Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Kasım '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Özlem şimdi hiç kimseyi sevmiyor

Özlem şimdi hiç kimseyi sevmiyor
 

Özlem, ilk çocuklarıydı. Doğumuyla birlikte dünya onların olmuştu sanki. Onu en iyi biçimde yetiştirmek istiyorlardı. Çocuk gelişimi ve eğitimi ile ilgili kitaplar okuyorlar, yorumluyorlar , öğrenmeye ve uygulamaya çalışıyorlardı. İstiyorlardı ki çocukları okusun, adam ol-sun, topluma yararlı bir birey olarak yetişsin.

Çok tatlı bir çocukluk dönemi vardı Özlem’in. Çevrelerindeki arkadaşlarının, dost ve akrabalarının “Çocuk yetiştirmenize hayranız.”türündeki sözleri gururlandırıyordu onları.

5 yaşında ana sınıfına kaydettirdiler. Mesleğinde çok yeni olan Gamze öğretmenle tanıştılar. Çocuklarını güvenle emanet edebilirlerdi. Gamze Öğretmen’in çocukları ve işini sevdiği, iyi yetişmiş olduğu ve kendine güveni her halinden belli oluyordu.

Özlem okulunu , öğretmenini ve arkadaşlarını çok sevmişti. Okula severek, neşe ile gidiyordu. Yıl sonunda karne sevinci görülmeye değerdi.

6 yaşını Aralık ayı sonuna doğru dolduracaktı. Yönetmeliğe göre 1.sınıfa kaydedilebilecekti. Gerçi Tekin Öğretmen, bir yıl daha ana sınıfına gitmesinin uygun olacağını , acele etmemeleri gerektiğini, işsizler ordusuna bir yıl erken katılmasından daha önemlisinin sağlıklı olması olduğunu falan anlatmaya çalışmıştı ama olsundu, onlar çocuklarına güveniyorlardı.

Birinci sınıf öğretmeni çok çalışkandı. Dur durak bilmiyordu. Bazen teneffüs saatlerinde bile ders yapıyordu. Sayfalar dolusu ev ödevi veriyordu. Ödevlerine annesi yardım etmese bitecek gibi olmuyordu. Elbette öğretmeni de o çizgilerin Özlem’e ait olmadığını biliyordu.

“Ödevlerinizi başkalarına yaptırıyorsunuz” falan diyordu ama nasıl yaptırmayacaklardı ki.

Özlem eskisi kadar okulunu sevmiyordu artık. Sabahları yataktan güçlükle çıkıyor, sık sık başının ağrıdığı bahanesiyle “Okula gitmesem olmaz mı?” diyordu.

Gamze öğretmeni ne kadar da iyiymiş ki onlara şarkılar, tekerlemeler, maniler söyler, onlarla birlikte ne güzel oyunlar oynardı.

Olsundu şimdi de okuma yazma öğreniyordu ya.

Yıllar yılları kovalıyordu. Özlem başarı ile sınıfları bir bir atlıyordu.

Dördüncü sınıftan itibaren dershaneye de gitmeye başlamıştı. Çok yoruluyordu. Artık ekmeğin aslanın ağzından daha içeride olduğunu söylüyordu büyükleri. Çok çalışması gerektiğini biliyordu. Başkalarıyla kıyaslanmak hoşuna gitmiyordu. Babası değil ama annesi ara sıra komşularının çocuklarının daha çok test çözdüğünü falan söyleyip canını sıkıyordu. Sanki yarış atıyız diye düşündüğü oluyordu bazen.

İlköğretimi de liseyi de birincilikle bitirmişti.

Sınava girdiği ilk yıl Tıp Fakültesini kazanmış, hiç yıl yitirmeden onu da bitirmişti. Almanya’da da öğrenim gördü bir süre.

O, şimdi şizofren. Hiçbir şeyi, hiç kimseyi sevmiyor.

Doktorları rahatsızlığına okula erken başlamış olabileceğinden başka neden bulamadılar.

 
Toplam blog
: 190
: 3134
Kayıt tarihi
: 28.09.07
 
 

Emekli öğretmenim. Yurdunu, ulusunu seven, her konuda sorumluluk sahibi gençler yetişsin istiyorum. ..