Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '12

 
Kategori
İnançlar
 

Özel hayatımızda dinin yeri

"inançların kutsalsa, `kutsal`ını kullanmalarına niçin izin veriyorsun?

Din`in sözlük anlamı, "inanca dayanan dogaüstü tasarımlar sistemi" şeklindedir. İnanç ise, "bir sanı ya da bir kanı`ya dayanarak benimseme" demektir.

Sanı; sanmak, zannetmek;

Kanı; kanaat, anlamındadır.

İnan: (osm, `iman`): "Deneysel olarak gerçekleşmemiş, pratikte doğrulanmamış olan"i benimseme, anlamına gelmektedir.

   İnancılık, bilginin yerine inancı koyan öğretilerin genel adıdır. İnancılık, (osm. imaniye), "Tanrı`ya inanç yoluyla bağlanan ve deney alanının dışında kalan bütün metafizik, (yun. meta=üst, phusika=doğa; metafizik= dogaüstü, sözcüklerinden yapılmış olup; "eskiyi koruyan dünya görüşü" anlamında kullanılır), ögretilerini kapsar. Metafizik; diyalektik= eytişim, "yeniyi oluşturan dünya görüşü" nün  karşıtıdır.

   İnan (iman), asla tanıtlanamayacak olanın kabul edilmesidir. Bu bakiıdan, bireysel olup, kişinin "özel alanı" na girer. Çünkü, sadece düşünce alanında kalan bir şeyin, (ispatı yapılamayan), tartışılması kadar yersiz bir şey olamaz. Sonucu, baştan belli olan bir şeyin konuşulup tartışılması, neye hizmet eder ki? Bu, kısır döngü içinde dolaşıp durmaya benzer: (Benim adım dertli dolap/ Suyum akar yalap yalap (parıltı)/ Böyle emreyledi çalap/ Derdim vardır inilerim). Yunus Emre bu şiirinde, derdinin (Tanrı sevgisi) sadece, "kendisi ile Tanrı arasında olan bir ilişki" olduğunu  dile getirir.

 İlk insanlardan beri gelen, "mana": kişilik üstü güç; "totem": cisimlestirilmis put; "animizm": `Mana`nın cisimleştirilmiş kutsal simgesi, gibi inanç sistemleri; daha sonraları, 35 bine kadar çıkan Tanrıların sayısı üzerine; onları da düzenlemek ve yönetmek gereği duyulması sonucu, Tanrılar Tanrısı (Tek Tanrı) düşünüldü.

 Din, günümüze gelinceye kadar, toplumları birbirine bağlamada, çok yararı olduğu gibi; yüzyıllar boyu egemen sınıfların, egemenliklerini sürdürebilmeleri için, çok etkili bir 'araç'olarak da kullanılmış; uğrunda, birçok savaşlar yapılmış (hâlâ devam ediyor), bu savaslarda  milyonlarca insan boş yere öldürülmüştür. Öyle ki, din uğrunda adam öldürmeye, Allah`ı bile alet etmeye çekinmemişlerdir. (cihat)

  İnsanın, birbirlerine fikirlerini, düşüncelerini kabul ettirmeye çalışması; egosunu (sahte benlik), diğerine, dayatma (zorla kabul ettirme) şeklinde algılanmalı. "Dayatma yolu" yla, `özel alan`ına girilmesini kim kabul eder? Etmezse; özellikle, son zamanlarda -daha da artarak- devam eden, bu Blog`taki -sözüm ona- dini yazıları nereye koymalı?

  Kişilerin bu özel alanlarına girmeye çalışılması, sadece bu Blog`ta olmuyor elbette ki! Tv'de, gazetelerde, günlük yaşamda, bir "din" furyasıdır sürüp gidiyor. İsimlerinin başında Prof. Dr. yazıp ta, `Özelim`(şahsiyetim, kişiliğim) hakkında -sözüm ona- dini yazılar yazarak bana, ahlâk dersi vermeye kalkışmaları (dayatmaları),  ayyuka çıkmış... görunùyor.

  Bu iletişim, bu bilgi çağında, insan aklının yetersiz kaldığı bir "ahlak anlayışı" mı kaldı?  Çağımızda bu zihniyetlerin (dayatmaların; dikkat, "Tanrı inancı"nın değil), iki anlamı olabilir: Birincisi, "Ben, yan gelip yatayım, sen beni doyur", yani, dilencilik; ikincisi ise, " İnancımı 'araç'olarak kullanarak, kendine 'çıkar'sağlamak...

  Geçen yaz ayında tesadüfen bir cuma günü, ögle ezanı okunurken, Kadıköy`deki, altıyol`a çıkan ana cadde üzerindeki "Osmaniye Cami" nin önünden ailece geçiyorduk. Daha doğrusu, izdihamdan dolayı  kaldırımdan geçemiyorduk. Çünkü, seccadesini kapan, cami önünde - ana cadde dahil- sergisini açmıştı. Gayri ihtiyarı, cami kenarındaki ara sokaktan, pazar sokağına saptık. Tahminen sadece 100-200 metre ilerideki ara sokakta, küçük, fakat eski güzel tarihi bir cami daha vardı ki, içinde cuma namazını kılmakta olan sadece 10-15 kişi vardı. Yani cami boştu. Bir adım ötede, kaldırımlar üzerinde, trafiği durdurup, namaz kılanlar varken, yanındaki diğer caminin boş olması, acaba akıllara neyi getirir?... Sizin aklınıza neyi getiriyorsa, benim aklıma da onu getiriyor! Çünkü, sen insan, ben insan; ortak yönümüz, İNSAN OLMAK. Dolayısıyla, her insanda, insanlığın bütün halleri var olduğuna göre,  önemli olan onu, NASIL VE HANGİ YÖNDE KULLANACAGIMIZDIR...

Alaettin Morgül / 17.01.2012 

 
Toplam blog
: 193
: 1086
Kayıt tarihi
: 02.02.10
 
 

İsveç`in Göteborg şehrinde oturmaktayım;  evli ve bir kiz bir oglan iki çocuğum var. İsveç`te..