri için denizi ve doğayı kirletmekten çekinmeyenler.

Kumarhanelerde milyon dolar harcayanlar. Havadan para kazananlar, baba parası yiyenler, Krizi teğet geçenler.
Dünyada olup bitenlere kulakları tıkayıp, gözlerini kapayanlar.
Sesimi duyuyor musunuz?
Bu Ülkede sizin dışınızda da insanlar yaşar. Yazın sıcağında, kışın soğuğunda yalnızca hayata tutunmak, karınlarını doyurmak adına çalışan insanlar.Hani lüks arabanızla geçtiğiniz sokaklarda su satan, mendil satan çocuklar. Hani geceleri size bir gül satabilmek için en güzel sevgi sözcüklerini söyleyenler. Ayakkabı boyacılığı yapan, simit satan çocuklar. Yaz sıcaklarında tarlalarda çalışanlar. Elleri nasırlı, yüzleri güneş yanığı esmer çocuklar. Sanmayın ki sizler daha iyi yaşayasınız diyedir bu çabaları. Salt ölmemek için, yaşama tutunmak için çalışırlar. Kötü kaderlerini değiştirmek için, hasta annesini iyileştirmek için çalışırlar, küçük kardeşine süt alabilmek için çalışırlar. Okul harçlıklarını biriktirmek için çalışırlar. Omuzlarında çok ağır yük taşırlar. Var olmak için.

Oysa; Benim ülkemde hep ön tarafta yaşayanlar var gündemde. Arkadakiler hiç önemsenmez, altta kalanın canı çıksın isterler. Arkadakiler sessizce doğar, sessizce yaşar ve sessizce göçüp giderler. Öndekiler asla fart etmezler arkada kalanları. Oysa boçludurlar bu şatafatlı yaşamlarını arkadakilere. Anımsatmak adına ötekileri bugün Radikal Gazetesinde yayınlanan bir yaşam öyküsünü sizlerle paylaşmak istedim. Ötekiler adına. Dikkat çekmek istedim Vicdani sorumluluğum adına. Ülkemizde yalnızca ege ve Akdeniz sahilleri ve metropollerin merkezlerinde insanlar yaşamazlar. Varoşlarda, anadolunun diğer şehirlerinde, kasabalarında ve köylerinde de yaşarlar. Üstelik hayatın ta kendisini, üstelik iliklerine kadar hissederek, havasını ciğerlerine çekerek yaşarlar. Ve öndekilerden o kadar çokturlar.

Eğlence hayatının sabahın ilk ışıklarına kadar sürdüğü Bodrum'un birkaç kilometre dışında 'öteki' Bodrum'un sakinleri var.

Türkan, doğum yaptığı gün çöplükte yaşadığı barakaları yandı. Bebeği dünyaya, ‘evsiz’ olarak geldi. Anne bebek hastaneden çıkıp, çöplükler arasına atılan bir şilteye ilişti... Onlarınki tatil ve eğlence hayatının kalbi Bodrum’dan tüm Türkiye’ye yayılan ışıltının gölgesinde, bir çöplükte sessizce sürüp giden hayatlardan. Üzerlerine çevrilen bir televizyon kamerası olsa kimi ‘temiz bir odada uyusam’, kimi ‘yeşil kartım olsa’, kimi ‘oyun oynayabilsem’ diyecek.

Eğlence hayatının sabahın ilk ışıklarına kadar sürdüğü Bodrum’un birkaç kilometre dışında ‘öteki’ Bodrum’un sakinleri var. Güneşin doğuşuyla çöp kamyonlarının getirdiği çöplerin arasında hurda demir, plastik, cam ve plastik şişe arayan işçiler, ayrıştırdıkları malzemeleri satarak günde 10 lira kazanıyor.

Çoluk çocuk 50 kişi
12 yıldır Bodrum’un Yalıkavak beldesindeki çöplükte yaşayan sekiz aile, çöplükte dört gün önce çıkan yangın yüzünden evsiz kaldı. Çöplüğün yanında bulunan barakaları güvenlik gerekçesiyle boşaltılan çoluk çocuk 50 kişi, çöplüğün yanındaki arazide kurdukları naylon çadırlarda yaşam savaşı veriyor.

Yanan çöplükten hurda toplamaya çalışan çocuklar, yoğun dumana aldırış etmeksizin ekmek parası peşinde. Kışın okula gitseler de derse de oyuna da vakitleri yok:

“Okuldan gelince çöplükte çalışmaya başlıyoruz. Yaşıtlarımız gibi oyuncaklarımız yok. Çöplük çok sağlıksız ama başka yaşayacak yer yok. Sık sık hasta oluyoruz.”

‘Jeneratörümüz olsa’
Çöplükte 12 yıldır yaşam savaşı veren ailelerin göçmen olarak Selanik’ten geldiğini ifade eden 70 yaşındaki Fikri Cankır, yangında herşeylerini kaybettiklerini söylüyor:

“O yangından sonra kaymakam bize maddi yardımda bulundu. 24 torunum var buradaki durumumu görüyorsunuz. 12 yıldır boğaz tokluğuna çalışıyoruz. Ailemle gün boyu demir ve plastik topluyorum. Aylık elime 300 TL geçiyor. Hiçbir sosyal güvencemiz yok. Bu çöplükte sekiz baraka var. Mum ışığında yemek yiyoruz, devlet büyüklerimiz bize sekiz jeneratör alsa biz mazotunu alırız. Yemeğimizi karanlık odada yemek zorunda kalmayız.”

Eşiyle birlikte çöplükte çalışan Güler Cankır’ın tek isteği yeşil kart: “Burada yaşamak çok zor, sık sık hasta oluyoruz. Geçen hastaneye gittim, param olmadığı için senet yaptılar. Bende sinir ve kalp rahatsızlığı var. Yeşil kartım olsa çok iyi olur.”

Çöplükte yaşayan ve çalışan Türkan Cankır ise yangının çıktığı gün hastanede doğum yapmış: “Doğum yapar yapmaz iki günlük bebeğimle birlikte buraya döndük. Yangın devam ediyordu. Barakamız yangında zarar gördü. Dört çocuğum ve eşimle yardım bekliyoruz. Bebeğim doğduğu gün evsiz kaldı.” (RADİKAL)

***
Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinden fındık hasadı mak için Zonguldak'ın Alaplı İlçesi'ne gelen mevsimlik işçiler, sıcak altında günde 12 saat çalışmaları karşılığında kendilerine 18- 20 TL verilmesine tepki gösterdi. Kurdukları çadırlarda güç koşullarda yaşayan, çamaşırlarını leğenlerde yıkayan, sac üzerinde yufka ekmek yapıp, ateşte yemek pişiren işçiler, yevmiye ücretinin arttırılmasını istedi.Buraya çalışmaya geldik ama, köle olarak gelmedik. Sigorta veya Bağ-Kur yok. Bu paraya nasıl geçinilebilir? Yağmurda, çamurda işte bu çadırlardayız. Bizim memlekette iş olsa hiç gelmezdim buraya. Günlük 15 lira kazanacağımı bilsem memlekette hiç gelmeme gerek yok buralara” dedi.

öN TARAFTAKİLER, ARKADAKİLER...

 
Toplam blog
: 221
: 1905
Kayıt tarihi
: 27.09.06
 
 

Evli bir kız çocuğu babasıyım. Yüksekokul mezunuyum. Bir kamu kurumunda çalışıyorum.16.03.2017 ta..