Öyle ya da böyle mutfakta bir adam olmalı

Büyük bir bina ya da eşsiz bir plaza.
İnsana parmaklarının ucunu yedirtecek kadar lezzetli bir yemek.
Gişe rekorları kırıp, ödüle doymayan bir film.
Hepsinin ortak yönü en iyi olmalarıdır.

Büyük bir binanın ya da eşsiz bir plazanın inşaatında çalışan işçileri görürüz de, mimarı ortalıkta pek görünmez. İsmi ya bilinir ya bilinmez.

Yemeği masanıza getiren bir garsonu görür, onunla iletişim kurar, bahşişi de ona verirsiniz. Arkadaki aşçıyı görmeden mekândan çıkıp gidebilirsiniz bile.

Gişe rekorları kırıp, ödüle doymayan bir filmin başkarakterlerini özel hayatlarıyla birlikte titizlikle incelersiniz.

Ve hatta bazen incelemenize gerek kalmaz çünkü zaten onları tanıyorsunuzdur.

Ama sinemaya özel bir ilgi ya da yöneliminiz yoksa, yönetmenin adını ilk anda hatırlayamayacak oluşunuz olasıdır.

Büyüteç tutmak istediğimiz mutfaktaki adamdır.

Mutfaktaki adam farklıdır, mutfaktaki adam özeldir.

Mutfaktaki adam özgündür.

Fikir ve becerinin rafine bir sentezidir mutfaktaki adam.

Yaratıcıdır.

Üretir.

Çoğu kez görünmekten, anılmaktan, bahsedilmekten, reklâm olmaktan korkar.

Hepsinden öte bunlara ihtiyacı da yoktur.

Bu binayı, tasarımını ben yaptım demez.

Birileri bahsederse ne güzel, bahsetmezse çok önemli değildir.

Aşçı, siz restoranı terk ederken birden ortaya fırlayıp kendini işaret ederek varya o çorbayı ben yapmıştım demez.

Son günlerde izlediğiniz bir film ya da dizi varsa düşünün.

Yönetmeninin ismini hatırlıyor ya da biliyor musunuz?

Hasılı; mutfağa herkes girebilir ama mutfaktaki adam titrini almak herkesin harcı değildir.

Sabrın sonu ile