Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Ocak '07

 
Kategori
Teknoloji
 

Özgür yazılım fazla mı özgür?

Özgür yazılım fazla mı özgür?
 

1 yılı aşkın süredir Milliyet'te yayınlanan yazılarımı takip edenler bilecektir, ben de tekrar söyleyeyim: Her zaman özgür yazılımı ve sadece 'yaratıcılık lisansı'na sahip ürünleri desteklediğim bilinsin. Özgür yazılım alanında en büyük gelişme de tabi ki ücretsiz bir işletim sistemi olacaktır. Bu konuda 2000'lere kadar sessiz sedasız ilerleyen Linux işletim sistemi ve türevleri, 2000 yılında çıkan ve 'live linux' adı verilen, CD'den çalışarak diskinize hiç dokunmayan Linux sistemleri sayesinde sesini duyurmaya başladı.

Günden güne gelişen bu sistemler birçok konuda özelleşmeye başladı. Örneğin Ubuntu isimli Linux sürümü 'insani ihtiyaçlar için' sloganı ile dağıtılıyor ve DVD izlemekten, müzik dinlemeye, internette gezmeye kadar bir bilgisayar kullanıcısının temel ihtiyaçlarını karşılıyor. Auditor isimli sürüm ise özellikle bilgisayar teknik personeli için çok faydalı. İçerisinde barındırdığı virüs ve kötü amaçlı yazılımları temizleme araçları ile bozulmuş bir bilgisayarı çalışır hale getirebilirsiniz.

Ama bu sistemler her zaman böyle çalışmıyor. Geçen hafta aklıma yine 'maliyetler' geldi ve tümüyle özgür yazılımlar kullanma ihtiyacı hissettim. Amacım Windows'tan kurtulup Linux ortamına geçmekti. Tabi ki aklıma ilk gelen 'ulusal' işletim sistemimiz Pardus'u kurmak oldu. İnternetten kurulan sürümü indirip CD'ye yazdırdım ve diskimi de tümüyle sildim. Bilgisayarımı CD ile başlattım ve kuruluma geçtim. Birkaç dakika sonra ilk hata mesajımı aldım. Bizim Pardus'cuğumuz henüz disk bölümlendirme yeteneklerine sahip değilmiş, diskimi tanımadı. 'Kader utansın' deyip diskimi formatlayıp kuruluma yeniden başladım. Bu sefer yine disklerle ilgili bir hata mesajı verdi. İnternette kısa bir araştırma yapınca Pardus'un disk boyutunu tam hesaplayamadığını öğrendim. Artık yeniden kurulum yapacak halim kalmadığı için Pardus aşkından vazgeçtim.

Ama 'özgür yazılım aşkım' devam ediyordu. Bu sefer de bir derginin yanında verdiği Suse Linux 10.1 sürümünü kurmak istedim. Bildiğim kadarıyla Suse şirketi Linux'un ilk günlerinden bu yana vardı ve artık Linux'un bir sürümünü ücretsiz olarak sunuyordu. Kurulumdan ciddi bir şirketle çalıştığım belliydi. Profesyonelce hazırlanmış arabirim, kurulum sırasında yardım alabileceğiniz bir araç yüzümü güldürmeyi başardı. Kurulumda 750 tane paket görünce yerimde duramayıp sevinç turları düzenledim. Tüm videoları çalabilecek uygun kodlar, DVD bile yazabilen 4 farklı program, OpenOffice, Firefox, profesyonel ses düzenleme yazılımı Audacity ve en önemlisi de bir işi yapmak için en az 4 farklı program gelmesiydi. Suse Linux kurunca başka hiçbir program kurmadan tüm işlerimi yapabilecektim.
Ama kurulumun ardından beklentilerimin sadece bir hayal olduğu anladım. Suse Linux'un açılış sesini hoparlörden duydum ama görüntü yoktu. Monitörün önündeki ışıklar gidip gelirken bir Linux uğruna harcadığım saatler gözümün önüne geldi. Ayarlanan ekran çözünürlüğünü ve tazeleme oranını monitörüm desteklemiyordu. Gidip gelen ışıklar bu yüzdendi. Windows olsa, ben tepki vermeyince 15 saniye içinde standart ayarları geri yüklerdi. O olmazsa bilgisayarı Güvenli Kip'te açar ve ayarları değiştirirdim. Mutlaka Linux'da da bir ayar olmalıydı. Ama ben Linux cahili olduğum için konsola hangi komutu yazacağımı bilmiyordum.

Geçen sene Pardus'u tanıttığım yazımda da söylediğim gibi Linux dünyasının en büyük sorunu herkese uzman gözüyle bakması. Özgür yazılım bu kadar özgür olunca benim gibi Linux cahilleri de Windows'a mahkum kalıyor.

 
Toplam blog
: 10
: 5571
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

İnsan ve teknoloji üzerine yazılarım bu blogda... 2005'ten bu yana Milliyet Akdeniz'in teknoloji yaz..