Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '10

 
Kategori
Güncel
 

Özel Hudut Birlikleri

Özel Hudut Birlikleri
 

benden


Olgunlaşmaya başladıkça bu özel birliklerin TSK içinde gönüllü fakat ücretli bir güvenlik birimi olarak etkin olacağı sezilmekte. Böyle olursa eski deneyimdeki özel birliklerde olduğu gibi sanki bunlar milletin değil de siyasi bir partinin milis birlikleriymiş görüntüsü de oluşmayacaktır sanıyorum. Eski özel güvenlikçilerin bazılarındaki sarkık bıyıkları ve yaptıkları kurt başı işaretlerini hatırladım da… Bu simgeler özelinde ne kadar vatan sevgisinin bir gösterişinden sayılsa da genel algılanımda siyasi bir parti oluşumunu çağrıştırması bakımından terörle mücadelede siyasi birliği zorlaştırmaktadır.

Bu özel hudut birlikleri tasarımı terörle silahlı uğraşımın önemli bir gereği olsa da, terörü tek başına sonlandıracak bir araç değildir. Çünkü terör doğası gereği her zaman zayıf noktadan vurmaya yönelir. Bu birliklerin görev almasının yanında hudut karakol ve gözetleme sistemleri sağlamlıkta ve teknolojik etkinlikte geliştirildiği zaman terör güvenli bir boşluk bulmadıkça buraları es geçecektir. Bunun en önemli faydası yurt dışından teröristin sızması büyük ölçüde önlenebilir. Bu sayede devlet gücü dikkatini ve etkinliğini daha çok içerideki terör kaynaklarına yöneltebilecektir. Zaten zayıf noktalar içeride kalacağı için bu ister istemez böyle olacaktır.

“Bu özel birlikler terörü bitirmez” varsayımı tek başına kalınca ne kadar doğru olsa da silahlı uğraşı önlemlerinden vazgeçilemez. Hele de sarp ve yoğun sis basan dağlık bölgelerdeki silahlı mücadele eğitimli ve deneyimi sabit tutulabilen güvenlikçilerle yapılmalıdır. Çünkü bu dağlardaki en büyük üstünlük sanıldığı gibi sadece teknoloji değildir. En büyük üstünlük araziye ve iklime fiziksel ve duygusal uyum sağlama düzeyidir. Ancak bu uyumdan sonra tehlikeyi sezme ve def etme becerisi deneyimsel bir gelişme gösterebilmektedir. Bu yüzden bu özel birlik elemanlarına buralarda uzun sürelerle görev yaptırmak bence tasarımın bel kemiğidir. Nitekim bunun böyle olacağı da açıklanmaktadır.

Bazı medyatik yorumlarda bu özel birliklerin TSK karşısına geçirilecek olan silahlı AKP gücüne dönüşeceği söylenmekte olsa da, bunun nasıl olacağı açıklanamamıştır. Bir de bu tasarım için, "AB emretti hükümet yapmakta" denmektedir ki ben hiç anlam veremedim. AB neden bizim savunmamızı ve güvenliğimizi güçlendirici bir tasarımı dayatsın ki? Ayrıca aynı AB karşıtı eleştiri kaynakları AB'nin Türkiye'yi bölmek istediğine inanırken bu hiç de mantıklı değil. Kaldı ki böyle bir öneri AB'den gelmiş olsa bile hiç düşünmeden red mi etmeliyiz?

Başbakan'ın Sayın Kılıçdaroğlu ile görüşmesinden sonraki gün yaptığı partisini ve basın aracılığıyla da milleti bilgilendirmeye dönük toplantıda değindiği siyasi tutum terörle mücadelede çok önemlidir:

Başbakan, “Teröre karşı siyasette iktidar ve muhalefet, sivil toplumdaysa iş ve işçi çevreleri ve de sivil toplum örgütleriyle işbirliği içinde mücadele etmeliyiz” demiş şöyle sürdürmüştür: "Çünkü bu konunun silahlı mücadele dışında, ekonomik, sosyolojik, psikolojik, medyatik, diplomatik, istihbarat, örgütün lojistik yol ve yöntemleri, uluslar arası ilişkiler ve uluslararası suç ve suçluyla mücadele yanları vardır". Bu bağlamda terörü bir siyasi seçim avantajı gören partiler ülkeye kötülük etmektedirler. Hatta meydanlarda gaza gelerek “terörü AKP çözemez; terörü BİZ çözeriz” diye nutuk atmak bile masum değildir.

Konu terör olduğunda herkesin üç düşünüp bir, onu da teröre karşı birliği pekiştirmek için konuşması gerekir. Bu konuda medya da artık kendi yayın ilkelerini belirleyip onlara uygun haber ve yayın yapmaya başlamalıdır. Terörle ilgili bir haber mümkün olduğunca sade bir dille ve terör yapan örgüt adı, hatta biliniyorsa kişi adı verilmeden yapılmalı. En önemlisi de bir terör olayının ardından oluşan acıklı sahneleri vurgulayarak haber yapılmamalıdır. Cesetlerin görüntüsü kapatılmalıdır. Terör mağdurlarının acıları duygusal merakın ticari malzemesi yapılmamalıdır.

Sıradan bir vatandaş olarak bile teröre karşı alabileceğimiz psikolojik önlem vardır. Katıldığımız şehit cenaze törenlerinde gururlu bir sessizlik sergilemek bence terörist üzerinde, “kahrolsun…." ve "şehitler ölmez….” diye bağırmaktan daha ürkütücü bir etki yapacaktır.

Şu bir gerçektir ki bu terör bizim canımızı acıttığı için onunla mücadele görevi de bize düşmektedir. Şükretmeli ki terör 30 yıldır sürmesine rağmen kültürel, ekonomik ve hatta bazı durumlarda hukuki ayrılıklarımızı fiziki bölünmeye vardıracak bir iç savaşa dönüştürememiştir. Bu açıdan bakınca terör örgütü aslında başarısız sayılır. Ancak bu demek değildir ki örgüt bu başarısızlığına küsüp terör eylemlerinden vazgeçecektir. Tehlike amacı itibarıyla somut gerçekliğe dönüşmüş olmasa da sürmektedir. Onu kalıcı olarak yok edecek TC’nin varlık nedeni olan bizleriz. BİZLER, Kürtler-Türkler-Araplar-Rumlar-Ermeniler-Yörükler-Lazlar-Çerkezler-Gürcüler-Pomatlar-Boşnaklar-Müslümanlar-Gayrimüslimler-dinliler-dinsizler-ve-daha daha başkalarıyız…

Lütfen terörle mücadeleyi her türlü ekonomik ve siyasi çıkarlarımızdan arındırıp öyle ele alalım; bu uğurda verilen devlet mücadelesini yapıcı ve bütünleştirici bir dille eleştirmeye özen göstermeliyiz.

Okuma önerisi: AĞLAYAN KAYA (şiir)

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=254393

Sevgilerle,
Muharrem Soyek

 
Toplam blog
: 363
: 1765
Kayıt tarihi
: 04.08.08
 
 

Parasız yatılı Darüşşafaka Özel Lisesi'nde iki yılı hazırlık sınıfı olmak üzere yedi buçuk yıl ok..