Otomotiv sektörü zorlu virajdan kurtuluyor...

Son 5 yıldır otomotiv sektöründe iyi bir gelişme görüyoruz. Araçlar hem donanımsal olarak zenginleşiyor hem de güvenlik seviyeleri yükseltiliyor. Her otomobilin bir yeni kasası(yeni versiyonu) çıktığında, galerilere incelemeye gider olduk.
Özellikle teknolojinin gelişmesi, otomobil üreticilerinin yeni fikirler ortaya koymalarına yardımcı oldu gibi. 5 yıl öncesine kadar, otomatik camlı, klimalı otomobiller aranırdı. Şimdi en az 4 hava yastığı, ABS fren sistemi, güçlü motor seçenekleri aranır oldu. Ancak ileride bu tercihler daha da yol kat edecek gibi. Örneğin, Bluetooth destekli Radyo-CD çalarlar araçlarla birlikte opsiyon olarak sunulmaya başlandı. “Konuşan Araba” diye tanımlayanlar dahi oldu.

Bu yaz, otomotiv sektörü için “Altın Çağ” niteliğinde. Onlarca yeni model, tüm dünyada alıcı bekliyor olacak. Hatta Türkiye’ye gelmeye başlayanlar dahi oldu. Yeni Laguna’yı dün yolda gördüm. Ancak inceleme fırsatım olmadı. Yeni kasa araçlarla birlikte yüksek donanım seçenekleri de beraberinde geliyor. Ancak önümüzdeki senenin en önemli değeri şu ki: artık küçük motor hacmiyle, yüksek performans yakalanabiliyor. Bu teknoloji daha da geliştirildi. Volkswagen geçtiğimiz sezonlarda 1.4 TSI 140 ve 170 HP lik modellerini tanıtmış ve piyasaya sürmüştü. Opel de OPC(Opel Performance Control) modellerinde 1.6 cc karşılığında 192 HP güç sunan motor seçenekleriyle oldukça şaşkına çevirdi beni, doğrusu. Opel Corsa OPC de dahi 192 Hp bulunması, hem de 1.6cc gibi küçük bir motor hacmine göre, mükemmel diyebiliriz.
Son yıllarda özellikle Türkiye’de, MPV(7 kişilik) sınıfı araçlara ilgi oldukça arttı. Aile otomobili olarak tanımlanan bu sınıfta, birçok eksik yön dikkatimi çekti. En büyük eksiklik, 3. sıra koltuklar sanki kullanılmayacak gibi tasarlanmış. Bagaj, hacminden bir şey kaybetmese de arka koltuklar sadece bebeklere yönelik yapılmış, sanki. Renault Grand Scenic, Toyota Corolla Verso, Opel Zafira… Bu modeller ve birkaç tane MPV sınıf araç daha. Hepsi aynı konseptte tasarlanmış, 6 ve 7. koltukların kullanılmasına karşı bir tavır içerisinde duran otomobiller. En sevdiğim MPV sınıfı araç: Chrysler Grand Voyager. Onun ardından Citroen C4 Picasso geliyor.

Yeni gelen otomobillerde en çok dikkat çekecek unsur, konfor farklılığı. Toyota, Avensis modelini orta-üst sınıf olarak yıllardır piyasada tutsa da, konfor eksikliği hat safhadaydı. Ancak Ağustos 2008 de gelmesi planlanan Yeni Avensis’te konfor ve teknolojik yenilikler hemen göze çarpıyor. Aslına bakarsanız şu anda piyasada bulunan kasa, hem artık miladını doldurmuştu hem de artık otomobil kullanıcıları Avensis’te bulunan konfor ile tatmin olmuyordu. 1.6cc 110 hp düz vites seçeneği taban özelliği olsa da, bence gereksiz. Çünkü Avensis gibi bir otomobilde düz vites, kesinlikle gereksizdir. Ancak 1.6cc bir motor hacmine sahip bir otomobile de otomatik vites yerleştirmek biraz yanlış olabilirdi. Ancak Citroen C2 gibi hafif, spor otomobillerde 1.6cc için de otomatik vites ile üretiminde bir sakınca da görmüyorum.

Avrupa’nın en çok otomobil değiştirme kapasitesine sahip Millet, Türk Milleti. Hem Avrupa hem Amerika insanı, Türk Milleti kadar otomobil meraklısı değil. Tamam, Amerika’da Hummer ya da benzeri, “tank” diye tabir edebileceğimiz, ciplerin dahi küçük kalacağı araçlar da kullanılıyor. Ancak oradaki ikinci el piyasası, buradaki gibi değil. Örneğin; orada biri 2003 model sıfır bir otomobil alsa, aracı 2008 den önce satmaz. Tabii bu kuramı halk için söylüyorum. Aylık ortalama 4000 Amerikan Doları maaş alan, halk için.

Birçok yerde de belirttiğim gibi; otomobillerin birden gelişmesinde yatan büyük sır, teknolojidir. Teknoloji, hiçbir zaman son noktayı bulmaz. Bir zenginliğin sonu yoktur, bir teknolojinin. Şimdi otomobillerde televizyon var diyelim. İleride nasıl bir teknoloji gelebilir sizce. Şöyle izah edelim. Bir çanak antene gerek duymadan uydu yayını, wireless ile her an internete bağlı bir laptop, ses komutlarıyla açılabilen bir mini bar, GPS sisteminden daha güçlü bir alıcı-verici senkronizasyonu ile uluslar arası takip ve tarama teknolojisi ve niceleri... Artık teknoloji firmaları, sırf otomobiller için bir bölüm oluşturdular. Türk girişimcilerde de günümüzde büyük ataklık seziyorum. Tamam, çoğu bence de yabancı firmaların teknolojilerinden alıntı. Ancak yine de bir Türk firmasının teknolojiyle yakından ilgilenmesi, gurur verici. Bildiğiniz üzere Fiat, konuşan otomobil diye tanımladığı ‘Linea’ modelini satışa sundu. Araçta Bluetooth destekli müzik sistemi bulunuyor. Cep telefonunuz ile senkronize ettiğinizde müzikler aracın hoparlörüne bağlanmış oluyor. Türk teknoloji firmaları ne yaptı? Araç piyasaya sürülür sürülmez, tüm gazetelerde tam boy reklâmlar verdiler. Ne diye? “Konuşan Müzik Sistemi” diye. Belki de Fiat’ dan önce bulmuşlardı bu sistemi. Ancak sanmıyorum.

Son olarak derim ki; otomobil sektörü büyük yeniliklere imza atıyor ve atacak. Bırakın otomobil hastalarını(benim gibi), normal otomobil kullanıcıları dahi lüks istemeye başladılar. Ve üreticiler de artık bunun farkında...

Başka bir makalemde görüşmek üzere...

Teşekkürler...