Öyle bir geçer zaman ki

Öyle bir geçer zaman ki hiç anlayamazsınız. Çocukluk gençlik derken bir bakmışınız zaman su gibi akar gider. Saçınıza aklar düştüğünde, çevrenizdeki eş ve dostlar birer birer gittiğinde zamanın muhasebesini yapmaya başlarsınız. Eski bir şarkının nağmelerinde, eski fotoğraf ve filmlerin karelerinde geçmişin izlerini ararsınız.

Yaşadığınız an ile geçmişi mukayese etmeye başlarsınız. Zaman kimimize göre çok hızlı geçmiştir. Kimimize göre de geçmek bilmemiştir. Genelde güzel günlerin hızla geçtiğini, sıkıntılı günlerinde bir türlü geçmek bilmediğini sanırsınız.

Üstünüze yalnızlık ve gecenin karanlığı düştüğünde zamanda yolculuğa çıkarsınız. Bazen yanarız yapamadıklarımız için, ya da pişmanlık duyarız yaptıklarımızdan. Ama nafiledir geçen zamana dönmek.

Geri dönülmez bir akşamın ufkunda kalsa da geçip giden zaman. Üstümüzden atamadığımız tılsımlı bir perde gibidir yaşananlar. Ne zaman geçmişi yâd etsek, karşımızda canlanır acı tatlı geçmiş o insanları ve mekânları ile an ve an.

Hüzünlü bir şarkının nağmelerinde dolaşırız geçen zamanda. Bir özlem şiirinin mısraları ile adımlarız her anı zaman yolculuğunda. 

Gerçekte zaman gidenler için durur. Kalanlar için devam eder engel tanımadan. Gidenler son resimleri ile hatıralarda kalır. Sevenlerin gönlünde ve evinin baş köşesinde eskimeyen resimdir. Her an bizi süzen bakışları ile aramızdadır sanki gidenler.

Şehrin değişen sokaklarında, yıkılan o eski ahşap evlerin özenle yapılmış el işlemeli kapısında, sabahın ışıkları ile yankılanan simitçinin sesinde geçmişe dalarsınız. Gidenleri her an kapıdan ya da bir sokağın köşesinden karşımıza çıkacak sanırsınız.   

Tabii ki gidişin genci yaşlısı yoktur. Kalanlar bilir ki gidiş kaçınılmazdır yoldur. Ne giden nede kalan değiştirebilir kader çizgisini. Herkes sonunu bilerek yaşar acı ya da tatlı yazgısını.

Gidenler ve kalanların buluştuğu yer sadece düşlerdir. İşte o an zamanın durduğu yerdir. Geçmiş ile geleceğin buluştuğu andır.

Öyle bir geçer zaman ki hiç farkına bile varamayız değil mi? Gidenler bir anda yılların ötesinde kalır. Çocuklar büyür, gençler yaşlanır. Bir zamanlar geçmişin hikâyelerini dinlerken, birde bakmışsınız sizde geçmişi hikâye eden biri olursunuz.

Çevrenize geçen zamanlardan hikâyeler anlatırsınız. Yaşamdaki deneyimlerinizi sanki bir meddah inceliğinde paylaşırsınız. Deneyimlerinizle geleceğe ışık tutarsınız. Gençlere geçmişin resmini sunarsınız.

Kimi zaman gülersiniz yaptıklarınızı ve yaşadıklarınızı anlatırken, kimi zaman hüzün kaplar içinizi. Gerçekte geçmişin anlatırken canlanan anılar ile geçmişi yeniden yaşarsınız.