Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '07

 
Kategori
Anılar
 

Otostop

Otostop
 

Yekruseha'nın kamyoncunun yol aşkı başlıklı blogunu okuyunca vaktiyle tecrübe ettigim bir komyon yolculugu ve yaşadıklarım aklıma geldi.

Anı yazmak hoş olsada edebi anlamda, benim için bir şeyi iki kere yaşamak sıkıcı. Amma velakin, yazıyı okuyunca, düşüncemde farklı boyutları da dillendirmek, 'faydalı olur' kanaati agır bastı.

Yaş on dokuz. İzmire gidecek, orda arkadaşlarla buluşacagım. Konu biraz iş biraz tatil. Okulda bazı çocukların sohbetlerinden duymuştum. Bu arkadalar, para biriktirebilirlerse yazın ucuz kamp yerlerine gidiyorlar ve seyahatlerini otostop çekerek gerçekleştiriyorlardı.

Gerçi şu zamanda otostop çekenler pek yok, çünkü ulaşım ücretleri nispeten iyi durumda, ondan öte otostop yapmak bana hiç mi hiç uyan bir girişim degil, şimdi düşününce ben mi yapmışım hadi canım diyesim geliyor. Ancak örnegini duyunca ve de kollektif yaşam anlayışı ile bagdaştırınca, yapılmayanı yapmak fikrinin karşı konulmaz cazibesine kapılıp, seyahatinmi otostop çekerek gerçekleştirmeye karar verdim.

Yolculugum istanbuldan başladı. Bir aile beni arabasına aldı. Bursaya gidiyorlarmış. Otostop çekmede ilkin bir çekingenlik yaşadım, fakat elimi kaldırıp malum işareti yapınca artık fazla düşünecek birşey de kalmıyor. Neticede ilk adımı atmak gerisini kendiliginden tamamlıyor.

Bursaya kadar fevkalade rahat bir yolculuk yaptım. Üzerimde ki gerginlik makul seviyelere gelince yolculugun kalan kısmı için de kendimden emindim, çıktım hemen yola, çok beklemedim bir kamyon durdu. İzmir dedim atla dedi.

Kamyonla yolculuk çok başkaymış, anlatırdım fakat şu an edebiyat yapacak gücüm yok. O yüzden direk sadede gelirsek, bizim kamyoncu pek bir muhabbetçiymiş, ilk dakkada yoldan sürekli otostopçu aldıgından, uzun yolda canının çok sıkıldıgını ve de bir sürü ıvır zıvır konulardan dem vurup durdu. her ne kadar ulan senin çenene desem de, otostopçu olarak eyvallah çizgisini tutturmak zorundayız.

Bizim komyoncu tam Amerikan filmlerinden fırlamış gibi bir profil veriyor. Şişe dibi kalın çerçeve gözlük, kısacık bir boy, aşırı zayıf bir beden ve uzun yolculukların yakıcı sıcagında sarışın bir cildin tamamen esmerleşmiş görüntüsü ve de kendi söyledigine gülerken gösterdigi igrenç sarı dişleri.

Bir kamyon dolusu lafa kafa salmaktan ve yol gürültüsünden başım şişmek üzereydi, tesellim yolu yarılamış olmamdı. Sonra bana sigara uzattı, ayıp olmasın diye aldım Samsun sigarısını. iki üç nefes çekti ve bana dönüp 'sen hiç travesti yaptın mı dedi'.

Zınk diye bir şey oldu kafamda sadece yok diyebildim, yani konu hiç o yönde seyretmiyordu öyle birden sordu işte. İstersen yoldan alalım bir tane deyince ikinci afallama geldi, bence arkadan denemelisin koç dedi son olarak.

Her halde basit kişilikler için normal seks muhabbeti dedim ve aklıma herhangi bir degişik yorum gelmedi, zaten konu çabuk degişti.

Derken İzmir tabelası gözüme ilişti, menzile varmanın vecdindeyim. Bir şey başarmanın tebriklerini kendi kendime içten kabul etmeye başlamıştım. kamyoncu mola veriyoruz deyip tesise girdi. O tuvalete gitti ben de kafe lokanta benzeri dinlence salonuna. Biraz sonra o da geldi, gene yaktı bir sigara çok sıcak degil mi dedi hakikaten yanıyordum, evet dedim.

Durdu biraz, sonra 'şurda serin bir duş alma yeri var istersen gel beraber duş alalım.

Mesele anlaşılmıştı, adam oglanmış. Yürü git lan kabilinde hareket çektim, arkasına bakmadan bastı gitti.
aynı zaman da bizim otostop maceramızda an itibarı ile sonlanmış oldu.

 
Toplam blog
: 23
: 1560
Kayıt tarihi
: 04.03.07
 
 

1981 İstanbul doğumluyum. İstanbul Üniversitesi Tarih bölümü mezunuyum...