Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '19

 
Kategori
Dilbilim
 

Öz Türkçe Bozuluyor

Dil, düşüncenin  temeli. Her türlü gelişmenin yolunu aydınlatan ışık. Ulus, anadille duyar, düşünür, anlaşır; bilim ve sanat yapar. Bilim, teknoloji, sanat dil aracılığıyla gelişir, yaygınlaşır.  Dilin aydınlattığı  evrende ilerleyen bilginler, yazarlar, sanatçılar.... Ürettiklerini dil aracılığıyla topluma iletir, gelecek kuşaklara aktarırlar. Bu özelliğiyle dil, bir iletişim aracıdır. Bu aracın doğru, sağlıklı kullanımı toplumsal huzuru, barışı sağlar. İletişimin sağlıklı işlemesi, dilin açık, yalın, ustalıkla kullanılmasıyla olanaklıdır. Bu da Türkçe kaynaklı sözcüklerin,  kullanılmasıyla sağlanabilir

Cumhuriyet’ten önce yazın (edebiyat) Arapça, Farsçanın etkisindeydi. Sözgelimi,mâh, kamer (ay), hurşit,şems (günsitare (yıldız); necm(göz), leyl(gece), rûz(gündüz)

Yalnız bunları kullanmakla kalmamışlar; bunlarla yapılmış türevleri, bileşikleri, tamlamaları da kullanmışlar):mâh-ı nev (yeni ay), encüm (yıldızlar), çeşm-i siyah (kara göz),nûrü’l-ayn(göz ışığı),gül-i zâr  (gül yanaklı),şeker- leb (şeker dudaklı)…

Bugün giren yabancı kaynaklı sözcükler de kalıp,tamlama, yarı İngilizce,Fransızca… olarak dilimize girmişler:by-pass, check-up gibi kalıp durumunda girenler;flower center,trade center, hiper market, mega-show, Hotel Bonjur tamlama olanlar; distribütör tarafından düzenlenen lest drive ve piknik… gibi söyleyişlerle her gün karşılaşıyoruz.

Türkçe, Cumhuriyet’ten sonra da Fransızca, İngilizce, İtalyanca, Almanca… gibi dillerin etkisinde kalmıştır. Atatürk’ün, dilimizi yabancı kökenli sözcüklerden arındırma hareketi, başka bir deyişle Dil Devrimi de yeterli olmadı; çünkü dilde sadeleşmeye, arılaşmaya karşı olanlar,Osmanlıcanın etkisinden kendilerini kurtaramadılar.İşte,bugün de kullanılanlardan bazıları:

abes:. Anlamsız, saçma.

akıbet: Sonuç.

İçtimai: Toplumsal. Toplumsal bunalımdan kurtulmanın yollarını araştırılmalı.

İhtiras: Aşırı güçlü istek, tutku. Her yeni şiir derinlerdeki içgüdülerin, tutkuların yeni biçimlerde verilişidir." ( B. Necatigil)

İnsiyak: İçgüdü.Hayvanlar,içgüdüleriyle hareket ederler.

İltica: Sığınma.İç savaştan kaçan Suriyeliler, Türkiye’ye sığındılar.

Her millete halk tabakası hisler ve heyecanlar tesir altındaki sanata sığınma, sanattan faydalanma ve avunma ihtiyacı duyar.(R.Halit Karay)

İptidai: İlkel. İran’dave Afganistan’ da bu aşiretleri idare edenler ilkel planda kalmış çıkarları var.(Çetin Altan)

İtiyat: Alışkanlık.İçimizde şeytan yok… İçimizde aciz var… Tembellik var… İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var. (Sabahattin Ali)

mazi: Geçmiş.Geçmişten ders almayanların sonucu budur

mefhum: Kavram .Onlar da kudret kavramını yanlış anladılar.

muzdarip: Acı çeken.. "Büyük bir millet, gururunda, haklarında, tarihinde haksızlığa uğramış; acı çekiyordu." (A. H. Tanpınar)

muvaffakiyet: Başarı.Bu başarıonu garip bir yolda boşluk ve yalnızlık içinde bırakmasın.(H.Edip Adıvar)

mübalağa: Abartı.Kırmızı ışıkta geçmek, araba kullanırken telefon kullanmak, abartı egzoz kullanmak, diğer kural ihlalleriyle ilgili tüm cezalar belli oldu.

 müstehzi: Alaycı. Alaycı sözleriyle dostlarını bile üzerdi.

müteessir: Üzülmüş, üzgün.Babam üzülmüş; beni okşamaya gönlümü almaya çalıştı.

saik: Sebep.Aynayı kırmasının hiçbir sebebi yoktur.(S.Faik Abasıyanık)

şahika: Doruk.Doruktayalnız kalmak ve doruktan başlamak ne kadar da zormuş, meğer.(T.Buğra)

tasvip: Onama, uygun bulma.Yürütme organlarının onamasıyla alınan kararlar, Anayasa’ya uygun olmalı.

tezahürat: Bağırıpçağırarak alkışlayıp tempo tutmak.Bazı davetliler,alkışlayıp tempo tutuyorlardı.

yeis: Umutsuzluktandoğan karamsarlık, üzüntü.Sesinde bir üzüntü, hatta bir sitem sezdim.(A.Gündüz).

zillet: Aşağılama Kimi politikacılar, karşıt politikacıları aşağılama yolunu seçtiler.

