Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '18

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Özgün Yorumların Önem ve Değeri

Özgün Yorumların Önem ve Değeri
 

 
Gazanfer ERYÜKSEL
 
 I
Giderek gelişen teknoloji bazı şeyleri kolaylaştırırken insan beyninin binlere, hatta on binlerce yılda edindiği yetiler de siliniyor. Örneğin hesap makinelerinin yaygınlaşması akıldan yaptığınız dört işlemleri köreltti. Pek farkına da varmadık. Hele bilgisayarın ve cep telefonlarının yaygınlaşmasıyla beynimizin ezber merkezindeki, örneğin telefon numaraları silindi gitti. Telefon numaralarını yazdığımız defterler antika oldu artık. Telefonunu kaybeden dünya ile iplerini koparacak hâle geldi neredeyse.   
 
Ama gelişen bilgisayar teknolojisi bize inanılmaz kolaylılar da getir. Bir yazıda araya ek yapmak veya bir paragrafı çıkarmak veya yerini değiştirmek anlık bir işlem… Bir konuyu araştırırken yapacağınız alıntıda “kopyala-yapıştır” işlemiyle zaman kazanıyoruz. 
 
Bu arada yaygınlaşan internet ortamının inanılmaz bilgi kirliğini de içerdiğini altını çizerek söylemeliyim. İnternette var olan her bilgi doğru değil ne yazık ki… Araştırma yaparken bir sitede bulduğunuzun aynısını bir başka sitede buluyorsunuz. İlk sitede var olan yazım hataları bile düzeltilmemiş. İnanılmaz özensiz bir boyut…
 
Bunları yazarken eski bir anı kaydı çıkıp geliyor belleğin sarnıcından.
 
Erdal Abi (Kerey) doktora çalışması yaptığı Londra’dan yeni dönmüş. Annemin ilkokul arkadaşı Nadire teyzenin küçük oğlu… Tez hocası ile yaptığı bir görüşmeyi aktarıyor.  
 
Tez yazım aşamasında Hocası şunları söylemiş. “Biz tezlere bakarken önce kaynakçayı inceleriz. Çoğu kaynak bildiğimiz kitaplardır. Yani kimin ne dediğini biliriz. Bizim için önemli olan o konuda tezi yazanın ne söylediğidir. İşte bu nedenle her bölümde kendi yorumlarını kırmızı şeritle yazmalısın.” 
 
Daktilo çoktan çıkıp gitti yazı dünyamızda. Benim bildiğim bir şair Yunus Yaşar var daktiloya sadakatte sınır tanımayan. 
 
Dr. Erdal Kerey’in tez hocasının söyledikleri ise o gün bugündür kulağımdan hiç silinmedi. Bir makaleyi de okusan kitabı da incelesem önce dip notlardaki kaynaklara bakarım. Kaynakçadan okuma listeme eklediğim kitaplar olur. Ama en önemlisi yazarın yorumu benim için 24 ayar altın değerindedir. Yoruma katılırım veya katılmam… O başka boyut… O onu demiş, bu bunu demiş diye okurken hep yazarın özgün yorumunu beklerim. 
 
İnternet teknolojisi “kopyala-yapıştır” kolaylığıyla araştırmada bize zaman kazandırırken özgün yorumların önem ve değeri eskisi gibi durmaktadır.  
 
 II
“Beni okuduğunda bu kitabı at ve çık. Kitabım çıkmak arzusu versin sana, nereden olursa olsun çıkmak; şehirden, ailenden, odandan, düşüncenden. Yanına alma kitabımı, Menaque olsam, seni götürmek için sağ elinden tutardım, sol elin bilmezdi, sonra, şehirlerden uzaklaşır uzaklaşmaz bırakırdım bu sıktığım eli, sonra sana ‘Beni unut’ derdim. Kitabım kendisinden çok kendi kendinle ilgilenmeyi öğretsin sana, sonra kendinden çok, her şeyle ilgilenmeyi.”
Andre Gide, (22 Kasım 1869, Paris - 19 Şubat 1951, Paris), Dünyanın Nimetleri.
 
 III
“Yaşam çok zalim bir öğretmendir. Önce sınav yapar, sonra dersi verir." Andre Gide
 
  IV
“İnsanlarla yüz yüze konuşarak her sorunu halledebilirsin ama bazı insanlar gelir önüne, hangi yüzüne konuşacağını bilemezsiniz.” Pablo Neruda…
 
 V
"Ölüm ilânı diye bir şey vardır ama bazı insanların ölümü, ‘ölümsüzlük ilânı’ gibidir. Tarık Akan bugün ölümsüzlüğünü ilân etti.” 
Niyazi Toptoprak (Ressam arkadaşım ve kadim dostuma mahsus selam bu vesileyle…)
 
 
Toplam blog
: 227
: 584
Kayıt tarihi
: 16.12.15
 
 

1952 Yılında İstanbul'da doğdu. Pertevniyal Lisesi'ni ve İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akad..