Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Ozsaygının uluslar için anlamı

Ozsaygının uluslar için anlamı
 

Son gunlerde Basbakan RTE’nin once kendisine bagli MIT Mustesari vasıtasıyla, sonra da bizzat seslendirdigi kuzey Irak’ta olan bitene sessiz kalinmayacagina dair tepkiler ben de bir cagrisim yapti. Bir sure once PKK, uzaktan kumandali Mayinlar ve Bubi tuzaklariyla guvenlik gucelerimiz kallesce oldurdugunde soyle demisti;

"Sabrimiz tasti, hak ettikleri cevabi alacaklar. Bizden gunah gitti " Arkasindan,

"Yarin cok seylere gebe, bunu da soyleyeyim..."

Maalesef "yarin cok seylere gebe" olmadi. Bakanlar Kurulu her zamanki gibi toplanip-dagildi, sabrimiz tasmadi ve kimse "hak ettigi cevabi" almadi. Ama ayni basbakan, "Karari ABD elcisi degil, biz veririz" diye havalar atmaya devam etti. Ve tabii, bizleri kizdirip, dunyayi guldurerek!....

Pek cogunuz yasaminiz suresince, kendisinin ve ailesinin sorunlarina, yukaridaki Basbakan gibi yaklasan insanlarla karsilasmisinizdir. Aranizda, bu gibilere, Hz. Isa gibi bir insan, bir tokat yeyince, hemen oteki yanagini ceviriyor, Bravo adama, Diyenler var mi bilmiyorum ama, ben demeyenlerdenim. Yapilanin yanlisliginin anlasilmasi icin, Psikiyatrist Dr. M. Scott Peck'in anilarindan bir bolum sunmak istiyorum.

Bir defasinda babasi Rahip olan ve yasami boyunca Depresif Nevroz tedavisi goren bir bayan, hastam oldu. Hastamin annesi hircin, saldirgan, hirsli bir kadindi. Ofke nobetleriyle ev halkina hukmediyor ve kocasini da sIk sIk kizinin (hastamin) gozu onunde dovuyordu.

Rahip ise asla karsilik vermiyor ve kizina da annesi doverken, oteki yanagini da cevirmesini ogutluyordu. Terapinin basinda bayan, babasinin yumusakligini ve "sevgi dolu" olmasini ove ove goklere cikariyordu. Ama cok gecmeden, yumusakligin aslinda zayiflik oldugunu ve babasinin bu pasifligiyle, gereksinim duydugu ana-babalik davranisindan kendisini en az annesi kadar yoksun biraktigini anladi. Sonunda gordu ki babasi onu annesinin kotu davranisindan korumak icin hicbir sey yapmamistir. Baba, aslinda, kizina, kotuluge karsi nasil davranilmasi gerektigini ogretmemis ve ona kendi sahte alcakgonullulugunu ornek edinmekten baska secenek birakmamistir.

Iste sevgili dostlarim, AKP hukumetinin davranisi da aynen yukaridaki sorumsuz baba gibidir.. Onlarin Turk Milletine, sabirli ve tahammullu olmak adina sunduklari pasifizm, ABD ve AB'ye bagimliliklarindan kaynaklanan acizliklerinin sonucudur. Bu tavir, ulkeyi ve halki sevmenin degil, tam terine, sevgisizliklerinin ve sadece kendi siyasi istikballerini, cikarlarini dusunmelerinin ifadesidir.

AKP liderlerinin bu pasifist davranisini, bazi insanlar, onun sorumluluk duygularinin fazlaligina verebilirler.

Sahislari soz konusu oldugunda, hemen sert bir sekilde karsilik veren, tazminat davalari acan bu insanlar, her nedense ABD ve AB yetkililerinin Turkiye'nin islerine karismalari karsisinda, etkin bir karsilik vermezler. Bu sebeple onlarin davranislarini, sorumluluk duygularinin fazlaligina vermiyorum.

Ancak yine de bu konuya biraz deginmek isterim.

PsIkoloji bilimince, sorumluluk duygusunun fazlaligi ve azligi, Nevroz ve Karakter bozuklugu olarak tanimlanan hastaliklari ortaya cikartir.

Nevrotik biri cok fazla sorumluluk ustlenir, asiri sabir, tahammul gosterir ve kendini paspas ettirir.

Nevrotikler, dunya ile aykiriliga dustuklerinde, otomatik olarak sucun kendilerinde oldugunu varsayarlar.

Karakter bozuklugu olanlar ise cok az sorumluluk ustlenir ve ayni durumda otomatik olarak dunyayi suclu bulurlar.

Cok azimiz disinda, herkes bir dereceye kadar nevrotiktir ve/veya karakter bozukluguna sahiptir.

Bunun nedeni hayatta, hangi seylerden sorumlu olup, hangi seylerden sorumlu olmadigimizi ayirt etmenin cok zor olusudur.

Bu hicbir zaman tam anlamiyla cozulemeyen bir sorundur.

Bu sebeple, Delf Tapinagi'nin girisinde, Kendini bil ve hic bir seyde asiriliga kacma, ifadesi yer almistir.

Hepimiz zaman zaman bir sekilde haksizliga ugradigimizi, baskalarinin soz ve davranislarindaki hatalar/yanlislar sebebiyle gunahsiz kurbanlar oldugumuzu dusunuruz. Ustelik bu tur dusunmekte bazen yuzde yuz hakli da olabiliriz. Suphesiz uluslarin basina da boyle seyler gelir zaman zaman.

Bir ulusun sahip oldugu petrol, maden, su vb. zenginlikler, baska bir ulusun istahini kabartir ve gucune dayanarak diger ulkeyi zapt eder. Magdur ulus emperyalist ulus kadar cesur olmaz, tepki gostermez ve bir kurtulus savasi vermezse bu durumdan kurtulamaz

Adina ne dersek deyelim, hak, haklilik, haksizlik gibi durumlar oldugu surece, orta yerde bir "suc" ve "suclu" da olacaktir. Bunun sonucunda da hakkin hak edene verilmesini saglayan "adalet" onemini koruyacaktir. Adaletin olmadigi yerde ise "zulum" varolacaktir.

Varliklarin ve uluslarin kendilerine haksiz bir muameleyi layik gorenleri yargilamamalari, elestirmemeleri, kendilerini savunmayarak zulme, iskenceye, somurulmeye riza gostermeleri, onlarin tekamul ettikleri anlamina gelmez.

Direnmemek, gelismislik/tekamul degil, "dusuk ozsaygi" belirtisidir.

PsIkolojideki adiyla "asagilik kompleksi" dir. Kaybetmeyi veya islerin daha da kotuye gitmesini goze alamamaktan kaynaklanir. Nihayetinde de ne kisisel, ne de ulusal bir tekamul soz konusu olamaz. Tam tersine, kisi olarak kolelik veya olum, ulus icin ise somurgelesme ve/veya asimilasyon durumu ortaya cikar. Bu sebeple Zulme, Haksizliga karsi kisisel ve ulusal savunma haklarimiz sonuna kadar kullanilmalidir.

Sevgilerimle.

 
Toplam blog
: 67
: 4845
Kayıt tarihi
: 11.12.06
 
 

Ayrik otu tohumu ekip, buğday imajinasyonu yaparak, Buğday  hasatı yapabilir misiniz? Her ne ..