Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '15

 
Kategori
Güncel
 

Öylesine bir pazar sohbeti !

Öylesine bir pazar sohbeti !
 

Ailece önümüzdeki bir aylık, beş ve on yıllık planlarımız hazır olsa da hunilerimizi henüz başımızdan çıkarmış değiliz! Çıkarabilecekmişiz gibi de görünmüyor! Hatırlarsanız, seçim öncesinde Kılıçdaroğlu -neden olmayacağını madde madde sıralayarak- AKP ile koalisyon olasılığını kesin bir dille reddetmişti. MHP lideri Bahçeli de “AKP ile koalisyonu düşünmek AKP’ye iktidarınıza devam edin, biz şartları sizin için hazırlıyoruz demektir. AKP, sahip olduğu zihniyet temel alındığında MHP’nin koalisyon yapacağı bir parti değildir! Hükümet olduğumuzda Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı Atatürk ve Cumhuriyet Müzesi'ne dönüştüreceğiz.” demişti. Seçim geçti, kıvırmalar başladı. Şimdi izleyin, “Ülkenin menfaati için"in arkasına saklanılıp ne numaralar çevrilecek! Anlaşılan o ki sonunda huni de yetmeyecek, -elimizde ziller ve tefler- rakkas ve rakkaselere döneceğiz!

Hikmet 27 yaşında Yalovalı bir genç. Belediye temizlik işçisi babanın tek oğlu. Yokluk içinde Açık Öğretim Fakültesi’ni bitirip Mardin’de askerlik yapan ve şehri çok sevdiği için de orada evlenip üç çocuk sahibi olan, asgari ücretle yaşam mücadelesi veren bir güvenlikçi.

Asgari ücret net 950 lira. Açlık sınırı 1,300 lira, yoksulluk sınırı 4,350 lira!

Günde 30 lirayla beş nüfus ne yer ne içer ne giyer nerede oturur!

Türkiye’de çalışanların %43’ü asgari ücretli. Oysa bu oran ABD’de sadece %5

AB üyesi ülkelerde ortalama asgari ücret €1,050 yani 3,100 lira.

Ve biz haftada 45 saat çalışırken Almanlar 35 saat çalışıyor.

Çağdaş ve modern Batı’da hayat ucuz, gelir yüksek; bizde hayat pahalı, gelir düşük! Bu denklemle “güçlü ülke” nasıl oluyoruz, anlayabilen bana da anlatsın!!

Adamın yerden yüksekliği 1.50 hadi siz deyin 1.60 (!) Allah’ın özene bezene yarattığı kullarından değil. Dubleks dairelerden oluşan bir apartmanda -arta kalan boşluğa sığdırılan- 1+1 daire gibi. Hayat Üniversitesi’nin İş Bitiricilik Fakültesi’nden mezun olmuş, Bulaşık Sanatı üzerine yüksek lisans yapmış ve şu anda da Estetik Görgüsüzlük dalında doktorasını yapmakta!! “Yeter ki güçlü bir dayın olsun, okumak boşuna”ya en güzel örneklerden! İstanbul’dan kalkıp doğuya giden vatan aşıklarından ya da -oğlum gibi- kahraman askerlerimizden değil, oralardan İstanbul’a fıyan cİngÖzlerden! Türkçe hak getire, evrik lehçesine gülüyor millet! Sarayın değil, ülkenin soytarısı! Sağ yanağına şaplatsan solu dönüyor! Dayak arsızı olmuş! Ha bir de dini imanı para! Yerde, havada, denizde, evde, sinemada, restoranda, tiyatroda hep karşımızda! Oysa tiyatrocu desem, değil; aktör desem, hiç değil; e tebessüm dahi etmediğime göre komedyen de değil; olsa olsa cİngÖz maskara denilebilir! Bir bakıyorsunuz -berbat bir ses tonu ve garip Türkçesiyle- salça reklamında, ardından bisikletin üzerinde dondurma yalıyor! Yemeklerinize salça koymaktan, çocuklarınıza dondurma almaktan vazgeçiyorsunuz!

Geçenlerde İstanbul’un sosyetik avemelerinden birinin önünde sinir krizleri geçirmiş!! Birkaç dakika önce kapının önüne bıraktığı -kendinden yüz misli büyük, önünü göremediği için altına minder koyduğu, vites topuzuna tespih geçirdiği, dikiz aynasında maşallah asılı- milyon telelik arabacığı nereye gitmişmiş! Koca cipi kapı önüne bırakmanın tarlanın ortasında traktör bırakmaktan farklı olduğunu, eşeklik baki kalsa da eğitimin cehaleti alabilmesi için ilkokuldan fazlasının gerektiğini, kolay kazanılan paranın kolay harcandığını anlatmaya çalışmış -asgari ücretli, üniversite mezunu- valenin gözleri. Almamış bizimkinin $$$ bürümüş aklı. Arabasını getirdiklerinde rahatlamış. Badi badi yürümüş cicisine! Aynaya hohlamayı da ihmal etmemiş binmeden önce!

Bunları gördükçe gel de Nejat Uygur’u, Erol Günaydın’ı, Zeki Alasya’yı özlemle anma; ne kadar haklıymışsın Aziz Nesin deme!!

 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..