Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Neslihan ERDOĞDU Serbest

http://blog.milliyet.com.tr/kariyerkoc

11 Eylül '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Ötekleşmek

Ötekleşmek
 

Ben ve diğerleri… Ben ve benim dışımdakiler. Ben ve ben olmayanlar… ÖTEKİLER…

“Diğerleri”, “benim dışımdakiler” ve “ben olmayanlar” ÖTEKİLER…..

Öteki kavramı ister istemez bir ayrım ve dışlama duygusu yaratıyor değil mi?

Böyle ise biz de birilerine göre ÖTEKİ durumunda oluyoruz….Öteki durumunda olmanın ne gibi sakıncası olabilir ki diye düşünebilirsiniz..Bu çok doğal , benim dışımdaki her şey ötekidir diye düşünmek mümkün .Ancak bunu yaşamın içinde keskinleştirdiğimizde çözülmez sorunlar, varılamaz noktalar ve uçurumlar yaratıyoruz…

ERKEK VE KADIN, GENÇ VE YAŞLI, İNAN VE İNANMAYAN, ZENCİ VE BEYAZ,

TÜRK VE KÜRT, ERMENİ VE TÜRK, MÜSLÜMAN VE HRİSTİYAN, DOĞULU VE BATILI, ZENGİN VE FAKİR,

Baktığımız nokta neresi olursa olsun karşımızdakini ÖTEKİLEŞTİRMEK istediğimizde, ne insani ne de toplumsal anlamda bütün olabilme şansına sahip olunmamaktayız.

Bu düşüncelerin yaşamın içinde karşılığını bulabilmesinin bir koşulu var..

KABUL ETMEK….Her birey kabul görmek ve kabul edilmek ister, kabul gören ve kabul edilen bireylerin dirençleri kırılmıştır.Artık daha az eleştirir daha az karşı çıkar, daha az kavgacı davranırlar.Kabul etmek ve kabul edilmek insan üzerindeki tüm kalkanları indiren tüm direnç mekanizmalarını kıran bir önemli bir kavramdır.

Bunu kendi yaşantılarımızdan kolayca çekip çıkarabiliriz.katıldığımız bir toplantı da fikirlerimize katılınmasa da ”evet bu düşünceniz bu haklısınız, bir de şu açıdan bakabilir miyiz ?”şeklinde bir üslüpla karşımızdaki de kendi görüşünü dile getirse gerilim hisseder miyiz?

Ya da “Olur mu canım siz yanlış düşünüyorsunuz?bu asla mümkün değil.”dendiğini düşünün…Ne hissediyorsunuz?RED EDİLME, ÖFKE, HIRS, İSYAN VB.

Kabul edildiğinizde de görüşlerinize katılınmamıştı ama böyle hissetmemiştiniz.

O halde “KABUL ETMEK” karşımızdakini insan olarak ve kendi bütünlüğü içinde KABUL ETMEK olarak düşünülmelidir.Karşımızdaki kişinin fikirlerine, düşüncelerine katılmıyor olabiliriz , bunun başka bir şey olduğunu fark etmek işimizi çok kolaylaştıracaktır.

Aile ile çocuk ilişkilerinde bu mümkün olabilir mi acaba?

Kadın erkek ilişkilerinde?

Patron çalışan ilişkilerinde?

Öğretmen öğrenci ilişkilerinde?

Türk , Kürt ilişkilerinde?

İnanan inanmayan ilişkilerinde?

Doğulu batılı ilşikilerinde?

Bunu uzatmak sanırım çok mümkün…Nasıl olabileceğini düşünmeye sıra geldiğine göre, nasılı sorgulayalım, yine bir örnek üzerinden.

Aileler çocukları ile bir türlü anlaşamaz, uzlaşamaz ve sorunlar büyüyerek devam eder…(Diğer tüm ilişkilerde de aynı değil mi?)

