Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '09

 
Kategori
Siyaset
 

Oturduğum yerden para basıyorum

Oturduğum yerden para basıyorum
 

Bir insan, para bastığını söylüyorsa; bu ifadenin direkt anlamı, yapmış olduğu kalpazanlığı itiraf ediyor olmasıdır. Para basmak, ülkelerin merkez bankalarının, darphaneleri aracılığıyla yaptığı bir iştir ve bu çok önemli ekonomik eylemi yasadışı yollardan yapanlara ise kalpazan adı verilir. Yüz kızartıcı bir suçtur.

Direkt anlamıyla değil de mecaz karşılığı ya da deyim olarak ele aldığımızda ise çalışmadan para kazanmak manasına gelir. Üretmeden, çok fazla risk almadan, kısaca ve argo ifadeyle başkalarının sırtından malı götürmek şeklinde de izah edilebilir.

Malum bizim Başbakan, Kasımpaşalı genlerinin hakkını vermek konusundaki, kimselere pabuç bırakmayan çizgisini; her hal, hareket, tavır ve sözleriyle bugüne dek defalarca perçinlemiş, defalarca tescillemiştir. Son örneği bu para basma hadisesi.

Beyefendi, bir üniversitede öğrencilere, yeni eğitim-öğretim yılının ilk dersini veriyorlar. Ve çok önemli bir nasihatlerini de araya sıkıştırmayı unutmuyorlar. Musevi cemaatini işaret ederek, bakın adamlara, nasıl da oturdukları yerden para basıyorlar, Siz de böyle olmalısınız buyuruyorlar. Eminim ki sevgili gençler, zamanında, ülkesini bir şirketi yönettiği gibi idare ettiğini gururla ifade eden Başbakanlarından ve sarf etmiş olduğu bu mecazi ve argovari sözlerinden oldukça fazla feyiz almışlardır.

Oturduğun yerden para basmak, vahşi kapitalizmin ve emperyalist sömürünün en çarpıcı fotoğrafıdır. Zengini daha zenginleştirip, yoksulu ise ölmeye mahkum eden zihniyetin can suyudur.

Bakınız, dikkatle düşünüp, vicdanlarınızı ve zihinlerinizi sorgulayınız. Çok değil daha üç-beş gün içerisinde yaşanan birkaç hadise. Devletin bankası, yüzlerce insanın çalıştığı bir tekstil devinin fabrikasını çerez fiyatına satın alıverdi. İnsanlar işsiz, ekmeksiz, ilaçsız. Dün, Denizli’nin ve ülkenin en bilinen firmalarından birinin başarılı işadamı sahibi, ülkedeki pek çok firma ve işverenin düştüğü ekonomik çıkmazları içerisinde daha fazla dayanamadı ve odasında, gözü gibi bakıp, büyüttüğü, binlerce insana iş ve ekmek kapısı yaptığı fabrikasında, dayadı şakağına silahını ve canına kıydı. İnsanlar işsiz, ekmeksiz, ilaçsız kaldı.

Oturduğu yerden para basanlar, eminim ki bu örneklere için için gülüyorlardır. Vay kerizler vay diyorlardır. Ne işiniz var üretimle, sanayiyle, ihracatla şunla, bununla? Bakın bize, ne güzel, oturduğumuz yerden para basıyoruz. İstihdam yaratmakmış, insanlara iş ve aş vermekmiş, üretmekmiş, ihracatmış, memlekete döviz kazandırmakmış, devlete vergi sağlamakmış... Hay sizin aklınıza tüküreyim ben emi. Çalıştır paranı, al faizini, kiranı, ye rantın en kralını, bak keyfine kardeşim. Yan gel Osman, bir karış bostan.

Ben de diyorum ki hay bizim aklımıza ve basiretsizliğimize tüküreyim ben emi. Bu durumun müsebbibi, iyi kötü bir demokrasi olduğuna göre memlekette, yine bizler değil miyiz yahu? Hay bizim aklımıza tüküreyim ben emi.

Not: Bu arada, Musevi vatandaşlarımızın hiç de bu şekilde olduğuna inanmıyorum. Onlarca Musevi aile vardır ki memleketimizde dev sanayi hamleleri yapmış, binlerce insana iş ve aş sağlamış, ellerini taşın altına sokmamış olsunlar. Ticarette de ehildirler. Ticaret yapmak, mal alıp satmak, oturduğun yerde para basmak değildir.

İki sene önce bugün: Kalkın Gidin O Koltuklardan

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..