Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '12

 
Kategori
Deneme
 

Öyle sıcaktı ki ışıkları huzurun !

Öyle sıcaktı ki ışıkları huzurun !
 

“Uyudu mu çocuklar?”

"Ata mızırdandı biraz; ama yarın Ata Amca'n Aquapark'a götürecek deyince kapadı gözlerini."

"Aquapark'a mı götürecekmişim onu!"

"Öff Ata!! Çocuk o, unutur sabaha."

"Cem'le böyle mi büyütüyorsunuz çocuklarınızı? Madem söyledin, yarın Aquapark'a gidilecek Meloş Hn."

"Aman, iki adaş gidin siz. Biz de kızımla TerraCity'e gideriz. Herry'de nefis bir elbise görmüştüm, mutlaka almalıyım. Yarın akşam kocacığımı süslü-püslü karşılayayım."

"Çocukları da götüreyim İstanbul'a istersen, baş başa kalın."

"I-ıhh, hayat onlarla güzel..."

"Buranın keyfini siz çıkarıyorsunuz zaten! Hiç sevmediğim bu şehre neden gelirim bilinmez! Belki de mavinin inadına gecenin karasını sevdiğimdendir. Şu uçsuz bucaksız karanlığın gün boyu masmavi olduğuna inanamıyor insan! Canım acıdıkça daha da mavileşiyor sanki! Niye öyle bakıyorsun Mel?"

"Bu bakışları, bu ruh halini son gördüğümde seni bir daha beş yıl sonra göreceğimi bilmiyordum."

"Ben biliyor muydum!"

"Jon biliyordu. Ama sana söylemedi."

"Doğru olan, söylememesiydi zaten. Shada'yı görmeye Zabril'e gitmiştim, hatırladın mı? Artık yaşamıyordu ve çölün ortasındaki mezarının üzerinde bir tahta parçası vardı. Tahtanın üzerinde de iki akrep duruyordu! Ben yaklaşınca kaçıştılar. Onların gidişini gören uzun bacaklı siyah çöl karıncaları da tahtaya üşüştüler. Tahtaya biraz daha yaklaşınca akreplerin tahtaya kazınmış bir şeklin üzerinde durduklarını fark ettim. O, kargacık burgacık -Arapça- bir M harfiydi. Kalbim yerinden çıkacakmışçasına atıyordu. Gözlerimi kapamış ve Glen Orchy'e uzanmıştım anılarımda. Murray de M harfini -Latince- W gibi kazımıştı tavana. Shada'nın kızına tahtanın üzerindeki M'nin ne anlama geldiğini sorduğumda, onu -ölmeden önce- annesinin kazıdığını söyledi. Soluksuz kaldığımı hissettim! 1979'da Shada ile ilk karşılaştığımda, çok yorucu bir hayatın olacak. Dünyayı dolaşacaksın. Ruhun iki kez büyük acı yaşayacak. İlkini dindireceksin; ama ikincisi derin acılara sokacak seni. Şimdi söyleyeceğim iki kelimeyi de sakın unutma. İlerleyen yaşlarında çok büyük anlamı olacak. Bu iki kelime hayatın boyunca iki kez çıkacak karşına. İkinci karşılaşmanız önemli. Ben senden önce öleceğim ve sen bana geleceksin. Sana sesleneceğim ve sen anlayacaksın. Sonra bir tutam huzur gelecek demişti. O iki kelimeyle ikinci kez karşılaşmıştım ve canım çok acıyordu! M'nin üzerindeki akrepler de Shada'nın acı çektiğimi bildiğini gösteriyordu. O iki kelimeden uzaklaşmalıydım. Bir tutam huzur ise ne demekti, biliyordum!"

"Peki, uzaklaşabildin mi o iki kelimeden?"

"O, kaderimin bir parçası. Ruhum ondan tamamen uzaklaşamaz; ama bedenim zaten uzakta."

"Bir tutam huzuru mu paylaşacaksın artık bizimle?"

"Evet."

"Benden başka kim biliyor?"

"Sadece sen."

