Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '09

 
Kategori
Magazin
 

Oy Nataşa Nataşa, attın beni ataşa!

Oy Nataşa Nataşa, attın beni ataşa!
 

Rus mankenler Maria Sharapova ve Anna Kournikova, Dünya'ya Rus güzelliğini tanıtanlar oldu.


Slâv ırkının bu denli güzel olması neye bağlı? Neden bu kadar güzeller? Neden hatırda kalan güzellikleri var? Güzellikleri neden bu kadar yaygın? Kendi durumlarının ne olduğunu da biliyorlar mı?

Son 15 yılda, Rus Güzellerinde artış var. Psikologlar bunu, ortamın sıcaklığına bağlıyorlar. Yahut, yıl içindeki güneşli gün sayısına.

Psikologların eline düşerseniz, yandınız! Sıralamağa devam ederler: “Yok şehrin büyüklüğü, az kalabalık, çok kalabalık nüfus yoğunluğu, güzelliklerde rol oynuyor” falan filan.

Wall Street Journal’i açıp okuyorsunuz “ Komünist dönemde ahlâki değerler bastırıldığı için seks patlaması yaşandı. Rus kadını doğurdukça, ırkı güzelleşti! ” Evet! Rejimleri yıkıldı ama, güzellikle ne alâkası var? O zaman soralım birinden birine: “ Ne yedin de güzelleştin?” diye. Muhakkak en kalenderleri “ İçtikçe güzelleştim ağabey!” derse, hiç şaşmayın.

Ya rejimleri yıkılmasaymış ne olurmuş acaba? “Hepsi de gizli güzel kalırmış!” Bu durumda da kimseye yaramaz bu gizlilikteki güzellikler.

Pamukkale’de görmüştüm. Fıstık gibi, hepsi de Rus kızları, başlarında iki yaşlı Rus yöneticisi kadın. Herkeslerden ayrı yemeklerini yediler. Herkes dağıldı. Onlar, masaları araladılar. Sessiz sedasız, biri keman çaldı ve dans edildi. Ucundan sebeplenelim dedik hani. Turizme hizmetti bizimki. Kadın, kalın kaşlarını bir çattı ki, deme gitsin. O şom suratlı kadın, dansın tam orta yerinde elini bir şaplattı ki, müzik de durdu, kadınlar da durdu. Sözleşmişçesine kuzu kuzu sıraya girip, odalarına taksim edildiler. O cadı kadın, hepsinin odasını, üstlerine kilitledi gitti. Şaştım kaldım. Kızlar, rüyalarında dansa devam ettiler zahir.

Sahi, neden güzeller böyle? Üzüm üzüme baka baka kararıyorsa, bunlar da birbirlerinde mi nemalanıyorlar dersiniz? Hepsi güzeller. Bakıyorlar birbirlerine, fark göremiyor olsalar gerek. Hepsi, birbirine benziyor çünkü. Farkı, fark edemiyorlar. Al bakalım, buradan yak! Ört ki, ölem!

Bir arkadaş vardı, babası şekerciydi. Duvardaki koca koca çivilere şeker hamurunu asardı, uzatırdı ha, uzatırdı. Kıvama gelince, makasla şak şak şak keserdi. Bir yığın akide şekeri olurdu. Biz de yerdik.

Bunlar da böyle; Ten beyaz, saçlar sarı, gözler renkli, boy, pos, duruş, eda, nâz, cilveler aynı. Daha ne durulur? Şa, şak, şak, doğra gitsin Ağzın da tatlansın, damağın da bedenin de. Ayıpsınız, lâfı mı olur? Rica ederim efendim! Ört ki, ölem!

Türk erkeği, Rus kadınlarına takıntılı. Karadeniz’de, Rus kadını, halâ kabul edilemedi. Her Nataşa isimli kadını, o..’pu zannetmelerinden.

“Oy Nataşa Nataşa

Attın bizi ataşa!

Allah da seni yandursun

He!

Gül iken soldursun!

Oy Nataşa Nataşa

Haçen ki, bozulayurum sana

Esas, Ruslar bu işe bozuk. Şarkı yapmışlar ” Nataşa sensin. Git kumda bilmem neyinle oyna, kendini tatmin et” diye. Bu, Zigetvar kalesi cengi değil, Mercidabık savaşı değil. Kumsaldaki alet ve edavat savaşının özeti oluyor efendim. Gel de ört ki, ölem, deme!

Neyse, konumuz bu değil. Rusya’da bir devrim yaşandı. Doğru! İşin sosyal kökenine inelim mi? Prestroyka dediler adına. O dönemin kadınları, 35 yaşına geldi. Evdeki kül kedilerini çekip çeviriyorlar şimdi. Kül kedilerini prensese çevirmek için, ellerini çabuk tutuyorlar. Birlikte seyahat edip, ayrı ayrı eğleniyorlar aynı yerde.

Eski rejimdeki gibi her şey müşterek kullanılmıyor artık. Herkesin, unu, ateşi kendisine. İsteyen, istediği helvayı, ateşini de bulup yapıyor.

Sofradasınız. Önünüzdeki tuzu istiyor Rus kadını. Öyle eğiliyor, öyle bükülüyor, öyle incelik sergiliyor ki, mest oluyorsunuz. Sanki, tuzluğu siz icat etmişsiniz de, eserinize “ Biyo” bakayım der gibi istiyor. Türk erkeği bu durumlarda gevşiyor. Moskova’da en çok Türklerle evleniyormuş Rus kızları. Güçlü ve güzeller. Süsüne düşkünler. Kahvaltılarda, akşam yemeklerinde, plajda, sokakta çıtkırıldım tuvaletliler. İki lisan bilirler, her biri doktor, kimyager, piyanist ve Türkolog’dur.

Bunlardan birini imtihan ettik: Yazdırdık ” Marmaris o kadar güzel ki, seneye arkadaşımı da getireceğim” cümlesindeki de-da’lar ayrı. Ki’leri de ayrı yazdı. Kızcağız Türkolog’ du

Rus güzelliğini Dünya’ya ilk tanıtan, Anna Kournikova ve Maria Sharapova isimleri oldu. Bizim Keriman Halis’imiz gibi.

100 doğumda, 60’ı dişi olursa, kadınlar erkeklerden fazla içiyorsa, içtikçe de güzelleşiyorsa, bu Rus kadının önünde setler, yıkılır!

Da, da da! Nazdravya!… Evet, evet… Haydi şerefe! Yarasın!

Nasıl yarayacaksa?!

Ört ki, ölem !

ÖZÜR: " Don biçmeğe meraklı, cikletten çıkma ve de kalıpsız bir DONKİŞOT yüzünden, " yorum sayfamı kapattığımı, üzülerek bildiririm. Taaa ki, sevgili İdaremizin, yorum ve cevaplar trafiğini, iyileştirinceye kadar..

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..