- Kategori
- Gündelik Yaşam
- Okunma Sayısı
- 916
öyle bir düşüştü ki bu...

öyle bir düşüştü ki bu... siperlerim indi hemen, ne de çok güçsüzlermiş küçük bir esintide yok oldular, ince bir kağıt misali
öyle bir düşüştü ki bu… ellerim dizlerim parçalandı da parçalanan yerlerim değil parçalanmaz denilen yerlerim kan revan içinde sancıdı
öyle bir düşüştü ki bu… bedenimden önce gözlerim boşluğa düştü, boşluklara dolmaya çalıştı yada boşluklardan boşluk beğenmeye çalıştı
öyle bir düşüştü ki bu… kaybettim kendimi, arama isteği bile çok zahmetli geliyordu. İsteksizliğim bir sürü ben geçirdi içimden, içim en kalabalık gününü yaşıyordu, ne kabına sığıyordu ne de dışına taşıyordu. En tuhaf zamanında ibreyi hep sabit tutabiliyordu
öyle bir düşüştü ki bu… aklımın kıyısında hep var olan ve arada bir yüz gösteren cevapsız sorularım geçti hemen karşıma. Yine çabaladım, zorladım ama bir adım öte geçemedim, oldukları gibi cevapsız kaldılar
öyle bir düşüştü ki bu… bütün iplerim çözülmüş titremeye başlamıştım, bedenim cansız ama ruhum bir git bir gel yaşıyordu
öyle bir düşüştü ki bu… henüz yaşam yolumu yarı etmemişken ikiye ayırdım takvimlere sığabilen ama benliğimde ağır yük olarak kalan yaşadıklarımı…sonra bir bağlantı oldum, bir köprü oldum yaşadıklarıma ve yaşamak için rezerve edilen zamana
öyle bir düşüştü ki bu… ‘vazgeçeyim her şeyden herkesten, doğrulmayayım bile kalayım bu siyah asfalt zeminde’ dedi içimdeki bir sürü benden bir tek ben
öyle bir düşüştü ki bu… hızla kalkmak istiyordum, apansız düşüşümden yada hızlı kalkışımdan yere saçılanları yerde bırakıp sonra siluetlerini siyah asfalta beyaz tebeşirle çizip, ayıklama işini başkasına bırakarak, yaşamının rezerve edilen zamanına daha hafif geri dönmek istedim
* Fotograf : Firdevs Sayılan
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

genci yaslisi kadini erkegi zengini fakiri hangisi gecmiyorki bu sokaktan bazende bu sokagin kaldirim taslarina takiliyor yurekler bendeden cikip yere dusuyor ama hickimse ne dusten vazgeciyor nede dusmekten sevgiler keyifli bir yaziydi kendinize iyi bakin
sekerpinari 09.11.2007 22:11- Cevap :
- Ne yaşarsak yaşayalım ne bizi biz yapan düşlerden vazgeçilir ne zaman zaman da olsa hayal kırıklığına, sıkı düşüşlere uğratan o sokaktan...Sevgili şekerpınarı çok teşekkürler güzel katkınıza ve beğeninize, Sevgilerimle... 13.11.2007 8:18
gidiyoruz bu hayatta yolun bi yerinde çukurlar, diğer yerde yokuşlar onlar değilmi bizi biz yapanlar..... düştüğümüz anda varmı el uzatanlar??????
berceste berceste 08.11.2007 22:40- Cevap :
- Ne kadar alışık olsakta hep gözlerimiz arar değil mi? yaslanacak bir omuz, uzatılacak bir el...en güzelide kötü gün dostlarımızı görmesekde bir yerlerde olduklarını hep biliyor olmamız....çok teşekkürler... 13.11.2007 8:07
Batmakla çıkmak arsındaki ilişkiye benzettim yazını... Ne kadar batmak istesen su seni yukarı kaldırıyor ama çırpınmak hiç bir şeye çare olmuyor belli bir yorgunluktan sonra batmaya mahkum oluyorsun belki de o batış anını herkes yaşıyor ve suyun hafifliği ile tekraradan yükseliyor... o halde bırakalım kendimizi suya... not: bu arada yazı yazdıkça betimlemeleriniz öznelleşmeye başladı. mürvet hanım... SAĞLICAKLA KALIN
sürahi 07.11.2007 20:19- Cevap :
- Çırpınmak hep son şanstır...ya sudan hafif olur yüzeye çıkarsın ya da onun içine çekmesini beklemeden tüm ağırlığınla diplere gömülürsün…kendimizi suya bırakmayalım…su olalım hafif, berrak ve saydam…Çok teşekkürler 13.11.2007 7:12
daha sağlam, daha sıkı, daha donanımlı kalkabilmek için ayağa, ve hatta hayata belki de önce düşmek lazım. yoksa nereden bilebiliriz ki ayakta kalabilmenin, olabilmenin ne menem bişi olduğunu...
beenmaya 07.11.2007 1:27- Cevap :
- Ahh keşke o düşüşleri yaşamadan öğrenebilsek ayakta olabilmenin zorluğunu, güzelliğini… umuyorum ki alışabiliriz bu küçük hayat derslerine; her defasında parçalanıp dökülsek de kanayan yerlerimizi defalarca onarıp tek parça halinde, cesaretle kalkabilmeyi başarabilmek adına:) Sevgilerimle canım Özlem’im 13.11.2007 7:11