Özür dilerim TRT Şeş...

Vay canına!

Ülkemizde güzel şeyler de oluyor.

Yarın böyle bir gün işte…

Yarın, Kürtlerin ve Türklerin kardeşliğinin bir diş daha “vidalanması” günüdür.

Yarın mutlu bir gündür…

Yarın Demokrasimizin zafer günüdür.

“TRT Şeş” yayına başlıyor.

Demokrasimizin onur günü. İlk kez gerçek anlamda resmi bir tanıma.

“Büyük mahalle baskısının” gerçekten Silivri'de hücrelendiği bir gün.

Ve tarih beyaz bir sayfaya geçiş yapacaktır, yarın…

Otuz (30) yıl sonra, Elli (50) yıl sonra bugünü okuyanlar ne diyecekler acaba?

Bir kırılma noktası olmuş diyeceklerdir, acıların, gözyaşların sonlanmasında…

Ve şehit düşen…

Ve öldürülen çocuklarımızın zaten olmayan sorumluları için; …… diyeceklerdir…

Ve barış için uğraş verirken; suikaste uğrayanların, öldürülenlerin, tehdit edilenlerin, yaşamları karartılanların, biyografileri okutulacaktır Demokrasi kitaplarında…

Ve bir kürtçe şarkı söylemek istediği için Linç edilmek istenen Ahmet Kaya’nın şarkıları söylenecektir yurdun dört bir yanında…

Onun bu isteği karşısında, Çatal, Kaşık fırlatanların çöpleri karıştırılacaktır “Lanetliler (Çetin Altan) Mezarlığında” …

Ve Ahmet Kaya’nın her şarkısını duyduklarında, vicdanları sızlayacaktır (varsa tabi), “Kan uykusuna” tutulacaklardır, sıçrayarak uyanacaklardır ve utanacaklardır “Biz ne yapmışsız” diye.

PKK terör örgütü de bir mum gibi eriyecektir, yok olacaktır bu açılım karşısında, dayanak bulamayacaktır en “derininde” bile…

Aynı Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına yandığımız gibi yanacağız, boş yere karartılan hayatlara.

Hele, bir sağlansın bakalım “Eşit Adalet, Temel Hak ve Özgürlükler.”

Hele, Büyük mahalle baskısı bir son bulsun bakalım…

Hamaset menfaatlenmesi iyotlansın, bir görelim "kredi" lenmeleri, halkımızı soyup soğana çevirenlerin esrar’lı eroin’li “göz renklerini…”

Eminim, sizlerde özür dileyeceksiniz o zaman…

Şimdi özür diledi diye “vatan haini” diye damgaladıklarınızdan.