 

Yabancı kaynaklı sözcükler, bu sözcüklerle sınırlı değil. Sözlü ve yazılı basında, Türkçe kaynaklı olmayan sözcüklerden geçilmiyor. Oysa masallarımızın, halk öykülerimin, türkülerimizin, atasözü ve deyimlerimizin, manilerimizin büyülü hazinesinden gençlerimiz yoksun. Sadece bugünkü gençler değil, son birkaç kuşak gençlik de. 

İçinde bulunduğumuz bu durumdan kurtulmanın yolu önce çocuklarımıza ve gençlerimize, dilimizin güzelliğini, zenginliği öğretmeden geçer.

Özellikle televizyonlarda, politikacıların, konuşmacıların ağzında, iş yerlerinin tabelalarında kullanılan yabancı sözcükler, birdenbire yaygınlık kazanıyor; yazılı basında sıkça kullanılıyor. Popüler kültür ürünü olan bu sözcükler, dilimize tam yerleşmiş ve kültürümüze mal olmuş sayılmazlar.

Dilimizde kullanılan Batı kaynaklı yabancı sözcüklerden bazıları şunlar:

abluka: Kuşatma, çevirge.Ne yapsa, nereye gitse bu kuşatmadan kurtulamıyordubir türlü.(Y.Kemal)
abone: Sürdürümcü. Bu derginin iki bin sürdürümcüsü var.

absürt: Anlamsız: Fransızca absürde(saçma, zırva, anlamsız).Sözcüklerin karşılıkları dilimizde var:saçma, anlamsız. Bu anlamsız (saçma) konuşmalardan kına geldi.

adapte: Uyum O,bu kente uyum sağlayamadı.

agresif: Saldırgan. Saldırganlardan uzak durmalı

.akreditif: Fransızcaaccréditif.”Bir bankanın bir başka banka için verdiği ödeme emri,güven yazısı ya da güven hesabı.Güven yazısında, bazı notlar bulunabilir.

airconditioner:Klima cihazı, iklimlendirici (aygıt).  Çok sıcaklarda,klimayı çalıştırırdı.

akredite: Güvenliği onaylınmış olmak.Biz orada güvenirliği onaylanmış bir firmayız.

aktivite: Etkinlik. Okuma etkinliğini, öğrencilerle planladılar.

alâkart: Fransızca a la carte ( listeye göre) seçmeli yemek.Seçmeli yemek, daha iyidir.

amblem: Fransızca embléme (soyut bir şeyin, bir kavramın simgesi olan varlık ya da eşya,belirtke). Yeni kurulan partinin belirtkesi için ödüllü yarışma açıldı.

analiz: Çözümleme.Bu konuyu çözümlemeden sonuca varamazsanız.

antipatik: Fransızca antipathique.  Sevimsiz, itici, soğuk, ısınamamaSevimsiz, itici, soğuk davrandığı için ona bir türlü ısınamadım.

enflâsyon: Fransızca inflatiyon: Para şişkinliği. Para şişkinliği bazı kullanımlarda yalnızca şişkinlik, enflâsyon sözünü karşılamaktadır.

entegrasyon: Fransızca intergastion. İnsanların bir topluma uyumu için kullanılır.Bütünleşme, uyum.Türklerin Batılı toplumlarla bütünleşmesi(uyumu) kolay değil

bilboard: İngilizce kaynaklı bir sözcük.Türkçe karşılığı:duyuru tahtası,ilân tahtası

depresyon:  Fransızca depression “çökme, göçme, çukurlanma, kuvvetten düşme, çöküntü,ruh çöküntüsü anlamlarındadır. O,trafik kazasından sonra ruh çöküntüsünde.

faul: İngilizce faule  (hata, kusur, kabahat).Sporda, kurallara aykırı hareket.Hata.

faul vuruşu: Hata vuruşu.Hata vuruşunuSerdar yaptı.

fıtrat: Yaratılış. İslam dininde bir kavram, özellikle tasavvufta önemli bir yer tutar. Bir şeyi başlangıcında yarmak, kazmak anlamına gelen ve “fatr” kökünden türemiş olan fıtrat kelimesi, “ilk yaratılış” anlamına gelir. Yani, mutlak yokluğun yarılarak, içinden varlığın çıkmasıdır.

konsolide: Türkçe karşılığı, pekiştirilmiş.

logo: İngilizce logotype. Bir olayı, bir kuruluşu simgeleyen ayırıcı işaret, harf ya da söz:ayırmaç.

 manipülasyon: 1. Yönlendirme. 2. Seçme, ekleme ve çıkarma yoluyla bilgileri değiştirme. 3. ekon. Varlıkları yapıcı, açıklayıcı ve yararlı bir biçimde kullanma işi.

