Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mart '10

 
Kategori
Yapı / İnşaat
 

Otoyol günlerim!

Otoyol günlerim!
 

Irakta yaptığımız bir köprü


Otoyolda iki aylık çalışıyorum. Ekibimde on beş kişi var. Her meslekten insanlar var. Terziden tutun da cam işleme ustasına kadar. Bar fedaisi bile vardı. En fazla kişi benim ekipte. İş de yok herkese yaptıracak.

Otoyolun ortasında yağmur sularını ana toplayıcılara taşıyan borular vardır. Sular ek yerlerinden içeri girerler. Buraların daha kalın mıcırla kapanması gerekir. Projede öyle.

Tek tip mıcırı getirip yığdı kamyon. Büzleri dizdirdim bekliyorum İtalyanı.

Geldi.

“Kapatın büzleri!”

“Projede kalın mıcır gösteriyor ek yerlerinde Şef!”

“Problem yok! Kapatın!”

Kapatın dedim elemanlara. İtalyan gitti. Biraz sonra Karayollarından geldiler.

“Ne yapıyorsun kardeşim. Projeye bakmadın mı? Eklere kalın mıcır dökülecekti!”

“Doğru da İtalyan gerek yok dedi!”

“Tıkanırsa?”

“Haklısınız. İtalyanla konuşun! Ben beklerim!”

Onlar gitti biraz sonra İtalyan geldi.

“Niye duruyor adamlar?”

“Karayolları kızdı. Kalın mıcır serin diyorlar ek yerlerine!”

“Problem yok Amet! Kapatın kapatın!”

Konuştular zannettim!

“Devam edin arkadaşlar!”

İtalyan gitti. Bir saat geçmedi Karayolları gene geldi!

“Hani kalın mıcır kullanacaktın ek yerlerine?”

“İtalyan yeni gitti! Problem yok dedi. Konuşmadınız mı yoksa?”

“Yoo! Göremedik onu!”

Kafam kızdı. Sizle mi uğraşacağım dedim atladım bir kamyona doğru şantiyeye! Ofise gittim hemen.

“Süha Bey ben çıkıyorum. İşlemimi yap Abi !”

“Seninki az önce İstanbula gitti! İtalyaya gidiyor. Aylık izne!”

Tam bunları konuşurken demircilerin şefi girdi odaya! Aram çok iyiydi onunla. Demirleri kontrol ederken bir hata

bulmuştum. Kontrol gelmeden çağırıp düzelttirmişti.

“Bir problem mi var Amet?”

“Gidiyorum şef!”

“ Problem?”

Büzlere mi kızdım diyecektim!

“Para problem şef!”

“İki saat bekle beni! Malvagna ile görüşeyim geleyim! Kaç para istiyorsun?”

Ne diyeyim şimdi? Uçuk bir rakam diyeyim de bıraksın beni!

“ Bin iki yüz!”

“Tamam! Beni bekle!”

Sekiz yüz iki lira saat ücreti alıyorum. Aylık yüz seksen bin lira demek. Dediğim saat ücretiyle iki yüz elli olacak! Mümkün değil vermeleri!

Bekle ki gelecek. Akşam oldu gittim kampa!

Sabah eşyalarımı topladım ofise geldim!

“Süha Abi, yap işlemimi de gideyim! İyice canım sıkıldı!”

Aldım çıkışımı, yola çıktım, hemen de İzmit otobüsü geldi bindim doğru İzmite, oradan da eve geldim!

Canım sıkılmaya da başladı. Gideyim sürveyan olarak çalışayım dedim kontrolluk firmasında! Fatih köprüsünün Avrupa yakasındaydı o zaman merkezi.

Gittim! Referanslarımı gördüler. Evraklarımı hazırlamamı söylediler. Hazırladım tekrar gittim.

“Karayollarından onayın geldi. Önümüzdeki hafta Kurtköy şantiyesinde işe başlayacaksın! Gece çalışacaksın!”

