Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '08

 
Kategori
İnsan Kaynakları
 

Özürlü çalıştırma teşvikinin uygulaması üzerine bir değerlendirme

Özürlü çalıştırma teşvikinin uygulaması üzerine bir değerlendirme
 

5763 sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’la getirilen teşviklerin nasıl uygulanacağına ilişkin genelgeler, Sosyal Güvenlik Kurumunca yayınlanmaya başladı.

19.08.2008 tarihinde yayınlanan 2008-77 sayılı genelge ile de özürlü işçi çalıştırmaya yönelik getirilen teşvikin, SSK işlemlerinde nasıl uygulanacağı açıklanmaya çalışılmıştır.

Genelgeyi okuyunca bu genelgenin de birçok yönden işverenlere yeni yükler getireceğini, temel noktaların muallakta kaldığını, hatta işverenlere kanunla verilen yetkilerin; kanunların nasıl uygulanacağını açıklamak üzere çıkarılan genelgelerle kısıtlandığını(evet yanlış okumadınız kanunla getirilen haklar genelgeyle geri alınıyor) baştan söylemek isterim.

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; bu ve daha önce yazdığım makalemde teşviklere karşı herhangi bir olumsuz bakışım yok. Bende teşviklerle ilgili yayınlanan kanunu okuyunca çok sevinmiştim. Çünkü işverenlerimizin üzerindeki işçilik maliyetleri, diğer ülkelere nazaran yüksekti ve birçok işverence şikayet konusu edilmekteydi. Getirilen teşviklerle işverenlerimiz biraz rahatlayacak, zaten yüksek olan işsizlik oranında ve kayıt dışı istihdamda bir azalma olacağı umuduyla, çok sevinmiştim. Ama uygulamaya yönelik yayınlanan genelgeler inanın hevesimi kursağımda bıraktı.

Yeni yayınlanan genelgeyi incelediğimizde; genelgenin ekinde işverenlerce Türkiye İş Kurumu’na onaylatılıp, ardından Sosyal Güvenlik İl/Merkez Müdürlüklerine(SSK) verilmesi gereken bir form bulunmaktadır. Bu formda özürlünün T.C. Kimlik Numarası, Adı soyadı, işyerinde kontenjan fazlası veya kontenjan dahilinde olduğuna dair bilgiler bulunmaktadır. Bu formu ilk gördüğümde SSK’nın aylık bildirge tahakkuk işlemlerini, bu bilgilerden otomatik kontrol edeceğini düşündüm.

SSK’ya bu kadar bilgi içeren bir form verilmesine rağmen, bütün kontrolün ve sorumluluğun yine işverende olduğunu genelgeden okuyunca, acaba verdiğimiz form ne işe yarıyor diye sormadan edemedim. Çünkü doldurulan formda, aylık bildirge tahakkuk ederken özürlülere yönelik özellik arz eden bütün hususlar bulunmaktaydı. Buna rağmen Sosyal Güvenlik Kurumu, yayınladığı genelgede özürlü çalıştırma teşviki için iki ayrı kanun numarası vermiş, işverenden duruma göre iki hatta üç aylık bildirge tahakkuku yapılması istenmiştir.

Dikkat edin; aylık bildirge sayısı, her teşvik uygulama genelgesinde artmaktadır. Şöyle ki; bir işyerinde özürlü çalıştırma teşvikinden ve genç işçi çalıştırma teşvikinden yararlanmak isterseniz, aşağıdaki gibi bir tablo çıkabilir:

Örneğin; işyerinizde toplam 70 kişi normal, 5 kişide özürlü çalıştırma teşvikinden, 3 kişi de genç işçi çalıştırma teşvikinden yararlandığını, genç işçi teşvikinde çalışanlardan birinin de, ilgili ayda 10 gün yıllık ücretli izin kullandığı varsayalım. Bu kişilerin hepsini de tüm kollara tabi personel olduğunu düşünelim.

