Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Nisan '08

 
Kategori
Güncel
 

Öyle bir ülke hayal ediyorum ki

Öyle bir ülke hayal ediyorum ki
 

Bugün de sizlerle ülkeye dair hayallerimi paylaşacağım; hayal ettikçe var olunacağının, hayal ettikçe ileriye gidileceğinin ve hayal ettikçe aydınlık yarınlara, mutluluklara ve güzelliklere ulaşılacağının bilincinde olarak. Sizlerle ülkeye dair hayallerimi paylaşacağım; geçmişin sıkıntılarından, geçmişte önümüze konulan sıkıntıların çoğunun ortadan kalkmış olduğunun rahatlığı ve önümüzü daha rahat görebilmenin özgüveni, mutluluğu ve aydınlığıyla.

Öyle bir ülke hayal ediyorum ki, çocuklar çocukluklarından başlayarak, çocuk olduklarını unutmadan, kendi yaşlarına en uygun davranış şekillerini gösterip, kendi yaşlarına en uygun özgürlüklere sahip olarak yetiştiriliyorlar, eğitiliyorlar. Ne biraz eksik, ne biraz fazla… Çocukluklarını yaşadıkları, oyunlarını oynadıkları, daha çocuk yaşlarda tüketim hastalığına yakalanmadan, ellerindeki imkânların ne olduğunu bilerek, devlete kendi geleceklerinin garantisi olarak bakıp, saygı duyup, kendileri yetişkin olduklarında çocuklarını yetiştirebilecekleri güzel günlerin hayallerini kurabildikleri ve bu hayallerine ulaşmak için hiçbir çevresel baskı ile karşılaşmadıkları bir ülke yani…

Öyle bir ülke hayal ediyorum ki, çocukluktan çıkan insanlarına Dünya ülkelerinde yaşayan diğer insanlarla, hepimizin üzerinde yaşadığı Dünyamızın evrende sadece bir toz zerresi olduğunu unutmadan en medeni, en onurlu, en insanca ilişkiler kurabildiği özgüvene sahip oldukları imkânı sağlayabilen… Bunu yapabilmek için de en önemli aracın eğitim olduğunun anlaşıldığı, insana insan olduğu için saygı duyularak, Tanrının âdemoğluna bahşettiği ne büyük değer olan aklını özgürce ve çevreden etkilenmeden, evrenin Dünyamıza yolladığı güzel enerjileri toplayabilecek kapasitede ve saflıkta olan ruhlarını özgürce dolaştırmalarının gerektiğinin anlaşıldığı bir ülke yani…

Öyle bir ülke hayal ediyorum ki, pazar haline dönüştürülmüş bir tüketim toplumunun göstergesi kocaman evlerle, evlerde bulunan birden fazla TV ile, kullanılmadan atıl vaziyette köşede duran gereksiz bir sürü eşya ile, en pahalı arabalarla değil, en ücra köşesindeki vatandaşına dahi en iyi eğitimi verebilmesi ile övünülen… Vatandaşlarının sahip oldukları enerjilerini ve kapasitelerini kendi teknolojisini üretmek, kendi refahları ve mutlulukları için harcayabildikleri bir ülke yani…

Öyle bir ülke hayal ediyorum ki, yönetenlerin ve yönetilenlerin tek amacı Anayasa’da yazılı olduğu şekliyle vatandaşlarının eğitim ihtiyaçlarını Devlet eliyle karşılanması olmuş; sağlık harcamaları sağlık sistemindeki kaçaklar da denetime alınmış şekilde Devlet güvencesi altına alınmış… Devletten bu gibi hizmetleri isteyen herkesin öncelikli amaçlarından birisinin de bireysel olarak Devletin gelirini artırmaya karınca kararınca katkıda bulunmayı nasıl becerebilirim diye sorgulandığı, ondan sonra artan bu gelirden de herkesin asgari ihtiyaçları karşılanabilecek şekilde adilce yararlanabildiği bir ülke yani…