Beton dökümüne bakacağım. Demir kontrolü yapacağım köprülerde!

Bu arada babamlar Kastamonu Ilgaz Dağındaki otelin iç dekorasyonunu yapıyorlar onların yanına gideyim diye düşündüm.

Pazartesi babamlarla giderim, haftasonu dönerim!

Cumartesi günüydü. Kapı çalındı. Baktım telgraf kuryesi!

“Acele Sapanca şantiyesine geliniz!”

İtalyan telgraf çekmiş gelmem için!

Babama söyledim!

“Bence İtalyanlara git gene! Kendini geliştirirsin!”

Pek işime gelmedi ama tamam dedim!

Pazartesi öğleye doğru Sapancadaydım. Fiorini yolda gördü beni, durdu!

“Nerde sem Amet?”

Sana kızdım demedim!

“Para problem şef!”

“Yok problem! Malvagna istiyor seni! Yok problem!”

Bıraktı beni ofise, kendi araziye gitti.

Osman Bey vardı bir mühendisimiz. Gece uyurduk onunla arabada, onu gördüm!

“Ahmet, üç yüz bin lira verecekler sana haberin olsun! Az isteme!”

“Yok ya!”

“ Ofiste Malvagna ile konuştu Fiorini. Onun için çağırdılar seni!”

Malvagna proje müdürü. Kapısını çaldım, odasına girdim.

Beni görünce kaşlarını çattı. İki metre boyunda bir adam! Üzerime doğru geldi. Sanki dövecek!

“Neden gittin Amet?”

“Müdürüm para problem!”

“Git Suha çağır!”

“Çıktım odadan, muhasebeye gittim.

“Süha Abi, Malvagna seni istiyor!”

“Sen gittin beş dakika sonra Kenduzi geldi! Ahmet nerede dedi! Ne çabuk kayboldun. Göremedik seni?”

“Hemen araba geldi Abi!”

Tam bir saat bağırdı çağırdı bana Malvagna! Üç yüz binde ısrar ediyorum! Çıkardı bütün formenlerin bordrolarını. Bir kişi iki yüz yirmi bin lira alıyor sadece. O da Ürdünde birlikte çalıştıkları bir Ağabeyim. Ulan diyorum kendi kendime Osman Bey benimle dalga mı geçti yoksa? Nasıl olsa sürveyan işim hazır! Bastır Ahmet!

En son teklifi şuydu!

“Amet, bak bir ay sonra aylığın üç yüz bin olacak sendika zammıyla! Şimdi iki yüz bin lira artı elli bin açıktan verelim sana! “

“Tamam Müdürüm!”

Başladım tekrar! Aynı ekibi verdiler bana!

Adamlar beni tekrar görünce sevindiler!

“Ahmet, seni tanıyan biri geldi bize sen gittikten sonra! Haydar isminde bir formen! Babanı da tanıyormuş! İnşaat teknikeriymiş!”

“Tanırım Haydar Abiyi! Niye gitti?”

“Fioriniyle yıldızı uyuşmadı! Seni duyunca, Ahmet inşaattan anlamaz ki nasıl formen olmuş derdi!”

“Doğru demiş! Ben seksen üçe kadar keser tutmayı bilmezdim! Üç yılda öğrendik birşeyler işte!

Ben ayrıldıktan sonra Haydar Abiyi işe almışlar. Fiorini on beş gün üzerine dönmüş. Haydar Abiye de ısınamamış.

göndermiş onu, beni çağırmış.

Altı ay daha çalıştım. Sonra taşeronluk işi verdiler bana! Son olarak iyi bir kazık yedim ama!

Not: Resimdeki köprü Bağdat - Tikrit arasındaki anayol köprüsü. Ayaklarında ve çelik kirişlerinde çok emeğim var.

 
Toplam blog
: 1640
: 466
Kayıt tarihi
: 27.01.07
 
 

Doğum tarihim değişmedi ama çok şey değişti bu güne kadar. En başta, dede oluyorum! Evet; şaşırdı..