Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Öylesine

Öylesine
 

Amaçsız başladığım zaman yazmaya, ne yazacağımı bilmesem de bir konuya giderdi yazdığım cümleler. Fakat bu sefer cümlelerin gideceği konuyu önceden hesaplama gereği duyuyorum ve bulamayınca yazasım gelmiyor. Yine de başladım yazmaya... Nereye giderse, nereye gitmek isterse oraya gidecek. hangi cümlede konaklamak isterse orada kalacak kelimeler. Bir gitmeye başlayabilseler... Bir çıkabilseler ruhumdan, azcık kalabalık kalksa, rahatlasam.. Nefes alabilsem biraz, ama olmuyor... Ben çıkarmaya çalıştıkça daha çok karışıyor ortalık... Ama başladık artık...

En iyi arkadaşımız, en kanlı düşmanımız da bizmişiz. Herşey bizde başlıyor ve son buluyormuş. İnsanları kişiliklerine göre değil de kafamızda algıladığımız karaktere göre kabulleniyor, kabullenemiyor ve seviyor ya da sevemiyormuşuz. Aslında bakmak ve görmek diye birşey yokmuş. Çünkü herkesin baktığı aynı yönde gördükleri şey, olan şeyden çok farklıymış. Yani aslında görebilmek olgusu hiç var olmamış. Herkes bakıp gördüğünü sanmış. Aslında gördükleri algıladıklarından fazlası değilmiş. Çok kötü bir şeyi çok iyi ya da çok iyi bir şeyi kötü benimsemişiz bunca zaman. Ve bundan sonra da öyle olacak çünkü doğamız bunu istiyor bizden. Yani görmek istesek de göremeyeceğiz. belki sırf bu yüzden bile herşeyi iyi görmeli. Belki sırf bu yüzden bile sevmeli pollyanna'yı. Evet bugün hayatımda ilk defa "kızın ne suçu var ki?" dedim. Daha mantıklı bir şey yokmuş çünkü. Ya kötü göreceğiz, ya iyi görmeye çalışacağız. Eğer iyi görmeye çalışırsak gördüğümüz şeyden de o kadar az etkileneceğiz. Tamamen bensevgisi. isyandan çok daha mantıklı, çok daha pragmatik.

En çok da kendimizi göremiyoruz ne acı. İnsanlara bakabiliyorken kendimize bakamıyoruz. Bir ayna yardımı ile biliyoruz kendimizi, neye benzediğimizi.. Ama saf olarak hiç göremedik... Göremeyeceğiz de. Bu yüzden belki en az kendimizi tanıyoruzdur. Çünkü kendimizi gördüğümüz kadarıyla algılama şansına sahip değiliz. Hatta tam tersi de olabilir. Kendimizi görmediğimiz için, görünüşe göre algılama ihtiyacı doğmadan algılıyoruz. Ve en iyi kendimizi tanıyabiliyoruz bu yüzden. Çünkü ruhumuzu biliyoruz. Karışık değil mi? yazarken benim de kafam karıştı... Nereden nereye geldim... Nasıl bağlayacağımı da bilmiyorum üstelik konuyu. Sadece biraz olsun rahatladım çünkü hayatımdaki problemlerin aslında küçük sorunlar olduğuna fakat kendimin onları büyüttüğüne inandırdım beni.

Kendini kandırmak tam da burada iyimserlik maskesi altında sırıtıyor bana. İlk defa bugün karşılık vermek zorunda hissediyorum kendimi. Çünkü daha mantıklısı yok. Çünkü işime geliyor. Çünkü bugün dayanacak bir direk yok. Çünkü artık kabullenmem gereken çok fazla gerçek ve yüzleşmem gereken çok fazla sorun var. Çünkü bugün biraz olsun iyi hissetmeye ihtiyacım var. Çünkü dün o kadar güzeldi ki, çünkü önceki gün o kadar güzeldi ki... Çünkü geçen ay o kadar güzeldi ki.. ve yarından o kadar şüpheliyim ki. Çünkü bugün geride kalmış umutların binde birine bile o kadar muhtaç hissediyorum ki... Çünkü bugün karşıma çıksa o umutlardan kastettiğim binde biri bile, o zamankinden çok çok daha büyük göreceğim onu. Farklı bakıyorum...

daha yakındayım, daha iyi görüyorum artık, daha iyi seçebiliyorum çoğu şeyi... Ya da o kadar uzakta kaldım ki, neye baksam yanlış yoruyor, yanlış algılıyor ve yanlış cevaplar veriyorum.

İşte kelimelerim iyice karıştılar birbirlerine.. Çıkamıyorlar, düğüm oldular. Hepsini birden nasıl atarım ruhumdan? nasıl dayanır ruh bu acıya? bir kerede yapsam da bitse mi acaba? yoo..

Belki kalıp kendi kendilerine çözülene dek beklemeli.. Belki çekmeli bu baş ağrısını, bu gürültüyü bir süre...

Ruhumda bir deliğe daha müsaade edemem şuan... Diğerlerine yama yapmaya çalışırken...

Gözümden kan akıyor bugün. Hiç bu kadar faize binmemişti umutlarım umut bankamda.. Ve herkese o kadar borçlandım ki, temin edecek yerim yok... Yarın daha kötü olmasın istiyorum sadece...

Yıldızlar...

Alıp onları tek tek denize fırlatmak, ışıklarını söndürmek istiyorum sanki sahiplermiş gibi...

Yollar...

Alıp onları önüme dizip, boylu boyunca gitmek istiyorum cennete dek.. Sanki ölsem gidebilecekmiş gibi...

Ben...

Alıp kendimi, karşıma koyup bakmak istiyorum yüzüme.. Neyim kimim nedenim..görebilecekmiş gibi..

Güneşi silah yapıp tek tek yakmak istiyorum yanlışları... Herkese güvenebileyim, herkes de güvensin bana... Evet bugün Pollyanna'ya bile helal olsun demek istiyorum. Çünkü ben O'nun yaptığını, istesem bile, yapamıyorum...

19aralık 07

00:42

 
Toplam blog
: 14
: 1130
Kayıt tarihi
: 07.05.07
 
 

17 yıldır bu dünyadayım ve hayatımın son birkaç yılında edebiyata yoğunlaştım. Bunun dışında müzik v..