Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '11

 
Kategori
Siyaset
 

Özgürlük ve barış ödülleri eksenindeki Türkiye…

Özgürlük ve barış ödülleri eksenindeki Türkiye…
 

Ahmet Altan bey/biradere Leibzig Bankası’nın kurduğu “malum” bir Vakıf tarafından “özgürlük” ödülü veriliyor…

Hazret, “ödülü,” şişinerek verdiği “entel” bir demeçle sabıka dosyasının içine özenle yerleştiriyor… Aynı gün, Nobel Barış ödülü de, Obama’ya veriliyor. Ne isabet, ne tesadüf ve ne tuhaf!..

Birinci ödülün adı, özgürlük…

İkincisinin adı, barış… Hay Allah!

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin daha 2008’lerde yaptığı bir tespit çağrışıyor belleğimizin bir ucunda:

Evet… Tarih 16 Temmuz 2008… Genelkurmay’ın yaptığı tespit şöyle:

Her fırsatta Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve onun mensuplarını olayların içine çekme gayretinde bulunan ve görünüşte özgürlük ve demokrasi savunucusu olduklarını vurgulayan bazı çevreler, Türkiye’nin istikrarını bozan odaklar haline gelmiş bulunmaktadırlar…

Aradan geçen iki hafta sonra Genelkurmay Başkanlığı yeni bir açıklama daha yapma gereğini duyuyor:

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hukuk dışı saldırılara karşı, yalnız TSK’nın değil, onun gerçek sahibi Yüce Türk Milleti’nin de yasal ve demokratik tepti göstermesi doğal bir beklentidir…

Açın bakın Altan biraderin başyazılarını yazdığı Taraf Gazetesi’nin sayfalarını…

Bu özgürlük ödüllü demokrasi havarisi kişinin başını çektiği yayınların temel sorunu Türk Silahlı Kuvvetleri’dir!..

Yazıların ve haberlerin omurgası, ordunun yıpratılması ve halk indindeki güvenirliliğinin sarsılması ekseni etrafında oluşmakta ve her geçen gün hızını artırarak gelişmektedir…

Peki, niçin “bazı kesimler” Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef almışlar ve boy hedefi haline getirmişlerdir?

Bu soru, önemli bir noktanın altını eşelemektedir.

Çünkü bu sorunun yanıtı içinde Türkiye’nin uygulaması gereken siyasetin temel unsurları yer almaktadır.

Türk ordusu, Cumhuriyet rejiminin, demokratik hukuk devletinin ve Atatürk devrimlerinin savunucusudur, bekçisidir, teminatıdır…

Türk ordusu, aynı zamanda Türkiye’nin milli devletinin, bağımsızlığının ve bölünmez bütünlüğünün garantisidir…

Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu işlevi kaynağını yasal mevzuattan almaktadır.

İşte bu nedenlerden dolayı Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye’yi bölmek için yola çıkanların, Cumhuriyet rejimini yıkmak için çaba gösterenlerin ve ülkenin bölünmez bütünlüğünde gözü olanların baş düşmanıdır…

Ve bu aynı kurum, bu nitelikleri itibariyle de tüm Türkiye halkının en güvendiği, en çok saygı duyduğu kurumların en başında gelmektedir.

Saydığımız nitelikleri kimin ya da kimlerin yıpratmaya çalışabileceğini kestirmek ya da bulup, çıkartmak, oldukça kolay bir uğraştır…

Türkiye üzerinde hesapları olan dış güçler ile onlarla çıkar ortaklığı içinde bulunan iç güçlerin temel hedefinin, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmak ve eğer ellerinden gelirse çökertmek olması şaşırtıcı bir sonuç değildir.

İşte Türk Silahlı kuvvetleri tarafından yapılan açıklamalarda altı çizilen önemli olan husus budur… Ve dahası, Türk Genelkurmay Başkanlığı’nın, kendisine karşı girişilen saldırılara karşı, “Türk Milleti’nin yasal ve demokratik yollardan tepki göstermesini beklemesi,…”  kendilerinin de belirttiği gibi oldukça doğaldır…

Ancak, görünen odur ki, “içerideki cephenin suskunluğu,” halen sürmektedir.

İçinde yaşadığımız süreçte bu suskunluğa Türk Silahlı Kuvvetleri’nin üst kademelerinin de katılmış olması altı çizilmesi gereken bir gelişmedir.

Ancak, Türkiye’nin yeniden Atatürk Devrimleri rayına yerleştirilmesi ve tam bağımsız, laik Cumhuriyet’in yaşatılabilmesi, bu suskunluğun, güçlü ve dirençli bir demokratik bilinçlenme sürecine ulaşmasına bağlıdır. 

farukhaksal@superonline.com

LÜTFEN TIKLAYINIZ:

www.soruyusormak.com

www.dikdurus.com

www.dnm-ler.com

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..