Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '06

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Otobüsle bir Ankara – İstanbul yolculuğu

Otobüsle  bir Ankara – İstanbul yolculuğu
 

85 derece sıcaklık olduğu yazılıydı otobüsün dijital göstergesinde. Önce Fahrenheit mi diye düşündüm, ancak yanında C yazıyordu ve yolculuk boyunca hiç değişmedi.

Ön koltukta boş yerler kaldı sanan fevri bir yolcu hesap sormaya kalktı, bilet alırken ön taraftan istediklerinde yok demişler, şimdi boş görünce bunun hesabını sormak istemiş. Bunu sesini yükselterek yapınca ve de az sonra o koltuklar gerçekten dolunca ne hale düşmüştür kimbilir.

Yolculuk boyunca bir bebek hep ağladı. Büyük birisi onda biri kadar gürültü yapsa ne çok kızardım ama bebek olunca en ufacık rahatsızlık bile hissetmedim. Yalnızca bebeğe ve annesine çok acıdım.

Otobüste yolculuk sırasında bir acemi hostes eğitildi. Otobüste iki hostes vardı, biri işe yeni başlamıştı, bu ilk yolculuğuydu. Benim koltuğum onların çalıştığı orta kapının tam yanında olduğu için bu eğitim çalışmasını yolculuk boyunca izledim. Ona nasıl servis yapılacağını, eldivenlerini nasıl giyeceğini, servis arabasına çay, kahve poşetlerini nasıl dizeceğini anlattıktan sonra yine servisi kendisi yaptı ve yeni olan da onu izledi.

Yol boyunca hiçbir yerde kar yoktu. Aralık ayında dağların tepelerinde bile kar görmemek şaşırtıcıydı.

Yolun yakınlarında bir barajın uzantıları görünüyordu, sular çok alçalmıştı. Kızılcahamam’ı görmeyeli ne kadar uzun zaman olduğunu, Kızılcahamam tabelalarını gördüğümde farkettim. Otoyol yapılmadan önce Kızılcahamam’ın içinden geçerdik. Oralarda trafik kazalarının hiç eksik olmadığı Azaphane Deresi vardı.

Bolu Dağı’na tırmanırken bunun o yoldaki son yolculuklarımdan biri olduğunu düşündüm. Tünelin 15 Aralık’ta açılacağı haberleri vardı, ancak İstanbul’dayken bunun ertelendiğini öğrendik. Kaynaşlı tabelasında 9500 nüfus yazılı, orada depremde ne çok kayıp vardı.

Daha önce Bolu Dağında olan mola yeri Otoyol üzerindeki bekleme alanlarından birine alınmış. Yeni güzergah için şimdiden hazırlanmışlar.

Sapanca gölünden geçerken gölün üzerindeki binlerce kuş son güzel havaları değerlendiriyorlardı. Uzaktan ne olduklarını seçemiyordum. Gördüğüm, siyahlar bir yerde kümelenmişlerdi, beyazlar başka yerde.

İzmit-İstanbul arasındaki sanayi tesisleri ekonomik gelişmemizi gösterdiği için sevindirirken, havanın ne kadar kirli olduğunu görünce o sevinci kursağımda bıraktı.

İstanbul’a yaklaşmanın habercisi ağırlaşan trafikti. Yolculuğum Anadolu yakasında bitince kısa sürdü. Ara caddelerden dolaşıp, birçok otobüs şirketinin ayrı ayrı derme çatma terminallerin önünden geçip benzer bir terminalde yolculuğum sona erdi.

İstanbul’da bahardan kalma güzel bir hava vardı ve orada olduğum bir hafta öyle sürdü.

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..