Öyle bir ülke hayal ediyorum ki, üretmenin, tüketmekten daha değerli olduğunun anlaşıldığı, hazıra dağların dayanmayacağının görüldüğü, ekonominin duygularla değil akılla düzlüğe çıkabileceğinin bilindiği… Alışveriş merkezlerinde batılı gelişmiş ekonomilerin gazetelerine dahi kapak olacak kadar raydan çıkmış bir alışveriş çılgınlığı yaşanmasından daha çok, insanlarla bir arada olmanın, bir parkta dolaşmanın, bir ağaç altında oturmanın, bir cafe’de arkadaşlarla dostça sohbetler etmenin değerli olduğu bir ülke yani…

Öyle bir ülke hayal ediyorum ki, asgari ücretle kıt kanaat geçinebilen bir ailenin, öncelikli hedefinin, çevreye uyarak evinde var olan TV’nin üzerine kocaman bir LCD TV’yi kuma olarak getirmeye çalışmadığı, var olan az gelirini çocuklarının geleceği için harcayabildiği… 1978 Dünya Bankası Raporuna göre pazar olarak düşünülen bir ülkenin ferdi gibi değil de, o rapora isyan edip “ben köleleşmemek için, gururumu ayaklar altına almamak için, üretmek zorundayım” diye, boğazını yırtarcasına bağırdığımız bir ülke yani…

Öyle bir ülke hayal ediyorum ki, kimsenin, kim olursa olsun hiç kimsenin önünde ne makamı, ne unvanı, ne de maddi üstünlüğünden dolayı eğilmediği, anlık çıkarları için kişiliğinden, benliğinden, onurundan, gururundan ödün vermediği… Hepimizin de içinde bulunduğu gemi olan vatanımız için en doğru olanı, en güzeli ne ise onu istediği ve bunun için mücadele ettiği bir ülke yani…

Öyle bir ülke hayal ediyorum ki, ayrılıklarımızın değil benzerliklerimizin ortaya çıkarılmasının amaç edinildiği, onun için çaba harcandığı, bilimsel çalışmaların da desteklediği, birbirimize kenetlenmiş bir biçimde geleceğe doğru koşar adım giderek, uygar Dünya’da hak ettiğimiz yerimizi almak için gece gündüz çalıştığımız… Kardeşçe yaşadığımız, farklılıklarımızı bir kenara bıraktığımız, bir arada durup dışarıdan gelebilecek tehlikeleri tek vücut olarak bertaraf etmeyi becerebildiğimiz bir ülke yani…

Öyle bir ülke hayal ediyorum ki, Dünya’da yapılmış devrimler içerisinde en önemlisine ki o Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleştirilen aydınlanma devrimidir, sahip olduğumuzu ve insanların bilinçlenmesi arttıkça tüm yolların onun söylediği noktaya çıkıyor olduğunu herkesin anlamış olduğu… Laik-Demokratik Cumhuriyetimizin ve sosyal-hukuk devletimizin değerlerinin herkes tarafından anlaşıldığı, tam bağımsız bir biçimde iç-dış politikalarımızın şekillendirilebildiği ve buna uygun insanların artık insanlarımız tarafından değer görüp, saygı duyulup ve başa getirildiği bir ülke yani…

Eveeet, Değerli Dostlar! Hayallerim böyle işte benim… Ne güzel hayaller değil mi? Sizler de güzel diyorsanız, gelin hep beraber hayalimizi büyütelim, umuda dönüştürelim… Umudumuzu hiç kaybetmeden küçücük bir kar tanesini önce bir kartopuna sonra da kocaman bir çığa dönüştürelim… Dönüştürelim ki yarınlarımız Cumhuriyetimizin değerleriyle daha da aydınlansın…

 
Toplam blog
: 128
: 898
Kayıt tarihi
: 26.01.07
 
 

Kimim? Nereden gelir, nereye giderim?29 Kasım 1970 tarihinde Türkiye'nin Doğu-Batı geçiş yolunun en ..