Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Aralık '09

 
Kategori
Öykü
 

Otuz yüzük otuz duygu

Otuz yüzük otuz duygu
 

Masalcı, masallarını tüketmişti. Ne cinler, periler, devler, cüceler, kalmıştı ne de sihirli köşkler... Gözyaşıyla görünmez mürekkep yapan şairin sihirli defteri de Akdeniz'den Torosların zirvesine tırmanmak isteyen denizkızı da blog sayfalarında kalmıştı. Masalcının sözcükleri kurumuş, hayal dünyasındaki rüyaların renkleri kararmıştı. "Kaç dünya yılından beri burdayım, hatırlamıyorum." demişti masalcı. "Kaç bin aşk'ın masalını yazdım, kaç bin masalın aşk'ından doğdum?"

Masalcının yaşaması bir şarta bağlanmıştı artık. Bu da masalcının masalıydı belkiydi. Ona emredilenleri yapmazsa önce masalları sonra kedisi yok olacaktı. Verilen emir şuydu: Masalcı, daha önceki masallarından birindeki en güzel kıza otuz yüzük hediye edecekti, ama bunun hediye olduğunu kız bilmeyecekti. Otuz güne otuz yüzük... Otuz duyguya otuz yüzük... Her bir yüzük insanoğlunun en yoğun yaşadığı otuz duyguyu kıza yaşatacaktı. Kız da bu duyguların adını bulacaktı. Görmeden söylemek gibi... Körebe gibi... Kız günün sonunda yaşadığı ruh halini karşılayan duygunun adını doğru koyarsa, parmağındaki yüzük parmağından kayıp gidecek, salondaki mücevher kutusundaki yerini alacaktı. Bir başka yüzük parmağına yerleşecek... Böyle otuz duygu bulununcaya kadar arama devam edecekti. Bu işlem sırasında kız duyguların adını yanlış söylerse, masalcı hemen oracıkta yok olacaktı bütün masallarıyla. Mesele masalcınının değil, masalların yok olmasıydı. Otuz günün sonunda otuz duyguyu da doğru bilirse masalcının yaşama şansı vardı...

Masalcıya istediğin kızı seçeblirsin denmişti. Masalcı da en uzun, en renkli rüyayı yaşadığı üç günlük bir masalın kahramanını dahil etti bu kaosun içine; çünkü seçmek sözü bile hakaretti masalcı için. "O" seçilmez, seçerdi, o Masal Tanrıçasyıdı. Onu dahil etti; çünkü masalcının tek isteği masallar âleminden rüyalar âlemine geçmekti.

Masal Tanrıçasının adı Afitap'tı yani güneş... Adı bazen de Asuman oluyordu yani gökyüzü...

Senaryoya göre "otuz yüzük otuz duygu" etkinliği şöyle olacaktı: Bir reklam firması mücevher üreten bir şirket için ürün isimleri araştıryordu. Afitap, gönderilen otuz yüzüğü parmağına takacak, yüzüklerin o gün hissettirdiklerini birkaç satırla özetleyip ulaştığı duyguyu yazacaktı. Bu duygular belki de o yüzüklerin isimleri olacaktı. Sözde reklam şirketi bu yolu seçmişti.

Bu oyunların hepsini masalcı düzenlemişti.

Afitap bu ilginç projede kendine görev verildiği için mutluydu. Basit bir test yapmıştı çevresinde . Sayın bakalım duygularınızın isimlerini, deyince en fazla on beş- yirmi duygu sayabilmişlerdi.

Hemen işe koyuldu.

Gelen yüzükler minyatür bir define sandığının içindeydi. Kahverengi boyalı, ucuz, Çin malı sandık... Yüzükleri seçmek istemedi, gözünü kapatıp aldı birini...

BİRİNCİ YÜZÜK: Parmağına geçirdikten sonra yüzüğe baktı, yüzüğün üç taşı vardı, ama hangi taşlar olduğunu bilmiyordu, bakırla tunç karışımı bir metalden yapılmıştı parmağa geçen bölümü... Gün boyunca bu taşların renginin ne olduğunu hatırlamaya çalıştı, inetrnette araştırdı epey. Bir şey bulamadı. Bunlardan biri mora, biri yeşile, biri de kırmızıya yakındı; ama isimleri neydi bunların ve bunlar ne taşıydı? Bu sorularla boğuşurken akşam oldu ve Afitap yüzüğün kendisine yaşattığı duygunun "merak" olduğunu hissetti, kendineden emin bir şekilde gitti "MERAK" yazdı... Biraz sonra yüzük, parmağından kayıp gitti, yerine başka biri geldi.

Bakalım diğer yüzüklerdeki duyguları bilebilecek mi Afitap?

Masalcı yaşayacak mı?

Otuzuncu duygu "AŞK mı?

Otuzuncu duyguyu da bilirse masalcı ve Afitap ne olacak?

Belki de ikinci duygu SABIR... sabredin biraz...

 
Toplam blog
: 114
: 1620
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

1964'te Ankara'da doğdum. Meslek lisesinin elektrik bölümünü bitirip fabrikada ve şantiyede çalıştım..