Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '13

 
Kategori
Güncel
 

Otomobil kanunu, trafik sorunu, trafik kontrolü ve cezaları

Otomobil kanunu, trafik sorunu, trafik kontrolü ve cezaları
 

Trafik; otomobilin en sevimsiz hali


Otomobil kanunu geliyormuş, aslında bu kanunla birlikte otomobil sahipliği ve trafik düzenleme kanunun da gelmesi gerekmez mi?

Otomobilin en sevimsiz hali trafikte sıkışması ise; buna vergisel çözüm üretmek mümkün değil midir?

Otomobil üretimi ülke ekonomisine katkı sağlarken, otomobil sahipliği ve kullanımı da ülke ekonomisine yük oluşturmuyor mu?

Otomobil üretimi; istihdam, vergi üretimi ve (eğer ihraç ediliyorsa) döviz girdisi sağlamaktadır.

Ancak otomobil sahipliği; eskime sürecine giren metal ve teknoloji tüketimiyle, cadde ve sokakları park yeri olarak işgal eden hantal mallar değil midir?

Eskime sürecine giren mal, yolları park yeri olarak işgal, kullanımları için yapılan karayolları yatırımları ve petrol harcamalarının toplam maliyeti hesaplandığında; otomobil üretiminin istihdam ve vergi üretimiyle ekonomiye sağladığı katkının bir kaç misli yük oluşturduğu açıkça ortada değil midir?

İnsanların otomobil sevdası bana yaşamı ve ekonomiyi kördüğüm dürtüsü gibi görünmektedir.

Otomobil sektörüne akan milli gelirin, insan bedenine direkt fayda sağlayan harcamalara kayacak düzenlemeler yapılsa daha doğru olmaz mı?

Sahipleri otomobil harcamalarını daha iyi evde oturmaya veya ev edinmeye kaydırsa ekonomik istikrarda süreklilik sağlamaz mı?

Petrol ithalatının ne kadarı otomobil kullanımı için yapıldığı hesaplansa, çoğunun otomobil için olduğu çıkmaz mı?

Otomobil sahipliği; metalin hurdalaşma süreci, petrol ithalatı, cari açık ve sıcak dış borcun özetle ekonomiyi kördüğüm nedenlerinin en önemlisi değil midir?

Ekonomiye faydadan çok zarar veren otomobilin alım ve yıllık kullanım vergisi mümkün olan en üst düzeye çıkarılırsa; otomobil sahipliğinin ekonomiye vardiği zarar ile katkı dengesi giderek düzelmez mi?

Sahibi olan herkes otomobilin yıllık maliyetini hesaplasa çoğu vaz geçer, devlet otomobilin ekonomiye yükünü hesaplasa alım ve yıllık vergileri birkaç misli artırması gerektiğine süratle karar verir. 

Bu durum sektörlerin ekonomiye fayda ve maliyetlerinin detay analizlerinin detaylarıyla irdelenmediğini düşündürmektedir. 

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Trafik sorunu giderek içinden çıkılmaz hal almakta ama ifadenin doğrusu trafiğe çıkan özel otomobil sayısı giderek içinden çıkılmaz hal almakta.

Artan gelir, taksitli alma imkanı, imaj oluşturma nedenleriyle giderek artan otomobil sahibi olma ve şehir içinde otomobille hareket etme eğilimi içinden çıkılmaz hal almaktadır.

Devletin karayolları üretme veya yol genişletme hızı otomobil üretme hızına yetişemeyince, otomobil park ve yollarda trafik sorunu içinden çıkılmaz hal almaktadır. 

Otomobil sayısının artması oto park ücretlerinin artmasına, trafik akışını yavaşlamasına veya kördüğüm olmasına neden olurken durumun ifadesi genelleştirilerek TARFİK SORUNU içinden çıkılmaz hal aldı denmektir. 

Oysa içinden çıkılmaz hal olan giderek gereksiz artan özel otomobil sorunudur. 

Özel otomobil üretilirken istihdam ve milli gelirde artış sağlarken, şahsın mülkiyetine geçtikten sonra eskime (hurdalaşma) sürecine giren bir eşya, kullanırken tükettiği yakıtla tüketen ithalatı artırma, trafikteyken adam başına işgal ettiği alanda israf, park yeri bulmakta çekilen zorlukla problem üreten bir sonuçtan başka bir şey olmamakta.

Kısaca irdelersek; ortalama bir otomobilin amortisman, sigorta, bakım, yakıt ve oto-park harcalamalarıyla minumum 600 tl, ortalama 1.500 tl, maksimumda sınırı olmayan bir maliyeti varken buna ilave trafikte seyrederken toplu taşımada adam başına 1 / 4 m2 olan yol işgali otomobilde minumum 2 m2 olarak  toplu taşıma ile otomobil arasında minumu 8 misli yol işgal farkı oluşmaktadır. Birde otomobili tek başına kullanma haline göre hesaplarsak fark çok daha fazla artacaktır. 

