Özgürlükler şehri - Amsterdam

Kanallar ve üzerindeki köprüleriyle “Kuzeyin Venedik’i “ ünvanını almış bir şehirdir Amsterdam… Zengin bir şehir olmasına rağmen, ”zengin ama mütevazı mahalle komşusu” imajı veriyor. Hiçbir abartı yok o varlığı gözümüze sokacak…

Kanallarda süslü, ihtişamlı gondollar yerine, kuzeyin verdiği mevsim şartlarına uygun, camekanlı botlar hizmet veriyor. Kanallar arası trafik inanın karayolunu aratmayacak hengamede.. Hatta kanaldaki sürücülerde daha bir maharet gerekiyor karadakilere nazaran…

Bisiklet sayısının, insan sayısıyla yarıştığını söylersek abartmış olmayız. Takdir edilesi bir durum aslında. Kısa mesafelerde araba yerine bisiklet kullanıyor olsak hem sağlık açısından hem de ekonomik açıdan yüzümüzün güleceğine inanıyorum. Tek kaygı trafikte bisikletliye ayrı lambanın ve yolun henüz ülkemizde olmaması…

Amsterdam zengin bir ülkenin, zengin bir şehri. Yılda yaklaşık yedi milyon turistin ziyaret ettiği tahmin edilen şehirde her zevke cazip gelebilecek noktalar mevcut. Sanata düşkün bir insansanız kendinizi Van Gogh müzesinin geniş koleksiyonuna bırakın gitsin.. Amsterdam Tarih Müzesi ve Anne Frank Evi de diğer tercihiniz olabilir. Anne Frank Evi’nin hikayesi oldukça dokunaklı. II. Dünya Savaşında ailesiyle birlikte iki yıl boyunca bu evde saklanan ve yaşadıklarını günlüğüne aktaran küçük bir yüreğin hikayesi gizli bu evde. Anne Frank ‘ın ailesinden sadece babası Otto Frank kurtulmayı başarıyor. Savaşın çirkinliğine ithaf olunan bir belge gibi adeta….

Şehir, değişik tarzdaki evleriyle görsel bir şölen tadında. Kanalların içindeki tekneden yapılmış evler ayrı bir güzellik…”Ayağım illa ki toprağa basmalı” demiyorsanız suyun üstünde bir hayat sürebilirsiniz bu evlerde.

Demiştik ya her şehrin “şurada buluşalım” denilebilecek bir meydanı ya da yapısı vardır diye… Amsterdam’da DAM MEYDANI görüyor bu vazifeyi.Geniş, kalabalık ve birçok yöne kapı açan bir meydan burası. Meydanda zaman zaman birçok sanatsal aktiviteyi de görmeniz mümkün. Dünyanın önemli markalarının bulunduğu ünlü Bijenkorf mağazası da Dam Meydanında arz-ı endam etmekte…

Almak için can atacağınız ürünlere gelince, Hollanda’nın simgesi haline gelen el yapımı tahta ayakkabılar, değirmen ve lale figürlü eşyalar ve elbette peynir çeşitleri…

Amsterdam’ın en turistik yerlerinden biri de kırmızı floresanlı lambalardan kaynaklı Red Light Street olarak adlandırılan yer. Gece hayatına açtığı kapı açısından oldukça ilgi görüyor.

Şehre özgür (!) damgasını vuran en önemli nokta uyuşturucunun serbest olması ve “Coffee Shop”larda, mönülerde yer alarak sunulması…

“Yemeden gelmeyin” babındaki önerimiz, kuzeyin vazgeçilmezi somon balığı. Orada ince dilimler halinde çiğ yemek revaçta. Ringa balığı ise Amsterdamlılar’ın önerisi. Tercih sizin….