Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '08

 
Kategori
Okullar
 

Özel okul deneyimlerim 1

Hayat, çocukken hayal ettiklerimizin çok dışında bir şeymiş meğer… Ya da romanlarda okuduğumuz gibi değil hiçbir şey. Atatürk’ün başucu kitabı olan, “Çalıkuşu” romanını ilk okuyuşum, öğretmen olmakla ilgili hayallerimin başlangıcı olmuştu. Saygın, manevi yönü yüksek, çocuklarla iç –içe bir yaşam mutluluk dolu olmalıydı.

2002 yılında başladım ilk öğretmenlik deneyimime. İstanbul’da yaşadığım bu renksiz şehirde bir kolejdi. Tarifi imkansız bir mutluluk ve şevkle işe başladığım gün bir toplantı yaptı okul müdürü. Elinde deste deste broşürler vardı ve tüm öğretmenlere bölüştürerek dağıttı. Hepimiz şaşkınlık içindeydik. “Bunlar dağıtılacak, çıkacağız dışarı bunları esnafa dağıtacağız, okulun reklamını yapacağız” dedi. “Bunları dağıtmak öğretmenlere mi kaldı?” diye soramadım, soramadım çünkü benden çok daha deneyimli ve yaşını başını almış öğretmenler vardı yanımda. Onlar sormuyorsa, sorgulamıyorsa bir nedeni olmalıydı. Çıktık dışarı ve ikişerli gruplar halinde broşürleri dağıttık, öğretmen olduğumuzu söylemeden. Bir okul gerçekten iyi bir okulsa reklam yapmaya gerek duymaz çünkü yetiştirdiği öğrenciler o okul için en iyi reklam olacaktır zaten. Hangi okul sürekli reklamını yapıyorsa içi boş demektir. Derdi sadece maddi kaygılarla ne şekilde olursa olsun öğrenci kazanmaktır.

Özel okulların öğretmeni sıradan bir işçi gibi kullanmasından yakındığım bir gün; yılların tecrübesini kazanmış bir öğretmen arkadaşım “Öğretmenler yanlışlara karşı mücadele içinde olmalı her zaman, bu yanlışlar seni idealistliğinden alıkoymamalı” dedi. Haklıydı, ama ben Karadenizliydim ve haksızlıklar karşısında susmayı beceremeyen bir yönüm vardı. İnsanların her şeye boyun eğmesi, sorgulamadan susması bana çok garip geliyordu ve o nedenle sürekli mücadele ediyordum haksızlıklarla. Aman işini kaybedersin, tepkini belli etme sus ve çalış diyordu deneyimli öğretmen arkadaşlarım. Özgür olmayan bu beyinler, çocuklara özgür düşünmeyi nasıl öğretecekti? Belki de bu nedenle farklı düşünen, özgür düşünen insanlar azınlıktaydı. Sözleşmeni feshederim, işine son veririm gibi sözlerle tehdit edilen öğretmenler, bir de aile geçindirme derdindeyse susmaktan boyun eğmekten başka bir şey yapamıyorlardı. Zaten çoğu öğretmen, sene sonunda ya başka bir okula ya da devlete geçiyor. Bu nedenle çoğu özel okulda öğretmenler uzun süre çalışmıyor, çalışmak isteyeni de okul yönetimi birkaç sene sonra maaşı yükseliyor diye işine son veriyor. Sonuçta özel okulda da çalışsa öğretmen öğretmendir ve devlet öğretmenine sahip çıkmalıdır. Okulların hepsi Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ama öğretmenler değil. Senelik yapılan sözleşmeler her yıl sonunda öğretmenlere acaba işime son verilecek mi işime son verilirse başka bir okul bulabilecek miyim gibi sorunlar yaşatıyor ve öğretmenler bu stresle bu kaygıyla çalışıyor.

Yedi yıllık özel okul deneyimimde çok şeyler gördüm çok şeyler yaşadım…

Yazmaya devam edeceğim…

 
Toplam blog
: 70
: 863
Kayıt tarihi
: 18.01.08
 
 

Eğitimci, yazar... Denizin Üvey Kızı ve Hayalbaz şiir kitaplarının şairi... Bilgisayar öğretm..