Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Aralık '07

 
Kategori
Eğitim
 

Öykü sevmeyen çocuk

Öykü sevmeyen çocuk
 

Kocaman bir delik var piyanonun arkasında. Geçen gün okuldan geldiğimde farkettim. Kapıyı açamamıştım. Pamuk kapının diğer tarafında, geldiğimi anlamış miyavlayıp duruyordu. “Bir kere daha deneyeceğim Pamuk” dedim, denedim, kapı açıldı.

Geçen yıl okula başladım. O zaman küçüktüm, Aynur teyze bakıyordu bana. Bu sene büyüdüm, eve yalnız gelebiliyorum. Okuma yazma öğrenince büyüyormuşsun ki ben dört işlemi bile yapabiliyorum.

Günüm çok kötü geçmişti. Öğretmenim, ödevlerimi özenerek yapmadığımı söyleyerek kızmıştı. Gizem, tuvalete yetişemeyip sınıfın kapısında işeyince herkes gülmüş, ben de herkesle kavga etmiştim. Gizem çok güzeldi, bi’de hep gülümserdi bana.

Eve Mert’le geldik. Mert’in annesi her zaman evde oluyordu. Olsun, bizim evde de annemin nefis kakaolu keki vardı. Bir tane aldım, televizyonu açtım. Pamuk piyanonun üstündeydi. Miyavlayıp duruyordu. Kucağıma almak için yanına gittiğimde o deliği gördüm.

Önce korktum, annemi aramak istedim. Telsiz telefonu aldım, hızla numaraları çevirdim. Yanlış numara. “Hadi, kekini ye de ödevlerini yapalım” diye bir ses duydum. Baktım, Pamuk konuşuyordu! Pamuğun sırtında, mavi elbiseli, turuncu şapkalı küçük bir kız vardı, bir eliyle kedimin tasmasından tutmuş, gülerek diğer eliyle bana el sallıyordu. Annemi aramaktan vazgeçip onların eğlencesine katıldım.

Küçük kıza adını sordum. “Gizem” dedi, çok şaşırdım. “Benim en yakın arkadaşımın adı” dedim, okuldaki olayı anlattım ona. Gizem, “üzülme, çocuklar son ana kadar çişlerini tutmaya çalıştıkları için olur bu. Yarına herkes unutmuş olur” dedi. Sonra hep birlikte ödevlerimi yaptık. Gizem çok akıllıydı. Bölme işlemini çok iyi anlayamamıştım, bana anlattı.

Kapı çalınınca delik kapandı herhalde, çünkü gece onu bulamadım. Annemle babama gösteremedim. Bana güldüler. Pamuk da tekrar miyavlamaya başlamıştı.

Annem beni yatırdığında hep masallar anlatırdı. Bu yıl yeni bir kitaptan öyküler okumaya başladı. Onları sevmiyordum. O kitaptaki bütün çocuklar oyuncaklarını topluyor, dişlerini fırçalıyor, derslerini hiç aksatmadan çalışıyor, çok televizyon izlemenin zararlı olduğunu biliyorlardı. Cüceler yoktu o kitapta, devler yoktu; beni sevindiren mucizeler de yoktu.

Bazen annem masal uydururdu. Benim yaşımda, benim boyumda bir çocuk okuldan eve geldiğinde kapı çalınır, çocuk “kim o?” demeden kapıyı açar. Gelen kötü biridir ama son anda babası gelip onu kurtarır: “Ne yapacakmışız, kim o demeden kapıyı açmayacakmışız!”.

Önceleri bu öykülerden ölesiye korkuyordum. Akıllı cücem, “Çocuklarını, korktukları bir dünyaya karşı, korkutarak eğitiyorlar” demişti.

Gizem beni bir süre daha ziyarete geldi. Pamuk, o ve ben eski masallarımdaki gibi yaşıyorduk. Konuşan bir kedim ve cüce bir kız arkadaşım vardı.

Gizemler bu ay bizim apartımana taşındılar. Ailelerimiz görüşmeye başladı. İki Gizem’i bir türlü tanıştıramadım, çünkü piyanonun arkasındaki delik kayboldu.Artık eve Gizem’le birlikte geliyor, ödevlerimizi birlikte yapıyoruz.

Ama herhalde Pamuk bir gün yine konuşacak, çünkü arasıra bana göz kırpıyor.

 
Toplam blog
: 13
: 1247
Kayıt tarihi
: 04.10.07
 
 

Neredeyse 50 yaşıma kadar şehrin hep "yukarısında" yaşadım. Alışveriş merkezleri, kafeler, "şık" mek..