Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '09

 
Kategori
Deneme
 

Öyle ya ben bir erkektim (Bölüm 2)

Öyle ya ben bir erkektim (Bölüm 2)
 

sünnet çocuğu: tunç


Gece, yıldızlar, ay… Gündüz, güneş, deniz, kum, börtü böcekler. Köyler, şehirler ve milyarlarca insan ve evren… Hakkında hiçbir halt bilmediğimiz bilim kurgu fantezilerine konu olan kâinat. Tanrının işi zor olmalı…

‘o herkesi mutlu etmeye çalışıyor’

İki gün sadece bir kadının isteklerine cevap verdiğim için, damarlarımdaki tüm kan külkedisi masalından fırlamış bir amazon kadını tarafından çekilmişti. Kirpiklerim o kadar ağır geliyordu ki gözkapaklarımı kaldıramıyordum artık. Yorgundum, yorgun, bitkin, halsiz ve hala sarhoş. Beni sarhoş eden hangisiydi bilmiyorum; yarı açık camdan içeri süzülen kimyasal atıkların olmadığı sek oksijen mi, kendi esprilerine kahkahalarla gülen etiketlere sahip külkedisi mi… Arabayı o kullanıyordu ki kontrolün her zaman kendisinde olmasını seven çingene tanrıçam.

‘Ah bir sussan’

Sen yol boyu konuşmasan, ben uyusam… Hadi Tunç ne kadar zor olabilir ki 120 km hızla giden bir aracın içerden kapısını açmak ve gözlerini kapatıp kendini otobana fırlatmak.

‘ flaş flaş flaş… Son dakika; bu gün şile otobanı üzerinde, asfalta yapışmış bir erkek ceseti bulundu. Kafası, kolları, ayakları ezilmiş haldeki cesedin tek sağlam uzvu pi… si. Yetkililerden yapılan açıklamaya göre pi… sinin kullanım süresi, kullanım şekli belirlenerek, üzerindeki parmak izlerinden kimlik tespiti yapılacak…’

Vuuu…

21. yüzyılın evrim sürecinde erkek; muzun kabuklarını soymanın bireysel bir yetenek olduğunu kabul ederken ve bu başarısıyla Ego menlik ilan edip gurur duyarken, kadın; dalındaki muzu, görselliğini, cazibesini, zekâsını kullanarak başka kıtalara ihraç etmeyi başardı. Bu başarı sayesinde kapital sistemin Tanrıçası olan amazonlar, kaportası her daim cilalı, saatte 200 km yapabilen, deri koltuklu kafeslerine, ego men erkekleri kapattı. Bu durum küçük çaplı da olsa bazı kitleleri ayaklandırdı ve eylemler ve gösteriler. Aslında erkekler kararlıydılar ama ilk dönem feministleri bir yaz akşamında binlerce kişiden oluşan karşı gösteri hazırladıklarında yine zafer kazanmışlardı. Yazdı, sıcaktı. Yazdı, o kadar sıcaktı ki bikiniyle gösterilerini tamamlamışlardı ve erkeklerin aklı tekrar karıştı. Tanrım, hayal etmesi bile harika, binlerce bikini çarpı iki eee…

‘hayatım maymununa şu ihraç ettiğin muzlardan verir misin’

—… sonra ben buna dedim ki ya tutarsa haha ahaha düşüne biliyor musun o anda ki halini, ölecek baka kaldı ve … ve… Tunç bir şey anlatıyorum burada beni dinliyor musun? Ne ole kafanı cama yaslamış ıssız dertli adam modeli takılıyorsun.
‘uyumaya çalışıyorum’
—Düşünüyordum
—Neyi
‘pi… ile nasıl kimlik tespiti yapacaklarını’
—Seni, beni, evreni, kâinatı…
—Düşünen adamım benim, romantik şairim, kelime sihirbazım
‘evet, böyle devam et, parçala beni Behçet’
—Ben sıradan biriyim hayatım, bana anlam katan sensin, senin güzelliğin olmasa bir şeklim bir kimliğim yok benim. Bir cümlede sen yoksan imla hatalarına sahibim.
—Bunları daha kaç kadına söylüyorsun, aslında itin tekisin Tunç, kelime sihirbazı bir it
‘it değilim, kimliği pi… sinden tespit edilmeye çalışan bir maymunum ben’
—Konuşana değil konuşturana bak derdi dedem ve güzel kadın gördüğünde kelimeleri özgür bırak evlat diye eklerdi.
—Tunç beni gülümsetmeni seviyorum, sana her an âşık olabilirim…


‘Tanrı yalan söylemek zorunda kalmış mıdır, birini gülümsetmeye çalışırken…’

Ölüm ve yaşam arasında ince bir çizginin olduğunu söylerler. Dâhilikle deliliğin arasında da ince bir çizgi varmış. Bence asil ince çizgi organize edilmiş düğünlerin öncesi ve sonrası arasındaki o çizgi Kitle imha törenleri, önemli olan büyüklerin düşünceleri.

