Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Engin Şahin Karadeniz

http://blog.milliyet.com.tr/shaka35

15 Ağustos '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Otobüse binen yeşil sütyenli, mor atletli kız!

Otobüse binen yeşil sütyenli, mor atletli kız!
 

Ne var bu giyimde.


Şirin ve güzel ablamız ortaya attı bu tartışmayı. Konu mankenimiz yeşil sütyenli, mor tişörtlü ve düşük bel pantolonlu bir bayan. Bu bayan otobüse biner ve isteyerek veya istemeyerek firikikler verir. Elbetteki konu MB de ele alınır. Bir tartışma ortamı oluşuverir kendiliğinden. Yazıyı ele alan sevgili ablamızı öncelikle cesareti için kutlamak gerektiğine inanıyorum. Doğru veya yanlış içinden geçenleri söylemiştir. Konuyu bilmeyen arkadaşlar öncelikle ilgili bloğu bir okumalılar diye düşünüyorum. http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=125272

Amacım blogta yazılanları tartışmak değil, konuyu tartışmaktır. Yorumlar geldi, bende yorumladım, yorumlara göz atınca da vay canına nekadar farklı farklı bakıyoruz olaylara dedim. Yorumlar geldi çeşitli görüşlerden. Yasa çıkmalı, ne alaka, ya kız kardeşiniz olsaydı diyenler. Verip veriştirenler, yüceltenler. İrdelenmeli bu konu arkadaşlar.

Bir bakış açısı diyor ki. "Helal sana.. Neden kimse müdahale etmiyor..Yasa çıkarılmalı bu ahlaki konularda". Al işte sana kanun korkusu. Ne yapacağız. Ahlak zabıtası mı kesileceğiz bayanların başında. Heey kardeş sen niye tişört giyiyorsun. Hey gız pabucu yarım düşük belli don giyme. Bak kızım erkekler sana kötü kötü bakar. Gözleri ile taciz eder mi diyeceğiz. İşte burada bir korku veriyoruz. Erkek korkusu. Erkekler iğrenç insanlar. Taciz tecavüz ederler. Bayanlar hiçmi taciz etmiyor acaba diyesi geliyor insanın. Erkek egemen bir toplumuz ya. Yasa kısmına girmek bile istemiyorum. Ben sadece korkuların egemenliğini yorumlamak istiyorum.

Diğer bir bakış açısı diyorki. "Eyvah oran açık, buran görünüyor diyerek giysilere hapsedecekler, evlere hapsedecekler bizi". Buradaki de mevcudiyetin korunumu deyin, Geriye dönüş deyin. Gericilik korkusu deyin. Kem göz deyin.

Diğer bir bakış açısı diyor ki. "Ya kız kardeşin olsaydı". İşte bir korku daha. Çevre tarafından küçük görülme korkusu. Özellikle biz erkekler duyarız bu konuyu. Adına namus de, töre de, ne dersen de aslında asıl korkumuz bizi arasına alanların bize ne diyeceğidir. Korkarız onlar gibi olamamaktan. Korkarız ailemizden birisi bir hata yapacak ta bizim statümüz bozulacaktır diye. Uğruna ailemizden birilerini feda bile ederiz bu konuda. Belki de küçük bir hataydı yapılan ama harcarız onu bu korku ile. Kaldı ki büyük bir hata olsa ne olur. Allah affedicidir de biz mi af edemeyiz.

Yazıdaki bir bakış açısı diyorki. "Allah korkusu". Sen de Allah korkusu yok mu? Cehennemde yanacaksın. Kıyamet senin gibiler yüzünden çıkacak. Bu korku içimizi ürperten bir korkudur. Kolay kullanılır. Her ağızda sakız gibi çiğnenir. Beğenmediğimiz bir şeyde veya müdahele edemediğimiz bir olayda hemen çocukların seni abime söylerim edası ile Allah'tan kork diye başlarız yola getirmek için. Hatta Kur'anda yazmasa da uydurulmuş sözlerle bile atıf yaparak korkuturuz. Aslında istenen söyleyenin fikirleri gibi olunması gerektiğidir.

Olayın bakış açısı diyorum ki.. (Bu alandaki bakış açısını temsilen söylüyorum) "Beğenilmeme korkusu". Konu mankenimiz belki de beğenilmeme korkusu ile biraz fazla dekolte giyinmiştir. Beğenilmeme korkusu ile neler yapılabilir. Estetik ameliyatlar bile yaptırmaz mıyız? Saçlar, başlar, giysiler hep beğeni için beğenilmeme korkusu için değil mi?

Ek Korkular. "Kaybetme korkusu". Elimizdeki biri ya da birilerini el altında tutmak için yarattığımız korkulardan biri. En çok erkekler kullanır. Bak ha dışarı adımını bile atma. Seni yerler, seni ham yapar bu zilliler. Gösterişli olma da başka erkeler seni beğenmesin. Ne o bu traşlar süsler yoksa başka bir kadın mı var?

"Yalnızlık korkusu". Kimse benim gibi düşünmüyor. Kimse beni anlamıyor. Neden bir sürü anlaştığım arkadaşlarım olmuyor. Çevremde kimse kalmadı... gibi sözcükler bunların ifadesi değilmi?

Birçok korku sıralanabilir. Korku bir içgüdüdür aslında. İnsanın kendi daimiyetini devam etmesi için yerleşik bir program. Korkunun peşi sıra savunma refleksi gelir. Korkularımız bizi doğru yola da yanlışa da saptırır. Güdüdür sonuçta. Kendimizle barışık olan isek, tefekkür yapan isek kendimizle, açık açık itiraf eden isek kendimize korkular hükmetmez o zaman. Beynimiz, aklımız girer devreye.

Ben korkuları ele aldım bu konuda. Sizler de diğer etkenleri ele alınız ki topluma katkılar koyabilelim.

Saygılarımla...
 
Toplam blog
: 42
: 5769
Kayıt tarihi
: 14.07.08
 
 

Bazen icatci, bazen inatçı, hayatın her tonunda yürüyüp giden biriyim. Amatör fotoğrafçılık son m..