Özgürlüğün Dijital Boyutları

Çağımız, dijitalleşmenin tavan yaptığı bir çağ.

Bilgisayar destekli teknolojilerin hemen hemen her yerde kullanılıyor olması…

Artık yaşamları kabul ki kolaylaştırdı…

Üstelik konformist bir yaşamın kollarındayız.

Dünyada, bu bağlamda birçok gelişme ve değişme oluyor.

Artık ne kadar diktatörler, dönemin tiranları, açık toplum olmanın önlerine setler, bariyerler çekseler de…

Sosyal ağların, yaşamlarımızda önü alınamaz bir biçimde rol kapmaları, demokrasi ve özgürlük taleplerinde manivela işlevi görmeleri, kapalı toplum refleksleri veren rejimlerin ayıplarını bir anda faş ediveriyor.

İşte Çin Halk Cumhuriyeti’nde yaşananlar, Çin Komünist Partisi’nin tüm karanlık siyaset izleme istençlerine rağmen, Uygur Türklerine yapılan eziyetleri öğrenebiliyor ve tepki koyabiliyoruz. İnsan Hakları Örgütü, Çin’de 1989 yılında yaşanan Tienanmın olaylarından sonra insan hakları hususunda “en karanlık” dönemin yaşandığını belirtmiş.

- - - - -

Belki, bir süre bu salgından ötürü, zaman ve mekân algısından uzak tepkiler koyarak yaşamlarda “varolmaya” çabalayacağız. Uzaktan eğitimlerin ve uzaktan iş toplantılarının “normalleşmeye” başladığı dönemde, demokrasi ve insan hakları taleplerinin dijitalleşen dünyaya eş düzlemde vuku bulması…

Öte yandan, dünyanın jandarmalığını hiç kimseye kaptırmayan, küresel sermaye stokuyla dünyayı biçimlendiren ABD’nin Trump’ın neden olduğu siyasal kaos ortamında, dev teknoloji şirketlerinin; mesela Twitter, Facebook, İnstagram, cari ABD başkanı Trump’ın sosyal hesaplarına “blokaj” uygulamaları, demokrasi ve insan hakları talebinin seslendirildiği siber dönemde, ÇUŞ’lerin istedikleri zaman işlerine geldikleri gibi dijital baskı ve tahakküm uygulayabileceklerini akıllara getirdi.

İçinde bulunduğumuz zaman(şimdi) geçmişten fersah fersah ayrılırken, olumlu yönleriyle olduğu kadar, “akıl tutulmalarına” neden olacak gelişmelere de “merhaba” diyor.