"Onca fanın ve Ben Olmanın serisini didik didik eden okurların var. Hiç kimsenin fark etmemesi, sorgulamaması ilginç değil mi?"

"Burada yaşayan çok sevdiğim bir dostum var. Yakışıklı kankamın babaannesi. Bir gün bana şöyle demişti: Hikayelerinde detayları öyle inceden inceye işliyorsun ki sonuna nasıl geldiğimizi anlayamıyoruz ve finalde duvara toslamış gibi oluyoruz! Tabii ki kitaplarımda da okuru detaylarla sarmalayan ve sonu anlamasını zorlaştıran hızlı bir kurgu var ve de itinayla saklanmış nice sır!"

"Aşkın C Şıkkı'nı  yayınlamama kararın doğruydu. Ceyda'nın sapkınlıklarıyla milletin aklını epey karıştırdın. Oysa kitap bambaşka şekilde ilerliyordu ve hiç kimsenin tahmin edemeyeceği son fazlasıyla iddialıydı."

"Bir gün yayınlayacağım ama!"

"Ama bugün değil. BOS'u da yayınlatmadın. Çünkü gizem vaktinden önce çözülecekti."

"BOS artık yayınlanabilir; ama Aşkın C Şıkkı'nı yayınlamak bir tek benim kararımla olamaz. Bırak sen onu bunu da bir şeylerin değiştiğini nasıl anladın?"

"Bakışlarından! Günlerdir Ata değil, Jon bakıyor sanki! Selen'in yüzünden düşen bin parça. Christy aniden gitti. Selen hadi neyse de Christy seni en az benim kadar iyi tanır. Artık açıklama zamanı gelmedi mi bayım!"

"Geldi, Mel."

"Ne heyecan!! Ne zaman göreceğim onu?"

"Çok yakında."

"O'nunla ne zamanlar görüşüyordun, hiçbirimiz anlamıyorduk!"

"Görüşmüyorduk. O da kaderimin bir parçasıydı ve doğru zamanı beklemesi gerektiğini biliyordu."

"Kaderinin bir parçası olduğunu nereden biliyordun?"

"2007 Ocak'tı. İzmir'den İstanbul'a dönüyordum. Söylene söylene gelip yanıma oturdu. Bir önceki uçağı kaçırmıştı ve kendine kızıyordu! Ateş burçları böyle oluyor işte diyerek gülümsemişti. Bir saatlik keyifli sohbet sonrasında onu evine bırakırken yüzümde hiç de yabancısı olmadığım bir tebessüm vardı. Kaderim yine göz kırpmıştı. O da Christy gibi Yay kadınıydı ve arabadan inerken, sizin plakanız AE benimki de EA demişti !"

"Senin doğum günün de Christy'nin abisiyle aynıydı galiba."

"Evet ve abisinin eşiyle de Christy'nin doğum günleri aynı."

"Tarihler tarihler! Öyle ya, bir de ayın yirmi altıları var!!"

"Evet, özellikle de 26 Mart ve 26 Nisan."

"Eminim, tanrı senin kaderini yazmak için epey uğraşmış! Hatta, hayatına sokacağı insanların doğum günlerini dahi hesaplamış da nedense bir tek beni es geçmiş! Ben de John Nash'ten yardım isteyeyim bari:)"

"Canım benim! Senin hayatımdaki yerini kim alabilir! Tanrı senin de karşına Cem'i çıkardı. Ben olmasaydım onu tanıyamazdın ki. İki de harika evlat verdi, üstelik biri Ata. E daha ne yapsın!"

"Aman aman, sana lâf yetiştirilmez! Yine de itiraf etmeliyim ki -yıllar sonrasını görüp- böyle bir sırrı BOV ve BOS'da sakladığını, Murat Elolsa karakterindeki asıl gizemin 'Elolsa' soyadında olduğunu kimse tahmin edemezdi. 'Sa' Şahin demek de 'El' ve 'Ol' kimi ifade ediyor, tanışmak için sabırsızlanıyorum! Aa, dur bir dakika; neden sonu Şahin?"

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..