Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '13

     
    Kategori
    Deneme
     

    Oyun hamuruyduk bizler

    Oyun hamuruyduk bizler
     

    Oyun hamurunu hepimiz biliriz, hani şu yumuşak, kolay şekil verilen, çocuklar oynasın, çeşitli şekiller vererek yaratıcılığı gelişsin diye icat edilmiş madde. İşte bu oyun hamurunu çocuklara benzetmişimdir hep...
    Doğduktan sonra bütün çocuklar anne-baba, çevre ve empoze edilen inanç sistemleri tarafından aynı bir oyun hamuru gibi şekillendirilir.
    Sevildiğinde hamurun şekli başka olur, yerildiğinde başka.
    Aslında her söz, her bakış, her gülümseme, her dokunuş bu hamura ayrı bir şekil verir, ta ki dışarıdan kendini görebilecek, kendi değer sistemlerini yaratabilecek yetiye ulaşıncaya, hamuru yoğuran ellerin artık yoğuramaz hale geldiği zamana yani kendi iç gücümüzü buluncaya kadar.
    Bu sabah bunları düşünüyordum, nerden aklıma geldiyse artık!..
    Belki de hamurumu çok mıncıkladıkları içindir.
    Balığın içinde doğduğu akvaryumu tüm dünyası sanması gibi, içinde doğup büyüdüğüm çevrenin öğrettiklerini -eğrisiyle doğrusuyla- tek gerçek olarak gördüm senelerce.
    Bazen, başka gerçekler de olabileceğini, etki altında kaldığım inanç sistemlerinin insanın özüyle bağdaşmadığını hissettim içimde.
    Bunları anlatmak, paylaşmak istedim çevremdeki insanlarla ama o insanlar "Haa senin hamurunu yoğurma vakti gelmiş yine, gel bakalım şöyle," deyip bir güzel tedrisattan geçirirlerdi beni her zaman. Ben de, ''Çoğunluk böyle düşünüyorsa bende bir gariplik olmalı,'' diye düşünerek hissettiklerimi rafa kaldırırdım hep.
    Çevremin değer yargılarını dışarıdan bir bakış açısıyla görmem senelerimi aldı.
    Yüzyıllardır sürüp giden nesilden nesile aktarılan inanç sistemlerinin, köhnemiş düşüncelerin bana ve topluma neler yaptığını, başka ülkeleri gezince; eğer orada doğmuş olsam o toplumun insanları gibi olacağımı, o inanç sistemleriyle yoğrulmuş olacağımı net olarak gördüm.
    Hiçbir düşünce ve inanç sistemine yanlış demiyorum artık... Ama baklava ustaları gibi kollarını sıvamış, insanı hamur gibi yoğurmayı bekleyen, bir de ne olur ne olmaz diye bir köşede oklava bulunduran zihniyete dur diyeli de epey bir zaman oldu.
    Ama ne bileyim, belki de fırına bile verdiler pişip baklava oldum da benim haberim yoktur... Kimbilir?!...
    ''Sabah sabah nerden geliyor aklıma bunlar,'' diyerek oturdum arabanın koltuğuna her gün yaptığım gibi. Açtım radyoyu; çalan şarkıya bak, şaka gibi: "Seni anan benim için doğurmuş canım, hamurunu benim için yoğurmuş!"         
    http://dogapazari.com/
     
    Toplam blog
    : 1
    : 63
    Kayıt tarihi
    : 25.11.13
     
     

    Turizm otelcilik mezunuyum. Amatör olarak bitkisel destek ve kozmetikler ve doğal ürünlerle ilgil..