Deri koltuklu kafesimdeki seyahatime aynı hızla devam ederken, külkedimin tekrar başlayan kahkahaları, papyonlu bir damatlık giymemi uzun süre erteleyeceğimin işaretiydi sanki. Sek oksijen yüzünden beynimde filler dans ediyordu, tamam tarzları güzeldi ama dans ederken düşünmeleri beni deli ediyordu; düşünmeye sürüklüyordu… Peki, bu özgürlük müydü, aşk yok, sorgulama yok, nerdeydin soruları yok. Özgürlükse neden kendimi kafeste hissediyordum.

‘hadi dostum şu mavi gözlere bak. Tamam, kendini özgür hissedemiyorsan hala araç kullanırken sıyrılan eteğini seyretmeye ne dersin. Toparlanmalısın, deliriyorsun, sen harika muz soyan bir maymunsun.’

Çocukluğumda afacanda olsam melankoliktim. Sonsuz bir hayal gücüne sahip, çocuk yaşta romantik. Daha bacak kadarken öğretmenime aşk şiirleri yazardım. Sibel diye bir kız vardı onu da çok severdim. Ya öğretmenimle ya da Sibel’le bir gün evlenmeyi düşlerdim. Ah ilk aşk ilk ihanet. Havva annemizle Âdem babamızın maymun olduklarını söylediğimde, o gün o derste, zekâmla etkilemeye çalışıyordum sadece. Öğretmenin tokatı, Sibel’in kahkaları ve tek ayak üstünde durma cezası. Kadınları anlamak zordu… Aşk zordu…

Ama zor olan asıl şey o ince çizgiydi. Erkek adamın erkekliğe yakışan sünnet töreni. Kimse sağlıklı olduğundan bahsetmedi ya da inancımız gereği yapılması gerektiğinden. O yaşlarda fazla seçim sansınız yoktur, kim neye inanırsa ona inanırsınız ve büyüklerinizin dediklerini, isteseniz de istemeseniz de yaparsınız. O ince çizgide erkek olmuştum ben, büyük bir şölende.
Bir pi… sahibi olmak zordu, erkek olmak zordu…

Kirpiklerim iyice ağırlaşmıştı, külkedisi sustu. Bir Teoman parçasında şehre yaklaşıyorduk. Gün batımı ve trafik. Bir tarafta eşsiz bir güzellik, diğer tarafta gün batımını zaman dilimi olarak kabullenen insanların bir yere varma çabası. Evimi özlüyordum, yastığımı, bana sadık yorganımı. Yorgundum, yorgun, bitkin, halsiz ve hala sarhoş.

‘hayatın uyuyarak, çalışarak ve sevişerek geçiyor Tunç’

Hadi dostum içimde bilmiş bilmiş konuşma, ne yapmam gerekiyor, kültürel faaliyetler mi. Müzeleri gezmeliyim, festival filmleri seyretmeliyim kafam ne kadar karışsa da okumalıyım.
Ne istiyorsun, şarap evlerinde fikir alışverişi mi yoksa Tibet’e gitmemi mi.

‘konser’


‘… biletim var, eğer tanımadığın bir bayanla konsere gitmek istersen, gidebiliriz… ‘

Kahretsin hatırlatmak zorunda mısın…

Gece, yıldızlar, ay… Gündüz, güneş, deniz, kum, börtü böcekler. Köyler, şehirler ve milyarlarca insan ve evren… Hakkında hiçbir halt bilmediğimiz bilim kurgu fantezilerine konu olan kâinat. Tanrının işi zor olmalı…

Herkesi mutlu etmeye çalışırken kendi nasıl mutlu oluyor…

‘ya o beklediğin kişiyse. OYSA! ‘

Yorgundum hiç olmadığım kadar ve filler yine başlamıştı…
Ve konser…


… herkesi gülümsetmek mümkün mü? …

Devam edecek…



 
Toplam blog
: 151
: 911
Kayıt tarihi
: 16.02.08
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk öğretim, üniversite, askerlik ve evlilik hazırlıkları sıralamasında stan..