Ekleme ve çıkarma yoluyla seçim anketleri değiştirildiği, söyleniyor.

marjinal: Fransızca marjinal: uç, uçta, sıra dışıO sıra dışı davranışlarıyla herkesi şaşırttı.

mesaj: Bildiri, ileti. İletininnereden geldiği bilinmiyor.

nostaljik: Özlemli.Ruhumu, özlemli duygular kapladı.

paradigma: Latince kaynaklı olan bu sözcük Fransızcadan dilimize girmiştir. Türkçe karşılığı:”değerler dizisi”anlayışlar dizisiBilim adamları, ülkenin değerler dizisini tartışıyor.

paradoks: Fransızca kaynaklı bir sözcük. Türkçe karşılığı:çelişki, aykırılık, saçmalık

“Bütün genellemeler yanlıştır ”hükmü, kendisi de bir genelleme olduğuna göre içinde bir çelişki (aykırılık, saçmalık) bulunduruyor, demektir.

polemik: Fransızcapolémique “kalem kavgasıanlamında; ancak son yıllarda sözlü kavgalar için de kullanılmaktadır:kalem kavgası, söz dalaşı, dalaşma.

Kavgalarım, edebiyatın kalem kavgalarının en canlı örnekleriydi, o zaman.(Yusuf Ziya Ortaç)

prosedür: Fransızca procédure. Bir amaca ulaşmak için tutulan yol ve yöntem:izlek.Uçakların

Satışlarında, ihale yasa ve yönetmeliklerin emrettiği izleğe uyulmuştur.

prezantabl:Fransızca présantabl  Türkçesi sunulabilir,gösterilebilir,gösterişli.düzgün

Gösterişli adayların sansı daha fazla.

prodüktör: Fransızca producteur. Karşılığı yapımcı.

Bu filmin çevrilişiyle ilgili bütün yönetim işlerini üzerine alan yapımcı,sabahlara dek çalıştı.

rant:Fransızca rente. Bir mal ya da paranın emek verilmeden, belli bir sürede sağladığı gelir:getirim.

rantiye: Fransızca rentier. Karşılığı getirimci. Bazıları, yüksek faizin bir getirimci sınıfı yaratacağını ileri sürüyor.

rantabl:Fransızca rentable.Türkçe karşılığı verimli,getirimli…kuşkusuz daha sağlam,daha verimli olurdu.(Y.Z.Ortaç)

lanse etmek: Fransızca lancé (gözde) etmek. Tanıtmak amacıyla öne sürmek.Yeni bir yıldız doğuyor uranıyla (sloganıyla) öne sürülen oyuncu bir anda parladı.

sabotaj: Fransızca sabotaga. Karşılığı baltalama.Kazada,baltalama olasılığından da söz ediliyor.

selfservis: İngilizce self (kendi kendine) +servis (hizmet). Türkçe karşılığı seçal.  Kimi lokantalarda hizmet seçal şeklindeyapılıyor.

Yabancı kaynaklı sözcükler, sadece bunlar değil. Adımımı sokağa atınca Türkçe işyeri adları arıyorum, bulamıyorum.Türkçe yazmayan iş yerleri tabelalarına kocaman İngilizce isimler yazılmış. Türkçe anlamı nedir? Ben bilmiyorum başkaları da bilemez. Kendi Türkçe işyeri adlarımızla marka olmayı öğrenmeliyiz.

Yabancı sözcüklü işyerleri adları, tekstil ürünlerinde, kafe, restoran, hastane adlarında, alışveriş merkezlerinde ve yeni yapılan sitelerde her geçen gün artarak sürüyor. Dünyada en çok konuşulan 5. dil olan Türkçe ve bu güzel dilin zenginliği yabancı ad koyma çılgınlığına kurban ediliyor. Türkçe ismi tabelalarımızda neden gururla taşıyamıyoruz? Oysa restaurant yerine aşevi,simitçi, ayakkabıcı, çaycı, kebapçı, bozacı, kahveci, ekmekçi… gibi sözcükler, işyerine verilebilinir.

Anadilimiz, bizim varoluşumuzdur. Ulus, dil’le bütünleşir; yaşar. Dünyaya sesini duyurur. Ulusal dil, ulusun tüm özelliklerini yansıtır. Ulusal dil, öz bir dildir. Ulusun kimliğidir, anadil.

 

  • Kaynakça:
  • 1.Yabancı Kelimelere Karşılıklar, TDK yayınları, Ankara,1995.
  • 2.Türkçe Sözlük, TDK yayınları, Ankara,2009.
  • 3.İlhan Ayıverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, Milliyet Yayınları,2005.
 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..