Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '09

 
Kategori
Deneme
 

Oyuncak yağmuru

Oyuncak yağmuru
 

Benim çocukluğumda yarattığım masal ve hikayelerde hiçbir kötü yoktu. Kötü karakterler hiç yaratmamıştı zihnim. Sadece ayrılıklar vardı. Ya kız ölürdü ya da oğlan. Sonu mutluluğa da dayanmazdı. Herkes iyi ve mutlu olurdu ama sonu mutluluğa dayanmazdı işte. Neden bilemiyorum? Masallarımı bu şekilde uydurmak, çocukluğuma bulaştırdığım karamsarlıktan mı ileri gelirdi bilemiyorum.

Bir de çok iyi hatırlıyorum. Yatağıma yattıktan sonra bir dileğim vardı. "Allahım sen bütün çocuklara gökyüzünden yağmur damlaları yerine oyuncak düşmesini sağla" derdim. Barbie bebekler, şirin baba ve şirinler, şirin evleri, renkli bilyeler, toplar, plastik çay ve fincan takımları yağsın isterdim gökyüzünden ve "Lütfen birinin kafasına düşmesin de kimse yaralanmasın, her çocuğun eline düşsün Allahım" derdim. Bu dileğin birgün gerçekleşeceğine öylesine inanırdım ki her akşam tekrarlamaktan bıkıp usanmadan dilerdim. Yağmur yağdığını gördüğüm zamanlar okulda olsun, evde olsun pencere kenarından dışarıya bakardım. Bu sefer dileğim kabul olmuş mu diye... Hep olmasını fısıldar, ümitsizlik ve hayal kırıklığı duymadan bir sonraki yağmur, oyuncak yağmuru olacak derdim.

Bir kaç yıl geçtikten sonra bir siteme dönüşmeye başlamıştı dileğim; "Allahım oyuncak yağsın diye diliyorum senden ama yağmıyor. Lütfen Allahım, lütfen dileğimi kabul et." şeklindeydi artık. Bu dileği dilemeyi ne zaman bıraktığımı bilmiyorum.

Hayallerimi ne zaman kaybettiğimi bilmediğim gibi. Bir yazıma gelen yorum hayallerden bahsedene dek bunun da farkına varmayacaktım sanırım. Her insanın hayali vardır gerçekleşmesini istediği, küçük bir çocuk gibi her akşam yatmadan önce dilediği, gerçekleşsin diye dua ettiği bir hayali...

Yarattığım masallarda herkes mutlu ama hayalleri eksik kalan insanlar olurdu. Bu yaratılış masallarında çıkardığım kendimce bir sonuca varırdım. Herkes mutlu olsun, herkes mutlu olmalı. Kötülüğün olmadığı, yeryüzü cehenneminin yaratılmadığı bir dünya için bu dilek belki de çok makul ve istenilesiydi. Şimdi düşünüyorum da yeryüzü cehennemini yaratanların mutlu olması demek, oyuncak yağmuru yağmasını istediğim kendimle birlikte dünya çocuklarına, mutsuzluk getirecek demek manasına geliyordu.

Saf bir dilek dünya için aslında hiç de masumane bir dilek sayılmıyordu.

Çocuklar yaratılışın masumluğunun yanında aynı zamanda acımasızdırlar. Bir diğer çocuğun bir kusuru varsa bunu direkt olarak yüzüne vurur, bazen kendi gibi olmadığı için dışlar. Ama bunu kasten değil, öyle istediği için yapar. Kendi başarıları zaferdir, ego duygusu başarma hırsını tetikler. Ama küçümsemek bilerek yaptığı bir davranış biçimi değildir. Kendinden küçümsediğinin, ona bilmeden yargıda bulunarak zarar verdiğinin farkında değildir. Çocuk cesur bir savaşçı gibidir aslında, hayal kahramanları dünyanın yenilmezleridir. Favori hayal kahramanı Polyanna olsa bile bu böyledir.

Kısacası çocukların aslında güçlü karakterleri, sıradışı hayalleri, dünyanın en yenilmez savaşçıları vardır. Babası bile onun kahramanı olabilir.

Sürekli değişimin yaşandığı dünyada, hayatlarımızın kısıtlı sürecinde hayallerimizde değişir. Tıpkı biz insanlar gibi. Dünyaya sürekli değişimi edindiren insanoğlu olduğu için, doğanın kanunları tükenişe mahkum belki de…

Benim oyuncak yağmuru hayalim uç noktada bir hayaldi elbette ki.

Son olarak hayallere sınır konmaz. Çok bunaltsa da hayat, hayallerini yitirmemeli insan. Neler olabileceğini kim bilebilir ki?!

“Hayata dair hazır cevaplar var. Öyle çok düşünüp kendini heba etme sen.”

http://video75.com/btKsYdgXZ/feridun-duzagac-hazir-cevap-klip-yep-yeni-orjinal-video-klibi-aknbkxq-akn/

 
Toplam blog
: 128
: 1145
Kayıt tarihi
: 23.11.07
 
 

Herkes gibi yazar, çizerim. Dünyamı boyarım hepsi bu!..