Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Temmuz '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Oyumu kullandım millet...

Oyumu kullandım millet...
 

Dedim ki;
- Hanım, sabah erken ortalık ısınmadan gidip oyumuzu kullanalım.

Hani ben neredeyse akşamdan gidip sandık başında yatacaktım ama olmadı tabi…Bu teklifime hanımdan itiraz geldi.

- Efendi… Sabahın köründe işimiz ne, gideriz, tamam ısınmadan gideriz de erkene gerek yok…

Hanım böyle deyince, ben de sabah hiç acele etmedim. Nasıl olsa onlar “Hadi gidiyoruz” diyene kadar gidemeyeceğime göre, ortalığı karıştırmanın bir anlama yok şu “Oy verme” gibi kutlu ve mutlu bir görev gününde… Bir de kızım “İlk” kez oy kullanacak. Ona “tabi” olmak gerek diye düşündüm.

Ve gittik oy vermeye.

- Bak kızım, her ne kadar bu binada okumadımsa da, adının “Tapu ve Kadastro Lisesi” olması nedeniyle “Benim Okulum” sayılır.
- Sen burada mı okudun.
- Yok yahu… Biz Demirtepe’deki “Kuleli” binada okuduk. Burası sonradan yapıldı.

Neyse, okulun içine girdik ve 2544 nolu sandığa doğru “Ok işaretleri”ni takip ettik ve en üst kata çıktık.

Niye “en üst” kat? Hani buraya çıkmak için asansör filan yok. Bu güne kadar hiçbir okulda da asansör görmedim zaten. Burada da yok. Ama en üst dediğimiz kata çıkmak için aklımda yanlış kalmadıysa üç döndük, dördüncüde sağ yapıp uzun koridora girdik. Engelli veya yaşlı, hasta filan olsa nasıl çıkacak bu kadar merdiveni?... Herkes benim gibi delikanlı (!) mı ki?

Bunları hiç kimseyle tartışmaya hakkınız yok. Geleceksin, üç veya dört kat çıkacaksın, oyunu da vereceksin, gideceksin.

Verirsen… Veremezsen de o senin bileceğin iş…

Hani zaten kimse oy kullanamasın sıcaklarda diye seçimi 22 Temmuz’a boşuna mı koydular. O da yetmezmiş gibi, katlı binalarda oy kullanıyoruz.

Dahası…

Bizim evin (metreyi çekip ölçsek) yüz metre ötesinde bir okul var. Bir o kadar uzaklıkta bir cami var. Üç yüz metre ilerisinde iki okul daha var. Ama oraları kullanmıyoruz, Ancak bir “araç” vasıtası ile gidebileceğimiz mesafedeki bu okulda oy kullanıyoruz.

Niye?

Onu da bilmiyorum.

Neyse, üç dönüp dördüncüde sağa dönerek oy sandığımızın bulunduğu odaya girdik. Seçmen kartlarımızı ve kafa kâğıtlarımızı (Nüfus cüzdanı) görevliye verdik. İlk ben aldım yarım adam boyundaki oy pusulasını ve “evet” mührünü, girdim “Kapalı” yere, bastım “Evet” mührünü gereken yere… Başka tarafına mühür izi bulaşmasın diye de dikkatlice katlayarak zarfa koydum ve dışarı çıktım.

Mühür basılan yerdeki mürekkebin başka taraf bulaşıp da oy iptaline neden olmasın diye gösterdiğim hassasiyeti bir “Baba” olarak kızıma da aktardım, hanımı da uyardım ve parmak boyamızı da yakınarak görevimizi yapmanın verdiği huzur ile evin yolun tuttuk…

Bu arada, sandık kurulunun da “İznini alarak” bir fotoğrafını çektim.[1]

Gelirken de “Simitçi” fırınından simitlerimizi de almayı ihmal etmedik…

Bundan sonra!...

Artık, akşam saat en erken 21’i bekleyeceğiz. O saatten itibaren seçim sonuçlarını almaya başlayacağız.

Şu anda yapacağımız tek şey, sandık sonuçlarının ülke ve ülkemin milleti için hayırlı olmasını dilemek.

22 TEMMUZ 2007

Not: Pazartesiye kadar yokuz demiştik ama, dayanamadık yine… Yazdık.

[1] Fotoğraf: 2544 nolu Sandık kurulu…

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..