Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Şubat '15

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Özdeşleşerek Yabancılaşma ve Yabancılaşarak Özdeşleşme

Özdeşleşerek Yabancılaşma ve Yabancılaşarak Özdeşleşme
 

google


Brecht’in tasarladığı, sistemin yarattığı yabancılaşmaya karşı tiyatrosal yabancılaşma ile panzehir yöntemi (yani epik tiyatronun kültürel antropolojisi) geçersizdir. Hem diyalektiği yanlış koyutladığı için, hem de pratiği ve praksisi (kuram-eylem birliği) yanlış olduğu için.

Aslında bunu, daha 1930’larda, Brecht’in yakın arkadaşı olan, gündelik yaşamın kültüroloğu Walter Benjamin öngörmüştür ama fikir var, ifade yok olarak, erken ölmüştür. Onu da az biraz 1960’larda Roland Barthes sürdürmüştür ve izlemiştir ama eksik ve yanlış olarak.

Bunun geçerli praksisi şudur:

Arabeske yabancılaşmak mı istiyorsun?

Onu çok yüksek dozda alacaksın, yani dinleyeceksin. Dejenere ve dekadant olmazsan, ona karşı bağışıklık kazanırsın.

Tüm popüler kültür ürünleri, bilim, kültür, sanat açısından zehirdir. Bayağı / banal oldukları için değil de, bilgisel olarak paraziti ve gürültüyü çok çok daha fazla içerdikleri için. Ancak tüm kültürel ürünler öyledir zaten, elit ve başyapıt olanlar da dahil olmak üzere.

Dolayısıyla zehir acı verir. Sen yüksek doz arabesk alırken, ya acı senin içinden geçer, ya da sen acının içinden geçersin, daha çok acı senin içinden geçer ve seni zehirler ve yamultur, duyguların hurdahaş olur. Duygu ve acı parodisi olursun.

Bunu 2 tür insan yapabilir.

Proleter veya entellektüel. Proleter-entellektüel ise, çok nadir bulunan bir canlı türü olduğu ve epeyi erken öldüğü için, konuyu onlar üzerinde yeterli veri ile irdelemek şimdilik imkansıza yakın derecede zordur.

Şerh:

Bu, 1960-2010 arasındaki 50 yılda, 3. Dünyalı 10 milyar kişinin okuryazarlaşması ve bunu üzerinden 3-4 kuşak geçmesi gibi, tarih açısından ilk ve henüz biricik olan bir deneyim gözlemi üzerinden belirttik.

Normal burjuva ise, yabancılaşarak özdeşleşir, yani Brecht’in tanımladığı momentler sırasının ilk adımında aynen başlar ama farklı yönlerde ve uzunluklarda devam eder.

Normal burjuva nasıl yabancılaşarak özdeşleşir?

Haftasonlarında düzenli bir kültür tüketicisi olur ama ne klasik Avrupa müziğinden, ne de klasik Avrupa tiyatro oyunlarından hiçbir halt anlamaz. Onun için, ona ne anlaması gerektiğine ilişkin bir de prospektüs sunulur program niyetine.

Brecht’in kendisi bile yabancılaşarak sistemle özdeşleşti. Nasıl mı?

2. Dünya Savaşı’ndan sonra, Doğu Almanya’ya yerleşti ve orada Berliner Ensemble’ı kurdu. Oyunlarının nasıl oynanacağına dair reçeteler hazırladı. Bir dikatör gibi tiyatrosunun (mülkiyetini) yönetti. Seyircisi ise, Batı’dan akşamlığına gelen Batı Almanyalı burjuvalardı.

Caz, banal / bayağı zenci müziğinin rafine edilmesiyle oluştu. Bun da, yine daha 1930’larda, Brecht’in ve Benjamin’in arkadaşı olan, müzik teorisyeni Theodor Adorno göremedi.

Dolayısıyla cazlaşma süreci, daha genel denklemlere yükseltgenince, 1960’larda Anadolu-folk, etno-caz, Anadolu-rak türü alaturka alt müzik türleri oluştu. Aradan 50 yıl geçti ve hala onların o zamanki rafinasyon / mükemmeleştirilmişlik düzeyi aşılamamış durumda.

Buna en yakın örneği vererek, çok çok geç olarak Müslüm Gürses, yaşamının son müzik momentinde yaklaştı. Kendi acılarına güldüğü ve güldürdüğü tolk-şov programını ekstrapolasyon yapsaydı bulacağı bir biçimde, aynı rafinasyonu müziğinde bulamadı. Olsun, denedi, yanıldı ama güzel yanıldı. Ve tarih bu yanılmalardan öğrenir. Biz de öyle öğrendik zaten.

Peki, özdeşleşerek yabancılaşmanın ve yabancılaşarak özdeşleşmenin praksisi ne olabilir acaba?

En az 10 yıldır üzerinde çalışıyoruz. Epsilon ipuçları elimizde var ama genel denklemi henüz sezemedik ama oralarda bir yerlerde var olduğuna eminiz.

En yakın adayımız:

Abdullah İbrahim: İmam / Ismael.

https://www.youtube.com/watch?v=Rw4U9nwN6hE

https://www.youtube.com/watch?v=0xEmfQ-g4mc

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..