Anne ve baba çocuğunun kendisinin bir parçası olduğunu, onun üzerinde her türlü hakka sahip olduğunu ve bunun kayıtsız şartsız geçerli olduğunu düşünür.Her şey ama her şey üzerinde denetim yapmak ve kontrolü elinde tutmak ister.Bu bir süre sonra güç savaşına dönüşür…Çok küçüklerken sözün dinletilme oranıyla , yaşın ilerlemesiyle dinletilme oranı arasında denge bozulur.Sevginin egemen olduğu aile ilişkilerinde, sevginin varlığı bir avantaj olarak ebeveynin yanında bir güç olarak bulunur, bu tip ebeveynler yine de istediğini daha kolay yaptırabilir…Ancak pek çok aile özellikle ergenlik dönemiyle birlikte, aşılamaz sorunlarla karşılaşıyor.Çocuk büyümüş ve kendi bütünlüğünü oluşturmuştur, ancak aile hale ona hükmetmek ve kendi sözünden çıkmaması konusunda baskıcı tavırla yaklaşmayı sürdürdüğü ölçü de aşılamayan sorunlarla karşı karşıya olma hali devam eder gider…

Oysa aile çocuğunun bir birey olduğunu KABULE ETSE…Onun da kendine ait bir dünyası olduğunu bilse ve buna göre davransa, sıkıntı ve sorunlar çok daha az bir boyutta olacak ve aşılması daha kolay olacaktır.

Ebeveyn çocuğunu ÖTEKİ gibi gördüğünde, rekabet, güç savaşı ve iktidar mücadelesi şekline dönüştürdüğünde bu savaşın kazananı olmayacaktır.

Bu örnek diğer durumlar içinde hemen hemen aynı yaklaşımla kabul edilebilir.

ÖTEKİ OLMAK hiç hoş ve huzurlu bir durum olmasa gerek, birimiz diğerimizi ÖTEKİ gibi gördüğünde sorun çözmek bir kenarda dursun sorunlar daha da büyüyerek önümüze duracaktır.

SEVGİYE GEL SEVGİYE

Beri gel, daha beri, daha beri.

Bu yol vuruculuk nereye kadar böyle?

Bu hır gür, bu savaş nereye dek?

Sen bensin işte, ben senim işte.

Ne diye bu direnme böyle, ne diye?

Ne diye aydınlıktan kaçar aydınlık ne diye?

Topumuz bir tek olgun kişiyiz, bir tek.

Ne diye böyle şaşı olmuşuz ne diye?

Zengin yoksulu hor görür, ne diye?

Sağ soluna yan bakar, ne diye?

İkisi de senin elin, ikisi de.

Peki kutlu ne, kutsuz ne?

Topumuz bir e inciyiz, bir tek.

Başımızda tek, aklımız da tek.

Ne diye iki görür olmuş kamışız.

İki büklüm, gök kubbeniz altında ne diye?*

HER SEÇİM BİR VAZGEÇİŞTİR diye, bir söz geliyor aklıma..

Gerçekten de neyi seçtiğimizi ve neden vazgeçtiğimizi iyi düşünerek harekete geçmek yaşamımızdaki her aşamada büyük önem taşımaktadır.

İstediğimiz SAVAŞ MI HUZUR MU?

Mücadelesinde olduğumuz şeyler NEYE YARAYACAK?

KAZANAN KİM OLACAK?

DERDİMİZ HER NE KOŞULDA OLURSA OLSUN KAZANMAK MI?

RAĞMEN KAZANMAK MI? TAVİZ VERMEK GÜÇ KABETTİRİR Mİ?

BEN OLARAK ÜSTÜN MÜ YARADILMIŞIM, YOKSA ÖTEKİLER GİBİ MİYİM?

ÖTEKİLERDEN FARKLI OLABİLİR MİYİM?

*A.Kadir Bugünün Diliyle Mevlana kitabından

 
Toplam blog
: 157
: 876
Kayıt tarihi
: 10.09.07
 
 

HAYAT YÜZ ÇİZGİLERİ YÖNÜNDE İLERLER.. ..