Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '12

 
Kategori
Ekonomi Yayınları
 

Özgürlükler: Kalkınmanın aracı ve amacı

Kalkınma, bir yıldan diğerine ülke ve bireylerin gelirlerinde rakamsal artış olarak tanımlanamayacak kadar derin içeriği olan bir kavramdır. Kalkınma, rakamsal artışların yanında bireysel özgürlüklerin genişletilme sürecini de içeren çok önemli bir dönüşüm hamlesidir. Ülke ve bireysel gelirlerdeki artış (Mili gelir artışı ve kişi başına düşen gelir artışı) kalkınmada önemli roller oynadığı yadsınamaz. Fakat yüksek gelire sahip ülke vatandaşları kadar geliri olmayan Hindistan’ın Kerala eyaleti vatandaşları, uzun yaşam beklentisi ve yüksek okuryazarlık oranı gerçekleştirmiş önemli bir örnektir. Bu durum açıkça, bir ülkenin yüksek yaşam standardına ulaşması için daha fazla zenginleşmesine gerek olmadığını göstermektedir. Dolayısıyla hayat standardını olumlu etkileyen dinamikler, yüksek gelire sahip olmadan, dışsallığı yaygın olan kamusal programlar ve yönlendirmelerle etkin bir şekilde gerçekleştirilebilir. Kamusal desteklerle bunun başarıldığını tarihi süreç içerisinde farklı örnek ülke uygulamalarında görmekteyiz. İki dünya savaşı sürecinde halkların hayatta kalabilmeleri için oluşturulan kamusal sağlık ve gıda programlarıyla olağanüstü gelişmeler gözlemlenmiştir. Britanya’nın ulusal sağlık servisi bu dönemde kurulmuştur. Ayrıca bu dönemlerde İngiltere ve Galler’de düşük gayri safi milli hasıla rakamlarına rağmen yaşam süresi beklentilerinin hızla yükselişe geçmesi tesadüfi değildir. Bu uygulamalar açıkça göstermektedir ki, ülkeler ne kadar demokratikleşirse ve bireylerin kendi kapasitelerini kendi hür iradeleriyle artırabilecekleri özgürlük alanları genişletilirse sağlık ve gıda yoksunluğu ve yoksulluğu çekmeyecektir.

Sahra Altı Afrika ülkelerinin ve halen demokratikleşemeyen ve özgürlükleri genişletemeyen Ortadoğu ülkeleri bunun sancısını vermektedir. Soğuk savaş döneminde, gelişmiş! Batı’nın birer-ikişer sömürgesi olan birçok Afrika ülkesi, sözde özgürlüklerine kavuşmaya başlamıştır.   Kalkınamamalarının temel sebeplerinden birisi de yıllarca özgürlüklerinin Batılı gelişmiş ülkelerinin kontrolü altında olması yatmaktadır. Fakat burada kamunun dikkat etmesi gereken nokta, kalkınma programları hazırlanırken bireyler, bu programların pasif yararlanıcıları olmaktan çok kapasitelerini hür iradeleriyle geliştirebilecekleri varlıklar olarak ve elde ettiklerini de hak temelli taraflar olarak değerlendirmesidir.

Bireysel hak ve özgürlüklerin önemi kutsal dinimizin merkezine de oturtulmuş durumdadır. Başkasının zorlamasıyla ve bireyin hür iradesi olmadan ifade edilen iman bile dinimizde geçerli sayılmamıştır. Bunun en güzel örneği, Firavun, gücü ve kudreti yerinde iken Hz. Musa’ya Mısır’ı dar etmiştir. Hz. Musa kararlılığı neticesinde ilahi gücü arkasına aldıktan sonra kızıl denizi karşıdan karşıya geçer. Fakat Firavun, denizin kapanması karşısında gücün halen kendisinde olduğunu zanneder. Firavun’un kapanan deniz karşısında ben de Musa’nın Rabbine iman ediyorum ifadesi geçersiz bir haykırış olarak değerlendirilmiştir. Dolayısıyla siyasi, ekonomik ve dini bireysel özgürlükler kalkınmanın temel dinamikleri olarak karşımızda durmaktadır. Sonuç olarak, bu alanlarda bireylerin rengine, diline ve dinine bakmadan hak ettikleri özgürlük alanları genişletildiği sürece bireylerin potansiyel kapasiteleri artacak ve kalkınma hızlanacaktır.

Kaynak: Amartya Sen, Özgürlükle Kalkınma, Çeviren: Yavuz Alogan,

Yayına Hazırlayan: Müge Karalom, Kitabın özgün adı: Development as Freedom Ayrıntı Yayınevi, 2004 

 
Toplam blog
: 5
: 549
Kayıt tarihi
: 29.12.11
 
 

Kalkınma iktisadı, doğal kaynaklar ve çevre ekonomisi alanında çalışan ve bu alanlarla ilgili far..