Özgürlük sınırsızdır; iyi yetişmiş olmak kaydıyla her insan kendi sınırını kendi belirler

Şu anda dünyada gerçek anlamda özgürlük yok; çünkü herkesin hayatına müdahale var. Siz kişilere dokunmuyor olabilirsiniz; ancak ülkenizin sosyal durumu ve devlet yapısı nedeniyle kişiler serbest hareket edemiyorlarsa orada da özgürlük yok demektir.

Özgürlüğün önündeki en büyük engel özgürlüğün anlamını bilmeyenlerdir. Bunlar özgürlüğün ne olduğunu bile bilmeyen değil bildikleri bazı şeyleri özgürlük sananlarıdır.

“Bir kişinin özgürlüğü başka bir kişinin özgürlüğünün başladığı yerde biter” sözüne bir bakalım… Bu, özgürlük değil ki, ben giydim sen çıkar muhabbeti. Ben müzik istiyorum, sen sükûnet istiyorsun; sen gelince benim müziği kesmem gerekir. Dünyanın yarısı müzik yarısı sükûnet ister. Böyle saçma bir özgürlük anlayışından sonra müzik isteyen de sükûnet isteyen de mutlu olamaz; çünkü ikisinin de istediği olmayacaktır. Ve böyle durumlarda genellikle sükûnet isteyenlerin isteği olur; çünkü müzik zevk, sükûnet ihtiyaçtır.

Özgürlüklerin insanları rahatsız ettiği doğrudur ancak bu çok abartılmaktadır. Dünya her şeyden rahatsız olan  insanlarla doludur. Bunlar kanunları da arkalarına alarak insanlara hayatı zindan ederler. Aslında bunların rahatsız olduğu falan yoktur; bilmedikleri sizin yaptığınız hayat güzelliklerinizi kendileri yapamadıkları için kıskanıp yapmanıza engel olmak isterler.

Özgürlükle ilgili olarak yukarıdan kural konulamaz. İnsanı yetiştirirsin, iyi eğitimli bilgili ve kültürlü kişi sınırsız olan özgürlükte nereye kadar gideceğini, nerede durması gerektiğini kendisi belirler. Sizi rahatsız eden özgürlüklerin hangisi büyük şehirlerin modern semtlerinde yaşanmıştır? Bazı yaşam şekilleri sizi rahatsız ediyorsa o da sizin kendi sorununuzdur.

Suç olmadığı sürece insanların davranışlarını yasaklayamazsınız. Birileri rahatsız oluyormuş, bana ne! Ben de ondan rahatsızım; ama özgür diye onaylamadığım davranışına saygı duyuyor katlanıyorum. O da bana saygı duyacak, katlanacak. Ama bu doğru mu? Niye katlanayım, niye katlansın! İşte Kerim Korkut ülkemizde “Bölünmeli hayat” ın gerekliliği konusunda bunun için ısrar ediyor. Bölünmeli hayat yaşam anlayışları farklı kesimlerin birbirinden ayrı yerlerde yaşaması.

Olur mu? Nasıl olur bu… Bırakın bunları! Olması gereken söylediğimiz şey değil mi? Ezan okunmasından rahatsız olduğunu söyleyenler var. E  sen de plaj dilberinden rahatsızsın. 

E böyle yaşayalım… E böyle yaşayalım dersen ben de müzik dinlerim arkadaş, rahatsız oluyorum diyemezsin. Plaja giderim, çıplak gezerim, göbek atarım, porno izlerim… Bilgimin, yetişme tarzımın, kültürümün bana serbest ettiği her şeyi yaparım.

Özgürlük sınırlandırılabilir diyenler muhatabımız değil. Özgürlüğü sınırlandırmak istekleri sınırlandırmaktır; sen benim yüreğimin sesini nasıl kısarsın ya! İyi yetişmiş biri hangi davranışıyla başkalarını rahatsız edeceğini bilir.

Şu anki belli kesimlerin belli kesimlerden rahatsızlığı gerçekten rahatsız olduklarından değil o yaşam şekilleri kendilerine uymadığı içindir. Ne yapacağım, hayatımı mı değiştireceğim. Görüyorsun, bu hayatın içinde her şey var. Gay’ler, travestiler, lezbiyenler, umum evleri, randevuevleri, pavyon, bar, diskotek, çıplaklar, fuhuş, tuhaf toplantılar, garip dernekler, acayip faaliyetler, porno, enses… Ne yok ki… Eminim ki hiçbiri sana uymuyor.

Yüzlerce yıldır bu insanları yola getirmeye çalıştınız. Başardınız mı bari! Zorla, baskıyla yaptırmayarak, evet…  Ya siz bu tür insanları gökten mi indi sanıyorsunuz? Hayatın gereği bu, herkes kendi karakter yapısı, aldığı eğitim, kültür, bilgi, yaşam şekli ve içinde yaşadığı topluma göre değişik şekilde yönleniyor.

Böyle olmamız  düşman olmamızı gerektirmez.   Eleştiririz ama aşağılamayız. İnanmak demokratik bir haktır der inananların inançlarını özgür bir şekilde yaşayabilmelerini sağlamak için gerekirse cami kapılarında yatarız!

Şimdi niye böyle değil? Niye bunu kimse savunmuyor? Çünkü kavga etmenizi istiyorlar; inanan inanmayan birbirini yesin! Bu kavga birilerinin işine yarıyor. Birileri bu savaştan siyasi rant, ekonomik rant elde ediyor.