Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Özveri ve demokrasi

Gecenin bir yarısı uyandım. kızım, yatağın çevresinde dolanıyor, ‘ne oldu kızım’, dedim, susamış, koridor uzun mutfağa kadar, korkmuş su almaya gitmekten, ‘ tamam kızım , sen yat, getiriyorum ’ , dedim, bir bardak su getirdim, bir kaç yudum aldı almadı, uyudu yine.

Uykumun arasında, kafamın içinde kaç saattir bu okuduğunuz yazıyı yazıp durduğumu fark edince de bir daha yatamadım, gecenin içinde sizlere yazıyorum.Aslında yaşamanın kendisinin özveri olduğunun ne kadar farkındayız acaba ? Çocuklarımıza ve topluma karşı, onlar çevremizde, aslında bir bardak su kadar ilgi ve sevgi bekleyip dururken, nelerle uğraşıp duruyoruz ?

Gündelik yaşamlarımız içinde özveri göstermediğimiz anlar, sadece kendi bireyselliğimiz içinde bunaldığımız ve yanı başımızdaki çocuklarımıza, eşimize, akrabamıza öfkemizi patlattığımız anlar az mı, çok mu ?

Daha dün gece, babasının annesini dövdüğünü duyup gözyaşlarını tutamayan bir gençle konuştum. Sürekli öfkesini denetleyemeyen bir babanın, evinde eşine ve biri kız biri erkek çocuklarına karşı patlatıp durduğu şiddetin ve tartışmaların, parasızlığın, borçların, sıkıntıların, ekonomik nedenlerle doğup büyüdüğü ortamdan koparılıp Fethiye’ye gelmenin, bir kez olsun sen ne istiyorsun diye sorulmamasının travmasını dinledim gencimizden. Nerelere çekip gitsin, ne yapsın, bilemiyordu.

Toplumumuzda bugünlerde ekonomik sıkıntıların arttırdığı ev içi şiddet olayları o kadar arttı ki !

Oysa ben bu yazıda bunları anlatmak istemiyordum.

Aynı gencimizin sıkıntılarını anlattığımda, ‘ hemen ilgilenelim, gerekirse gidip konuşalım ’ , diyen, F Dans Folklor Eğitim Merkezi’nde birlikte tiyatro eğitimi aldığımız insanlardan, özveriden, sevgiden, demokrasiden söz edecektim.

Ama yaşamlarımızın ortasına şiddet ve travma çöküp duruyor. O kadar yoğun ki travmalarımız, belki bugün o kadar değildir, ya da öyle umuyoruz ama, bir kaç kuşak geriye gittiğimizde, neredeyse dayak yemeden büyüyeni zor bulacaksınız. Oysa dayakla, zorla adam olan var mı ?

Olması gereken şey, özveri ve demokrasinin yaşamlarımızın içinde kök salması, sevgi ve saygıyla, insan olmanın erdemleri içinde birlikte yaşamak değil mi ?

Biz neyi paylaşamıyoruz ?

Bu yazıyı okuyan ve aile içi şiddetten bunalan her kim var ise, mutlaka aile terapisi almaları gerektiğini, hiç kimsenin aile içindeki şiddete katlanmak zorunluluğu bulunmadığını, gerekirse aile koruma hükümlerinden yararlanarak sorun yaratan kişinin aile konutundan uzaklaştırılmasına varan yaptırımlarla korunabileceklerini de hatırlatırım.

Hele aile içinde şiddet gören çocuğa ‘ onu öldür de kurtulun ’ diyen akrabalar var ise, utansınlar bu yaptıklarından, sakın ola ki olmadık tavsiyelerle travmaları arttırmasınlar.

Gazetelerde okuduk, cinnet geçiren genç, ablası ve yeğenini kaç parçaya bölerek öldürüyor. Cinnet geçiren insanlarımız, ailesine ve kendisine kıyıyor. Neden oluyor bunlar ?

Çünkü topluma, başı dik, onurlu insanlar yetiştirmek yerine, sadece test çözmekten, dershanelere gitmekten, ders çalışmaktan, oynamaya, yaşamaya fırsat bırakmayan bir eğitim sistemi ve yanlış politikalarla, cahillik ve yobazlık dayatılıyor uzun zamandan beri. İnsan onuru ve doğru tarih bilinci ile, bilim ve sanatla aydınlanan, kendine güvenen bir toplum yerine; toptan itaati ve kulluğu dayatan anlayışlarla, iyi yönetilmeyen bir ülke, sürekli darboğazda bir ekonomi , ekilmeyen tarlalar, kapanan işyerleri, sahipsizlik ve kimsesizlik duygusuyla, cendereye soktuk insanlarımızı.

Daha çok sevgi gerek, daha çok saygı, evlerimizde özveri ve demokrasi çoğalmalı, aile içi şiddet değil, çocuklarımızın da hakları var, eşlerimizin de, hiç kimsenin diğer insana ne bir üstünlüğü var, ne de el kaldırmaya hakkı.

Sosyal politikalardan uzaklaşıldıkça, insanlar kendilerini yalnız hissettikçe, özveri ve demokrasi yerine sadaka ve itaat ekonomisi dayatıldıkça bu sorunların yaşanması kaçınılmaz.

Oysa imecelerin toplumu değil miydik biz, sevgiyle ve özveriyle bir araya gelip tarlaları ortak ekip kaldırmaz mıydık ürünlerimizi ? Ne oldu bize böyle ?

Kalabalık ve sevgi dolu ailelerimizden, imecelerimizden, toplumsal dayanışmalarımızdan giderek uzaklaşıp kendi küçük aile yaşantımıza kapandıkça sorunlar daha mı arttı ne ?

Tiyatro çalışmamızdan sonra, ‘ evde elmalı pasta yaptım, hadi bize gidelim ’ diyenlerin sıcacık, insanca paylaşım ve dostluk yaklaşımları değiştirecek her şeyi.

Hem toplum yaşamında, hem de evlerimizde, özveri ve demokrasiyi geliştirmekten başka çare yok.

 
Toplam blog
: 6
: 463
Kayıt tarihi
: 17.12.08
 
 

Yıllardır sanatın ve kültürün emek vereniyim. 1979 yılından bu yana çeşitli gazete ve dergilerde yaz..