Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Kasım '16

 
Kategori
Deneme
 

Özür dilerim

Özür dilerim
 

Yazı yazmayı genelde duygusal anlarımda içimi dökmek için kullanırım. Çoğu insanda olduğu gibi bende bazen insanların yüzüne söyleyemeyeceğim duygu ve düşünceleri yüreğimde taşıyorum. Yazı yazmakta sanki o kişiye yazılıp da bir türlü zarfa hapsedilemeyen mektup, gönderilmeden silinen bir mesaj gibi sadece –mış gibi yapmaya ve rahatlamaya yani hafiflemeye yarıyor. Bugün yazımı biraz da bu amaçla yazıyorum…

Evet, sabırlı bir insanım. Birçok şeyi bilmeme, görmeme ve anlamama rağmen sırf karşımdaki kırılmasın gururu incinmesin diye susabilirim. Bu bana zamanla zarar verse bile. Ama öyle bir anıma denk gelir ki o bildiğim düşündüğüm cümleler beynimin kontrolünden çıkıp kalbimin kontrolü altına girer ve beni gelebilecek hasarlardan korumak için karşımdakini yaralayabilirler. Bunlar olduktan sonra bazen kendimi rahatlamış ve sanki uzun zamandır yapmam gerekeni yapmışım gibi hissederim. Bazen de ağır bir pişmanlık duygusu oturur içimin en derinine ve o zaman her şeyi geriye getirmek daha da zor olur. Çünkü eğer kendimi gerçekten suçlu hissediyorsam, o kişinin yüzüne bakamam. Özür dilemeyi her şeyden çok istesem bile yapamam. Ama bu sefer öyle olmadı, denedim…

Ben çok yakınımdaki bir insanı, dostumu, hiçbir şey söylemeden, işin en garip yanı da (mecazi anlamda değil gerçek anlamda ) istemeden kalbini çok fazla kırdım. Bunu ilk kırdığım andan beri biliyordum aslında. Ama kendime itiraf etmek çok güç oldu ve belki de bir özür içinde çok geç oldu… Özür dilemeyi çok istedim ama kalbimi ve aklımdaki cümleleri hazırlamak zaman aldı. Tabii ki karşımdaki yaralı insanın beni nasıl yaralayabileceğini de az çok tahmin etmeninde verdiği korkuyu diğer tüm hislerle birlikte taşıyordum. Uzun süre merhaba bile demediğim bu insana ulaşmam gerekiyordu. Ulaşıp açıklama yapıp özür dilemem gerekiyordu. Ulaşmaya çalıştım çok denedim ama olmadı. Belki de oldu ama o oldurmadı.

 Neyse, artık uğraşmayı bırakıyorum. Ama bu içimdeki o pişmanlık yok olup gitti demek değil. Hani insanın elinden gelen hiçbir şey kalmaz ya, gözlerini kapatıp dua eder sadece, inanın öyle bir noktaya geldim. Elimden gelen her şeyi yaptım ve bıraktım. Benim için gerçekten değerli bir insan olmasa bu kadar uğraşır mıydım? Bilmiyorum. Sanmıyorum. Aslında sadece bilmesini istedim. Onun cephesinde tek suçlu benmişim gibi görünse de aslında öyle olmadığını ama nasıl hissettiğini ve nasıl düşündüğünü anlayabildiğimi bilmesini istedim. Olmadı. Bir ipte elinizi gezdirirken eğer elinize bir düğüm denk gelirse bir karar vermeniz gerekir. Ya çözmeye çalışıp zaman kaybedersiniz, ya da düğümün olduğu yerden kesip devamındaki ipi kaybedersiniz. Ben o düğümü çözmeye çalışırken ipin birden kesik olduğunu fark ettim. Bu arada eğer bu yazıyı bir gün okursa diye söylüyorum; özür dilerim, suçlu olmadığım halde suçlu gibi gözüktüğüm için.

Sadece o da değil. Hayatımda aslında özür gibi sitem gibi kendi kırgınlığım gibi kızgınlığım gibi söylemek isteyip de söyleyemediğim birçok şey var. Hatta bazen karşımdaki benden daha suçlu olsa bile özür dilemek istediğim oluyor ama yapamıyorum işte. Eğer bana kırgın olup da benden özür dilememi bekleyen birileri bu yazıyı okuyorsa onlar içinde söylüyorum; özür dilerim…

 
Toplam blog
: 12
: 243
Kayıt tarihi
: 18.09.15
 
 

İnşaat Mühendisi'yim, yüksek lisansıma devam etmekteyim. Fotoğraf çekmeyi, yeni yerler keşfetmeyi..