Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Öylesine...

Öylesine...
 

Farkettim ki düşünceli olduğum zamanlarda odanın duvarlarını birleştiren köşeye dikiyorum gözlerimi...Sanki sırlar, düğümler tam da o birleşme noktasında, o dümdüz uzanan çizgide gizli... Çizgiyi okumaya başlıyorum...

Hayat, onu tam anladığını düşündüğün an, kapı arkasından gülerek kaçan bir çocuk gibi...O dümdüz çizgide koşup duran ve bir türlü sırrına eremediğin...Tam kendini bir yere ait hissediyorken birden bire yanına dönüp o koca ormanda tek başına yürüdüğünü hissetmek gibi hayat...Ve bu döngü içinde seni sersemleten tuhaf garip bir şey...Hiç bir zaman ama hiç bir zaman "hayat şudur" diyemeyeceğini bildiğin bir şey...O birleşme çizgisinin aslında ayıran çizgi olduğunu sonradan anladığın bir şey...

Odanın içini dolduran, sözlerini hiç mi hiç dinlemediğim bir şarkı var...Beni alıp içine çeken...Zamanı durdurup, başımı döndüren...Kollarım başımın altında öylece uzanmışım yatağıma, gözlerim duvarın birleşme çizgisinde...Tüm herşeyi geride bırakayım diye bir düşünce geçip gidiyor aklımdan...O çok sevilen adam uzaklarda kalsın, işler masamda beklesin sonsuz gidişimi, annem babam mektup beklesinler benden, telefonumu odamdaki çekmecelerden birinde unutayım...Öyle tek kat giysiyle düşeyim yollara...Nereye gittiğini bilmediğim yollara gideyim...Bavulum bile olmasın elimde...Öylesine vazgeçmiş olayım...Yeni bir hayat umudum bile olmasın...Yollar ne getirirse onu yaşayayım...Hiç bir şeyi almayayım anı olarak yaşadıklarımdan...O altında oturup kaldığım ağacın üzerime düşen sarı yaprağını saçlarımın arasından çıkarıp ağacın köklerine usulca bırakayım...Çıplak ayaklarıma yapışan toprakları bile silkeleyip ait oldukları yerde bırakıp gideyim...

Bu gidiş kimseye keder vermesin...Tüm kederlerin hepsini toplayıp bir kutuya sımsıkı kapatayım...Kimsenin gözleri aramasın beni...Kimse ağlamasın ardımdan...Kimse beni özlediğini söylemesin, kimse bana dair bir birşey anlatmasın başka birine...Ve kimse bilmesin nerede ne yapıyor olduğumu...

Giderken şöyle bir bakayım evime...Onun ruhundan küçük bir parça alayım yanıma...Onu kendi ruhum içinde kaybedip bir parçam yapayım...İnsanlara dair hiç bir şey almayayım...Belki sadece annemle babamın gülümseyişlerini...Kardeşimin kokusunu...Belki...

Öylesine bir gitme isteği bu...Duvarda, o birleşme yerinde uzanan dümdüz çizgiye bakarken içime akan bir gitme isteği... Dünyanın ışıltısı içinde kaybolma isteği...Ne huzursuz bir gerginlik, ne karanlık bakan gözler...Öylesine kendine hayatın kollarına bırakmış bir dinginlik...Suda yüzen bir balık sakinliğinde...Akşam vakti göl kenarındaki sazlar gibi rüzgarın kucağında...Gün batımı pembe mavi bulutların sessizliğinde...Hepsi bu...

İçimde bir kaçma isteği var o iki duvarın birleşme çizgisine doğru...Öylesine...

RESİM:http://www.devianart.com

 
Toplam blog
: 408
: 1090
Kayıt tarihi
: 17.06.06
 
 

Gazetecilik okudum... Ama gazeteciliği sırf yazabilme serüvenine bir adım daha yaklaşabilmek için ok..