Normal akışta toplu taşımayı kullanıp, otomobil sahibi olma maliyetini ihtiyaç halinde taksiye binmek veya otomobil kiralamak için harcasak; ülke ekonomisine, trafik sorununu ve park sorununu çözmeye katkı sağlar ama durumu algılama kapasitesi gerek. 

Ben yukarıdaki düşüncelerim doğrultusunda son beş yıldır otomobilsiz yaşıyorum, toplu taşımaya ilave gerektiğinde taksiye biniyorum veya şehir dışına çıkarken gerekirse otomobil kiralıyorum ama çevrem bunun tercihim olduğunu anlamayıp zorunluluk olduğunu düşünüyor ancak ifade edenlere mantığımı anlattığında haklısın diyiyorlar ama alışkanlıklarında vaz geçemiyorlar hatta aralarında senin araban benim arabam deyip marka yarıştırıyorlar.

Ancak şehir dışı seyahatimin yoğunlaşması halinde bende ortalama bir otomobil edineceğim.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Trafik kontrolü ve cezaları

Trafik kazaları arttıkça trafik ekiplerinin işi, özellikle bayram ve yılbaşı tatilleri öncesi yoğunlaşmaktadır. Yakın zamanda muhatap olduğum cezaysa; otomobil teknolojisinin ve yol düzeninin geldiği şartlarda, trafik standarlarında ve kontrolünde bir çelişki olduğunu düşündürdü.

Karayolları; gidiş gelişli, çift yol ve TEM standarları olarak üç kategoriye ayrılmışken; yanılmıyorsam hız sınırı, klasik gidiş gelişli yollardaki 99 km, çift yollarda 119 km ve TEM de de 129 km olarak belirlenmiş ve kritik konumlarda konuşlanan trafik ekipleri radar marifetiyle bu kriterlere göre kontroller yapıp cezalar kesmektedir.

Hız sevmeyen ve hatta hızdan rahatsız olan ben 1.6 lık otomobille çift yolda normal seyrederken 127 km çıktığımı fark etmeden radara yakalandım ve cezaya maruz kaldım, 10 puanda ceza aldım.

Benden hemen sonra normal seyreden bir otomobili durdurdular aynı cezayı uygularken, siciline baktılar ki; son cezayla yıllık ceza limitini aşmış ve bu nedenle otomobiline el koydular, otomobilde tatile giden ailenin demoralize hali içler acısıydı.

Ben cezayı yedikten sonra 119 km hızını geçmemek için 4 üncü vitesi aşmamayı keşfettim ama TEM e geçinde zorunlu olarak 5 inci vitese geçince kontrol çok zorlaşıyor ki; normal bir otomobil 5 inci viteste hemen 140 km hıza çıkabilmektedir.

Yol boyunca durumu düşünmeye devam ederken; yol kanal gibi, otomobilde su gibiyse; kanalın eğimine göre hızlanan suyu kim kontrol edebilir diye kendime sorunca, cevap ancak kısa mesafelere konacak refüjler olarak aklıma geldi ama karayolları yolları kaymak (kanal) gibi yapmış, fabrikalarda ulaştıkları teknolojik düzeyle otomobilleri su gibi akışkan hale getirmiş ama yolda refüj veya hız limiti levhası yoksa sürücü ne yapsın? yolda (kanaldaki su gibi) akan otomobil TEM de 150 km de yakalanmasında ne yapsın?

Bu şartlarda trafiğin aslında otomobili akışkan hale getiren fabrikalara ve yolları kaymak hale getiren karayollarına ceza kesilmesi gerektiğini düşünürken, cezanın sürücüye kesilmesinin kökten çelişkili bir haksızlık olduğunu düşünmemek mümkün mü?

Trafik İçişleri Bakanlığına, karayolları Ulaştırma Bakanlığına otomobil üretimi de Sanayi Bakanlığına bağlıysa bu üç bakanlık 'otomobil teknolojisi, yol dizaynı  ve hız limiti' üçlüsünde ortak bir durum belirlemeleri gerekmez mi?

Durum analizi ve standartlar konusuna gereken önemi göstermeyen kurumların eksiğinin sürücüye ceza olarak yansımasını kim nasıl izah edebilir?

 

 
Toplam blog
: 617
: 1221
Kayıt tarihi
: 03.12.07
 
 

Her kesimi anlama ve kabullenme bilincimle; her kişinin asgari yaşam şartlarına sahip olabildiği,..