Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Mayıs '15

 
Kategori
TV Programları
 

Özcan Deniz’li Coca Cola reklamına dalanlar 4G-Gagoz reklamından bi haber mi?

Özcan Deniz’li Coca Cola reklamına dalanlar 4G-Gagoz reklamından bi haber mi?
 

Geçtiğimiz günlerde Özcan Deniz ve Sıla’nın birlikte çektiği Coca Cola reklamı gündem de adından fazlasıyla söz ettirirken tabiri caizse yer yerinden oynarken 4G Gagoz reklamının iticiliği, etik değerlerden uzaklığı nedense gözden kaçmış durumda.

Neymiş efendim Lahmacun kokuyormuş, neymiş efendim Özcan dans etmeseymiş vs vs. Hatta Hint yapımı bir filmin şarkısından çalındığına kadar işi vardırdılar. E normal tabi Türkler başkalarının eserlerini çalmaya alışık oldukları için dünyada da işlerin böyle yürüdüğünü sanıyorlar. Coca-Cola gibi bir markanın başka işi yoktu çünkü.

Ne var ki iddiaları ellerinde patladı.“Why This Kolaveri Di” şarkısından uyarlanmış olduğunu da zaten gizlemiyorlar. Gitmişler, parasını vermişler, şarkının telifini almışlar. Müziğe uygun Hintli ünlü bir koreografla anlaşmışlar, dansları tasarlatmış, sonra da filmini çekmişler. Dünya markası olmakta böyle bir şey zaten.

Bizim kendi yerli ürünlerimizde kullanılan onca şarkı-türkünün kaçının telifi ödenip de kullanılıyor önce bunu sorgulamak gerek ama nerde onlar orta malı çünkü al al kullan telif de neymiş değil mi? Ama iş Cola’ya gelince soralım e sordunuz da ne oldu cevabınızı da aldınız.

Doğruyu söylemek gerekirse Coca-Cola reklamını ben de komik buldum ve fazla arabesk. Ama zaten Özcan’ın kendisi arabesk, yıllardır bunun dışına çıkmamış biri farklı bir şey yapsaydı şaşırmak gerekirdi. Kendisiyle uyumlu bir reklam filminde yer almış. Ayrıca şu an reklamcıların hedef kitlesi belli o hedef kitlenin ilgisini çekecek reklamlar içeriklerine de yansıyor haliyle. Kısa süre önce Emrah’ın MC DONALD'S reklamı da bunlardan biriydi. Yani reklamcılar kendi hedef kitlelerine uygun reklamlarda, o kitlenin ünlülerine yer vermeyi tercih ediyor. Bunun çok da tartışılacak bir yönü olduğunu düşünmüyorum. Coca-Cola hedef kitlesini geniş tutmuş Ortadoğu pazarında da sevilen bir Türk oyuncu yüzüne yer vermiş bir taşla çoklu kuş misali. Kaldı ki reklamın ses getirmesi önemliydi ki bu reklam da fazla ses getirdi Üstelik reklam etik olarak da rahatsız unsurlar barındırmıyordu. Tek rahatsızlığı toplumun gittikçe arabeskleştirilmesi ama zaten Türk toplumu da buna yatkın çoktan kabullenmiş durumda.

Bu yüzden Özcan’ın yer aldığı reklamı eleştirmeyi bir kenara bırakıp görgü kurallarını yok sayan 4G Gagoz reklamına baksak biraz diyorum.

Hedef kitlelerine çizgili pijamalı göbeğini kaşıyan adamı oturtan ama onlara da altan altan hakaret eden görgüsüzlüğün dibine vuran bu iğrenç reklamı neden konuşmuyor pek sevgili eleştirmenlerimiz.

Yoksa kabalaşan toplumun biraz daha kabalaşmasına katkı sağlayan reklamlara-dizilere göz yummak işlerine mi geliyor?

