Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '12

 
Kategori
Psikoloji
 

Otizm engel değil farklılıktır ve bu farklılık yaşam boyu devam eder

Otizm engel değil farklılıktır ve bu farklılık yaşam boyu devam eder
 

Ülke olarak bütün bireylerin standart bir kalıpta olmasını istediğimiz bir zihniyete sahibiz bunu çoğu zaman acısını çekiyor olsak bile, bilinçaltımıza yerleştirilmiş bir durum olduğu için, ister istemez biz de kabulleniyor ve çevremizde birbirinin aynısı gençler, iş adamları, memurlar, öğretmenler, doktorlar, mühendisler görmek istiyoruz. Farklı olanlara tahammül edemiyoruz! Aynı olsun herkes istiyoruz! birbiri ardına koşan bir sürü görmek istiyoruz! bu belki de herkesin işine geliyor! Düşünmek, sorgulamak, farklı bakmak, istemiyoruz. Çünkü bunu herkes yapamıyor ve zor olan bunu yapmak ve sürdürebilmek! Böylesi militarist ve standardize olmuş bir dünyaya "Farklı bir çocuk" getirmek, elbette dünyanın en zor işlerinden biri oluyor, çünkü aslında bizim aynımız olan toplum, farklılıga direnirken, bizim canlarımıza da direnmiş ve reddetmiş oluyor! Oysa bütün toplumların, onları dize getirecek, onları yeniden yaratacak veya oluşturacak, dünyaya bambaşka bakan zihinlere ihtiyacı var! Yani, dünyanın otizme, aspergere ihtiyacı var! Fakat bizler bile çogu zaman farklı çocuklarımızın gelişimini desteklemeye çalışırken ister istemez kalıplara sokmaya çalışıyor, onları sıradanlaştırmaya çalışıyoruz, çünkü istiyoruz ki toplum tarafından ötekilenmeyelim, yalnızlaştırılmayalım! Oysa, kabul görmeyen şeylerin temelinde, aykırı bir dünya, yatıyor! ve biz başka çocuklarla bir araya getirmeye zorlayarak, sıradan hayatlarla birleştirmeye çalışarak, sıradan zihinlerle kalıplaştırmaya çalışarak, elde edecekleri gerçek mutluluk ve başarılarına köstek olmuş oluyoruz! kendilerini kötü ve yapayalnız hissetmelerine neden olmuş oluyoruz! Kendilerini suçlamalarına neden olmuş oluyoruz! Keza anlatımlarımızda, cennetten gönderilen melekler olarak, ifade ettiğimiz dostlarımızı, kardeşlerimizi, evlatlarımızı; insanlıgını kaybetmiş, standart kalıplara sıkışmış ve tekleşmiş bir toplumun içine itmeye çalışmak, yaratıcılıklarını, üretme güçlerini, yeteneklerini ve olanca farklı bakışlarını da zaman zaman yitirmelerine veya diğerlerine benzemeyen yanlarıyla kendilerini diğerlerinin içinde hor görmelerine ve özgüven kayıplarına yol açıyor! Peki bu ince çizgiyi nasıl korumamız gerekiyor, hem soyutlanmadan öteki olmadan yaşamalarını hem de mevcut farklı ve hatırı sayılır yeteneklerini kaybetmeden yaşamalarını nasıl sağlamak gerekiyor! Bence onlara, kendilerini her türlü durumda kabul ettiğimizi, her zaman yanında olacagımızı sadece söyleyerek değil davranışlarımızla da destekleyerek göstermeli, yeteneklerini her zaman desteklemeli ve belki de takıntılı davranışlarını olumlu hareketlere çevirebilmeliyiz elbette tüm bunları yaparken, onların dünyalarının bakış açılarının yaratıcılıklarının da farkında olmamız gerekiyor, bilincinde oldugumuz sürece ancak yanında olabiliriz. İddia ediyorum ki, bizler eğer Türkiye'de değilde yurtdışında Avrupa'da yaşıyor olsaydık mevcut sistemler bizleri acıların ve ölümlerin eşiğine böylesine sık getirmeyecekti! Keşke bir fısatımız olsa ve kendi dünyamızı o muhteşem rengarenk dünyamızı,bir ütopya ve ötekileştirilmişlik olmaktan kurtarıp, gerçekleştirebilsek!! Biz ise, kendi dünyamıza başkalarını uydurmayı denemek yerine, o sıradan hayatlara kendimizi uydurmaya çalışıyor ve dar kalıplarda dar zihinlerde sıkışıp kalıyoruz!!

 
Toplam blog
: 31
: 523
Kayıt tarihi
: 19.04.12
 
 

Psikoloji - Felsefe - Özel Eğitim - Rehberlik  " Tüm çocuklar gülsün diye, gökyüzünü Mavi'ye boya..