Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '08

 
Kategori
Mizah
 

Otobüs Hikayeleri(3)

Otobüs Hikayeleri(3)
 

Aylardan Temmuz ve tam öğlen saatleri. Güneş tepede olanca sıcaklığı ile kavuruyor. Merkez durakta İstanbul'un en seçkin ve köklü semtlerinden birine gidebilmek için kuyruktayız. Adresle gideceğim. Tarifi veren kişi güzel vermiş sağolsun. Doğru durakta inersem kolayca bulacağım gideceğim yeri, ama inmem gereken durağı bilmiyorum. Dört kişilik bir oturma yeri var durakta. Yaşları ortalama taş çatlasın 20-25 arası olan biri kız dört genç bankta oturuyor, yaşları 50-70 arası değişen beş altı kişide , güneşin anlında ayakta dikilip, şapkalarla ya da ellerindeki gazete mecmua gibi eşyalarla güneşten korunmaya çalışıyor.

Oturan gençlerden hemen sonra ayaktayım ben de. İki tanesinin sohbetine maruz kalıyorum. Kınalı ya da Büyükada'ya gidip gitmeme tartışması yapıyorlar. İki iyi arkadaşlar belli. o kadar iyi arkadaşlar ki biri diğerinin annesine cinsel olarak neler yapacağı konusunda her lafın başında veya sonunda beyanatta bulunurken diğeri buna hiç aldırmıyor. Hatta bazı espirilerine gülüyor arkadaşının.

Neden sora bineceğimiz otobüs yanaşıyor. Bizim 20 lik ihtiyarlar sıralarını kaptırmamamak için hoplayıp koşuveriyorlar kapıya. Durakta taş çatlasın 20 kişiyiz ve gelen otobüste herkese yetecek kadar yer var.Amaaaa 70 lik yaşlılar da kişsel haklara saygı duymalı değil mi? Sıralarını beklemeli. hem o kadar da yaşlı değiller demek ki, kendileri banklarda birbirlerine güzel sözler sarf ederken , güneşin altında beklediler saatlerce. Çok yaşlı olsalardı o sıcakta beyin kanamasından, ya da kalp krizinden hakkın rahmetine kavuşurdu ihtiyarcıklar.

Yaşlılara yol veriyorum ve sıra bana geliyor. otobüse biner binmez şöföre "Ben şu durkata inmek istiyorum ama ineceğim durağı bilmiyorum siz yardımcı olurmusunuz?" diyeceğim ama, daha ben elimdeki kağıda bakar bakmaz "Abla ben bu hatta ilk defa sefere çıkıyorum hiç bir yeri bilmiyorum!" demez mi şöför. "İyisimi sen bilen bir yolcuya sor!" diyor. Bende içeriye doğru sesleniyorum "Şu durağı bilen var mı? " diye. Yaşlı amcalardan biri bana gülümsüyor ve "Ben de orada ineceğim kızım, gel sen yanıma otur!" Ben de oturuyorum amcanın yanına. Otobüsümüz hareket ediyor.

ilk durakta duruyor otobüs. İkinci durakta da duruyor. Sonra neredeyse 80 yaşlarında bir teyze inmek için düğmeye basıyor ve hazırlanmaya başlıyor. Hemen arkasından da bir feryat bir figan. "Ayol oğlum nereye gidyorsun geçtik durağı!" şöförde hiç tepki yok. Herkes "Hooopp!!! Ağır ol birader inecek var!!!" durulması gereken ikinci durak ta geçiyor. Teyze krizler içerisinde. "Oğlum dursana evladım iki durak geçtik incem beennn!!!" Kadıncağız başlıyor ah etemeye. "Yahu ben nasıl geri döneceğim bu sıcakta? boyun posun devrilsin şöför gibi."

Ne yaptıysak şöförü ara duraklarda durdurmayı başaramadık. illa ki bir İETT durağı bulup orda indirmek istiyor yolcuları. Araya girip şöförün yolu bilmediğini, bu hatta ilk seferi olduğunu söylüyorum. Otobüste bir karmaşa. Kimse inmek stediği durakta inememiş.İnsanlar birbirine girmiş vaziyette. orta yaşlı bir bey yerinden kalkıyor ve şöförün yanına gidiyor. " Birader bari nerede durak var söyleyeyim sana , sıcak başına vurmuş beynin de sulanmış durakları da görmeyip basıp gidiyorsun sen!" diyor.

Teyze hala iki göz iki çeşme ağlıyor. Çünkü gidilen yol tek yönlü yol. Teyse aksi istikamete gitmek için yeniden vasıtaya binebilmek için bile 500 metre kadar yürüyüp üst caddeye çıkmak zorunda, her halükarda.Gideceği yere geri de yürüse aynı mesafeyi kat edecek. Yanımdaki amca "Yahu bu kadının kimi kimsesi yokmudur bu yaşta tek başına salmışlar kadını sokağa!" diyor. Otobüs durak murak dinlemeden alıp başını gidiyor. Rehber yolcu bak şurda durak var dur diyene kadar şöför durağı ancak fark edip caddenin ortasında ani bir frenle duruyor. Bu arada durağı 3-5 metre geçmiş oluyor. Ani frenlerden insanlar koltuklarından fırlamakla kalmıyor, milletin içi dışına çıkıyor.

Yanımdaki amca olaylarla ve olanlarla ilgilenirken, zaten de şöför beyimizin durmayı unuttuğu duraklardan biri olduğu için ben de ineceğim durağı kaçırıyorum. Şöför hem sıkıntıdan hem sıcaktan kıpkırmızı, yolcular hem sinirden hem sıcaktan kıpkırmızı, üstelik o kadar hatrı sayılır bir semte o saatte konulan otobüs klimasız. Eski model.

Bir şekilde ineceğim duraktan bir durak sonra kendimi atıyorum otobüsten. Ohhh Tanrım huzuuurrr!!!! Allah geride kalanlara kolaylık verdi mi acaba?

 
Toplam blog
: 167
: 1867
Kayıt tarihi
: 20.04.07
 
 

01/06/1967 Rize/fındıklı doğumlu olmama rağmen doğum yerimi hiç görmedim. Türkiye'nin hemen her ilin..