Açık açık reklamın sonunda sesli sesli geğiren bir adamı görmezden gelmeyi başka türlü açıklayamıyorum çünkü.

Üstelik yapılan reklam etikte değil.

Hadi eleştirmenlerimizin işine gelmedi ya Reklamcılar Derneği, Reklam Özdenetim Kurulu, Tüketiciler Derneği onlar nasıl göz yumuyor bu reklama anlayamıyorum.

Reklamcılık etiği reklamlarda toplumca bir grubun ya da bireyin davranışları açısından onaylanabilir kabul edilen ahlâkî ilkelere uyulması demek değil midir?

Bu ahlaki ilkeler içersinde görgü kuralları yer almamakta mıdır?

Geğirmek ne zamandan beri doğal bir davranış biçimi oldu da görgüsüzlük sayılmıyor yoksa biz mi habersiz kaldık?

Bunların hiçbiri olmadığına göre milyonların karşısında doğal bir davranış şekli gibi bir reklamda olmasını görmezden gelmeyi, reklamla alakalı gerekli yaptırımın yapılmamasını bu yüzden anlayamıyorum.

Toplum gittikçe kabalaşıp magandalaşıyorsa bunun en büyük suçluları buna göz yumanlardır, görmemezlikten gelenlerdir, aman sendecilerdir?

Türkiye insanını günden güne bir hastalık gibi saran kaba davranışların tetikleyicisi bu gibi reklamlarken reklam etiğini her alanda uygulayıp bu alanda ise yeterli yaptırımı göstermeyenlere soruyorum. Neden?

Recep İvedik toplumu olduğumuzun farkında değil miyiz?

Filmlerde olan yasal uyarılar reklamlarda bulunmadığı için çocukları bu reklamlardan sakınmak mümkün değil. Onların davranışlarına olumsuz etkide bulunan bu reklamlar temel kurallardan uzaklaşıp kötü davranışı yaşam biçimi haline getirmesine sebep olmaktadır.

Canım bir reklam işte ne var diyip geçenlere pardon da siz çocuklarınızı kaba yetiştirmekten mutlu olabilirsiniz ama bizim çocuklarımıza kaba olmayı dayatmaya hakkınız yok diyorum ben de.

Kaldı ki reklamcılık etiği açısından reklam verenlerin toplumsal sorumluğu tüketiciyle iletişimi güçlendirirken onu eğitmeyi de hedefler. Yani toplumsal yararlılık düzeyine dikkat edilmesi gerekmektedir.

Tüketicinin korunması ilkesinin yerine getirilmesi işletmelerin temel görev alanlarından biriyken bu reklamla tüketiciye hem saygısızlık yapılıyor hem de görgüsüzlük aşılanıyor. Subliminal mesajı G-G-G ‘yi konuşmuyorum bile. İçeriğinde yazan Dıştakiler sloganını ise hiç.

Hal böyleyken böylesine mide bulandıran, tiksindiren, saygısız, görgüsüzlüğün dibine vuran bir reklamın içecek sektöründe nasıl yer alacağı ayrıca düşündürücü.

Toplumsal yaşamı her açıdan etkilemede önemli bir rol üstlenen reklamlar her ne şekilde olursa olsun toplumun pozitif değerler üzerine gelişimini sağlamasına katkıda bulunmalıdır.

Oysa bu reklamın tek bir pozitif artısı yok. Bunu görmeyen Reklam Özdenetim Kurulu ve o pek sevgili eleştirmenlerimize şu örneği vermek istiyorum.

Belçika' da. Planetinternet.be isimli firma, ülkenin her yerinde ürünleriyle ilgili bir afiş asar. Afişin 4/5'ünü kaplayan bölümünde batılıların terbiye sınırlarını aşan ünlü el hareketini resimlerler. Benzeri reklamları sıkı takip eden (hattâ reklama kökten karşı olan) Resistance â l'Agression Publicitaire. Belgique kurumu derhal faaliyete geçer ve bütün Belçikalıları bu afişi protesto etmeye davet eder.