Bu durumda aylık bildirge tahakkuku aşağıdaki gibi olacak:

A) 70 kişi, kanun numarası belirtilmeden tüm kollara tabi aylık bildirge üzerinden verilecek;

B) İşyerinde kontenjan dahilinde çalışan özürlü personel sayısı 2 olduğundan, bunlar için aylık bildirgede kanun numarasına 14857 yazılarak, tüm kollara tabi işaretlenerek tahakkuk edilecek;

C) İşyerinde kontenjan fazlası çalışan özürlü personel sayısı 3 olduğundan, bunlar için aylık bildirgede kanun numarasına, 54857 yazılarak tüm kollara tabi işaretlenerek tahakkuk edilecek

D) Genç işçi teşvikinde çalışan 3 olduğundan bunlar için aylık bildirgede, kanun numarasına 4447 yazılarak tüm kollara tabi işaretlenerek tahakkuk edilecek. Yalnız yıllık ücretli izin kullanan çalışan, bu bildirgede 20 gün gösterilip, kalan günler kanun numarası gösterilmeyen tüm kollara tabi aylık bildirgede gösterilecek. Ayrıca yıllık ücretli izin kullanan kişi için SSK’ya Eksik Gün Bildirimi’nde bulunulacak.

Görüyorsunuz aynı sigorta koluna tabi olarak bir işyerinin, aynı kol için dört farklı aylık bildirge tahakkuku yapması gündeme gelecek. Tabi bütün bunları kontrol etme, yanlış tahakkuk yapması durumunda doğacak cezai sorumluluk işverene ait. (Ellerinde gerekli tüm bilgiler olmasına rağmen…)

Aslında daha önceki yazımda belirttiğim gibi, devasa bir bütçeyi idare bir kurumun E-bildirge sistemini, getirilen mevzuata göre düzenleyememesi çok kötü bir durum.

Eğer özürlü teşvikinde doldurulan form, E-bildirge sisteminde bir işe yarayıp bir şeyleri kontrol edemeyecek veya otomatik tanımlayamayacaksa, niye doldurulup veriliyor. Bunun yerine herkese özürlü çalıştırma teşvik kanun numarasını tanımlasınlar, en azından İş Kurumu’nu aradan çıkarmış olurlar. Çünkü dediğim gibi sistem hiçbir tanıma ve kontrol yapamıyor.

İkinci sıkıntı ise, özürlü kontenjan dahili yada fazlasının neye göre belirleneceği tam olarak açıklanmamış. Genelge sadece çalışanların %3 ü diyor ama; hangi tarih itibariyle çalışanlar olduğu belirtilmiyor. Çalışanların tespitinde ay sonu mu, ay başı mı yoksa aylık bildirgede ki personel sayısı mı alınacak belli değil. Bütün bunlar işverenler açısından belirsizlik oluşturan bir durum.

Son olarak yayınlanan genelge, işverenlere kanunla verilen haklar da kısıtlama yapıyor. Şöyle ki; teşvikle ilgili yayınlanan kanunda özel sektör işverenlerince, 4857 sayılı kanunun 30. maddesi gereği çalıştırılan ve 506 sayılı kanuna tabi bütün özürlülerin teşvikten yararlanabileceği belirtilmişken; genelgede “sosyal güvenlik destekleme primine tabi olarak çalışanlar, topluluk sigortasına tabi olanlar, yurt dışındaki sigortalılar bu teşvikten yararlanamayacaktır” denilmektedir. Dolayısıyla bu genelge aslında kanunu belli noktada hiçe sayan bir genelgedir. Ama Sosyal Güvenlik Kurumu için böylesi bir uygulama ilk olmayıp, birçok konuda aynı tutumu sergileşmiştir.

Sonuç olarak, getirilen teşviklerin etkinliğini yayınlanan genelgeler azaltmaktadır. İşverenlere kolaylık sağlaması gereken işlemler, işverenlere zorluk çıkartmaktadır. Ayrıca hükümet ilerleyen zamanlarda yeni bir teşvik paketi açıklamayı düşünüyor ve bununla ilgili bir takım çalışmalar yapıyor. Bütün bu uygulamaların işverenlere getirdiği/getireceği yükler göz önüne alınarak, E-Bildirge sisteminin acil olarak tekrar elden geçirilmesi gerekmektedir. Bu artık bir zorunluluk olmuştur. Çünkü sistem artık tıkanmaya başlamıştır.

Son olarak bütün bu teşviklerden doğan sorumluluk ve kontrolü işverenlere yıkmak bir çözüm değil, işten kaçmaktır.

Murat YAŞAR

http://www.muraty.com/

 
Toplam blog
: 54
: 7250
Kayıt tarihi
: 11.09.07
 
 

“1980 yılında İstanbul’da doğdum. İlkokul ve ortaokulu İstanbul’da okuduktan sonra 2 sene Edirne Fen..