Oyun

Hepimizin evlerine ateşi düşüren son olaylara detaylı bakınca tuhaf bir resim çıkıyor. Mide bulandırıcı ve hatta ürkütücü bir resim bu. İçinde pek çok taktiksel, psikolojik savaş ta denebilecek yöntemlerin olduğu bir oyun.

Terör örgütü pkk azgınlaştıkça azgınlaşıyor. Resmen meydan okuyor. Ordumuza saldırıyor ve çapulcu sürüsü işi denilmeyecek taktikler ile atak yapıyor. Mümkün olan en çok kaybı verdirtmeye çalışıyor. Mesela son olayda sadece askerlerimizi öldürmek ile kalmadılar 8 askerimizin de ellerinde olduğunu iddia ediyorlar. Bu akşam ise yine son haberlere göre ateşkes ilan edeceklermiş.

Onlar istedikleri zaman saldıracak, zarar verecek sonra duracak. Yine istedikleri zaman ateşkes kararı alacaklar.
Sanki “bakın bizim elimizde herşey...biz karar veririz ne olacağına” havasındalar. Diğer taraftan Avrupa ise özenle sessizliğini koruyor. Apo asılmasın diye nasıl da kıyamet koparmışlardı. Ya da İsrail’in geçen sene iki askerinin kaçırılmasının ardından neredeyse 4000 (dört bin) kişinin öldürülmesiyle sonuçlanan cevaplara (!) da hiç öyle kayda değer bir tepki de vermemişlerdi.
Tüm dünya sanki seferber olmuş bizim vereceğimiz haklı tepkiyi durdurmaya çalışıyor...öte yandan bu it sürüsüne topraklarını açanlara bir şey dememek için özenle sessiz kalınıyor yine. Bu arada bizim komşumuz olmayı düşünen Irak’ta ki yönetim, olmadık demeçler veriyor. Komşunun yapmayacağı şeyleri yapıyor.

Hakikaten bizim üstümüze bu kadar gelinmesi boşuna değildir. Yabancı basını bir okuyun, izleyin. Terörist demiyorlar bile pkk isimli terör örgütüne.

Hepsi bilinçli adımlardır. Bakın şimdi size şöyle bir cümle kurayım.

“Tafleronka hükümeti Seflan’lı ayrılıkçılara karşı püskürtme operasyonuna başladı. Seflan Dayanışma Partisi Başkanı özgürlükleri için ne gerekiyorsa yapacaklarını bildirdi.”

Nedir bu şimdi?
Sokaktaki adam olarak bu haberi okuduğumuzda ne düşünürüz? Çok güzel yönlendirilmiş oluruz. Terörist bir grubu böyle sıfatlarla tanımlamaya kalkmanın en büyük amacı bilinçli yanlış yönlendirme degil midir?

Kısacası son derece koordineli bir çalışma ile karşı karşıyayız.

Her şeye rağmen daha doğrusu son yıllardaki toplumumuzda meydana gelen dejenerasyona rağmen zor günlerde herkesin birlik olup elele vereceğinden hiç şüphem yok.

100 yıl geriye gidin bakın...yok yok 300 yıl geriye gidin...hatta 400, 500, 900...bir bakın bakalım tarihlerden 26 Ağustos 1071’e, evet...evet Malazgirt Savaşına. Anadolu’ya gelişimize...1000 yıldan fazla bu dünya üzerinde olan varlığımız süresince nice pis oyunlar ile baş etmek zorunda kaldık. Hepsini de aştık. Yine aşacagız.

Bu son örneği öyle hamaset edebiyatı yapmak için vermedim. Bir zaman çizelgesi çizmeye çalıştım...dünkü yeni yetme çocuk değiliz. Uzun ve onurlu bir geçmişimiz var bizim demeye çalıştım.

O yüzden bu zorlukların da üstesinden geleceğiz.