Yayınlanan bildiriye bir de şikâyet dilekçesi örneği koyarlar. Bu kurum aşırılıkları ile bilinirse de öne sürdükleri iddialar reklam etiğinin de üzerinde durduğu ve talep ettiği unsurlardan olduğu için önemsenir.

4G Gagoz reklamındaki geğirmekle Belçika’da yapılan afişteki el hareketi arasında bir fark var mıdır peki! Hayır.

Diğer yandan Formula yarışı esnasında ekranlarımızda gördüğümüz ekip elemanlarının giyimleri, flamaları, bayrakları bize anında Marlboro sigarasını çağrıştırmaktadır. Oysa sigara reklamı yasaktır. Ama sigarayı kullanmadan sigara reklamı yapılmaktadır.

Sigaranın sağlığa zararlı olduğu dünyaca kabul edilmişken reklam etiği açısından baktığımızda, üretilen bir malın tanıtımı için reklam şarttır ve engellenmemelidir diyebilir miyiz bu durumda?

Ya da bizdeki haliyle geğirmek sağlıklıdır terbiyede neymiş ki diyebilir miyiz?

O halde gizliden toplumu kabalaşmaya hazırlayan bu tür reklamlarında zararlı olduğunu kabul etmek zorundayız.

Reklamların olgun kişilere hitap ettiği savunmasının arkasına da kimse sığınmasın. Çünkü reklamları yaşı kaç olursa olsun herkes seyrediyor. Üstelik en çok etkilenenler de çocuklardır.

Yeni normalin içinde ortaya çıkan bazı anormalliklerin farkında değil misiniz?

Giderek kabalaşan, inceliğini ve düşünme yetisini kaybeden insan topluluklarının dünyayı nasıl yaşanılmaz hale getirdiğini görmüyor musunuz?

Her geçen gün görgüsüzlük yaygınlaşıyor.

Oysa görgü ve nezaket kurallarına uymaktan başka çaremiz yok. Bu sadece birlikte yaşamanın değil, birlikte düşünmenin, birlikte yaratmanın ve üretmenin de temel kuralıdır.

Bu yüzden “Bazı kişiler olumsuz etkileniyor diye reklam, dizi vs yapılmayacak mı?” Sorgusu bir kenara bırakılmadır artık. Ve Reklamcılık mesleği ahlâkî ilkelere, değerlere saygılı olmalı ve bir sınırı isteyerek sorumluluk bilinci gereği gönüllü olarak kabul etmesi gerekmektedir diye düşünüyorum. Aynı şey diziler ve diğer içerikler içinde geçerli olmalıdır.

Aksi takdirde uçuruma hep birlikte yuvarlanmış olacağız ki bunun geri dönüşü olmayacaktır.

Ve eleştirmenlerimiz dünyada olduğu gibi içeriklere odaklanmalıdır şekilsel popülarite konulara harcadıkları zamanda kaybettiklerimizin neler olduklarının farkına vardıklarında iş işten çoktan geçmiş olacaktır.

oyatekin@gmail.com                                         

https://twitter.com/#!/oyatekin (@oyatekin)

http://yurthaber.mynet.com/yazarlar/tum/1/o.tekin35

OYA TEKİN / MEDYABEY.COM

Oya Tekin/ Yaşadıkça.com köşe yazarı

Not: Burada yazılan tüm yazılarım elektronik imza ve zaman damgası güvencesi altında yasal hakları korunmaktadır. Hiçbir şekilde basılı ya da elektronik bir ortamda (CD, Internet vs.) kaynak gösterilmeksizin izin alınmadan kullanılamaz.

 
Toplam blog
: 295
: 3718
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Milliyet Bloğa nasıl geldim ve nasıl yerimi aldım bilmiyorum. Sanırım uzun yıllar okuduğum bölüml..