- Kategori
- Kültürler
- Okunma Sayısı
- 227
Padişahın pisboğazlığı, Safranbolulara yaradı

Safranbolu, Dünya Mirasi listesinde
Abdülhamit Hazretleri, şekerin sert olanından bıkmış. Haber salmış kethüdası ile sarayından. “Tez bana bu lokum yumuşağında bir şeker bulun getirin” demiş.Demiş, demiş ama, saray başdanışmanı araya girip memlekette referandum ( Pardon, her tarafımız referandum oldu) bir yarışma açalım denmiş ve kollar sıvanmış. Muhittin Hacı Bekir birinci olmuş.
Geleneksel Türk lokumlarını, bilirsiniz turistler için düzenlenen Şark gecelerinde ikram olarak verirler. Turist, bir yandan lokumunu atıştırırken, öte yandan da sahnedeki Türk lokumunun kıvraklığını seyreder. Mest olur. Lokumlardan lokum beğenmez.
Nişasta, su, şeker, tartarik asit ile hazırlanan Türk lokumu, o zamandan beri Avrupa’ya bizden gitmiştir.
Safranbolu’da lokumculuk almış yürümüş. Onlar, lokuma bir de safran ekliyorlar ki, tadından yenmez. Kokulu ve gösterişli lokumlar, bu safran şehrine ismini vererek Safranbolu diye anılmaya başlanmış.
Gramı 5 liradan fazla olan safran, Safranbolu’da altın değerinde.
Gerisini, orada yaşayan Aslı Eren isimli Safranbolulu arkadaşımızdan rica ettik, dinleyelim.
“Dünyada adını, bir yerleşim yerine veren tek bitki olan safran dünyanın pahalı baharatı unvanını taşıyor. Osmanlı Padişahlarının kuvvet macunu olarak kullandığı safran bitkisi, Türkiye’de sadece Safranbolu İlçemizde ve köylerinde yetiştiriliyor.
Çok yıllık bir bitki olan safranda, 3-4 yıl ürün alınır. Yıllık dekar başına verimi 300- ile 700 gramdır. Kokulu safran elde etmek için çiçekler güneş doğana kadar toplanmalı, gölgede çabuk kurutulmalıdır. Kullanılan kısmı elle kopartılarak toplanır. Hafif kömür ateşi üzerinde de kurutulur
Safran (kanser bastırıcı), (mutasyon önleyici) ve antioksidan benzeri özellikleri olduğu için ilaç sanayiinde ham madde olarak kullanılır. Gıda, kozmetik ve kendi ağırlığının 100 bin katını rahatlıkla boyadığı için boya sanayiinde de ham madde olarak kullanılır.
Hafızayı kuvvetlendirir, anti-depresan özelliği taşır
İştah açıcıdır. Kadınların adet öncesi semptomlarını hafifletebilir
TURİZM DEDİKLERİ:3 bin yıllık geçmişe sahip olan ilçe, UNESCO’ nun Dünya Mirası listesindeki yeri, çok muhteşem. Üç katlı, 6 - 8 odalı evler tam bir Osmanlı mimari eseri
Dört dörtlük eskiye dönüşü yaşamak isteyenler de çoğunlukta. Bunlar, namazında, niyazında, kendi hallerinde, kendi kültürleri çizgisinden çıkmak istemeyen sakin kimseler.
Evlere bakıyorsunuz. Her köşeden, eskiye bir çağrı ulaşıyor. Sizi kendisine çekiyor. Sanki gizli bir el, tutmuş yakanızdan, usul usul anlata anlata sizi yanınıza alıyor.. Bir sihir var ortalıklarda. Bunu sadece siz görüyorsunuz sanki.
Ayağına bir şalvar, bir şıpıdık terlik, veya arkası basık bir yemeni pabuçla çıkın ortaya, hiç mi hiç yadırganmazsınız. Çocuklaşıp, bir anda sokaklarda çember çeviresiniz gelir.
Yerlisi, tarhanasını, bulgurunu salçasını dam başlarında kurutuyor. Evinin mahzenindeki raflara diziyor. Evlerde odun sobası yakıp, gıcırtılı tahta merdivenlerle üst katlara ulaşılıyor. Güğümler, soğusun diye kuyuya sallandırılıyor. Oh ne ala. Kapıcı aidatı yok. Yönetici parası yok. Su parası yok, asansör parası yok. Ara yerde de, Saatli Maarif Takviminden de vecizeler okuyup, “hımmm!“ diyerek de başınızı sallaya sallaya düşüncelere dalarsanız. Üstelik televizyondaki aynı yalanları işite işite fıtık olmaktan da kurtulursunuz.sizden keyiflisi, sizden kültürlüsü yoktur bu zaman.
Evler birbirinin kopyası sanki. İç içe geçmiş matruşka’lar gibi. Evinizin penceresini çerçevesini sökün, aşağı mahalledeki evlerden birine takın, aynı. Hiç fark etmez. Yollar daracık. Lokum satan kızlar güzel mi güzel. Lokumlar da güzel.
Evlerin yapımında kerpiç, taş, ahşap, alaturka kiremit kullanılmıştır. Pencereler kapalıdır. Anası, danası, kaynanası cümle yakın akrabalar, bir arada oturmaktadır. Oğlan evlenince, ona ev açılmaz. Masaya bir tabak daha konur.
Hangi evden bakarsanız bakın, manzara değişmez. Her ev birbirinin kopyasıdır. Fatma'nımın evine gidiyorum derken, bir de bakmışsınız, kendinizi, Hacer Hanımın evinde bulmuşsunuzdur.
Üst katlara ahşap merdivenlerle ulaşılır. İkinci katın tavanı basıktır. Ocaktan alınan közler, mangala konur. Yatak odası böyle ısıtılır. Evin kedisinin sırt tüyleri daima yanıktır. Onun yeri, yüksek ayaklı mangalın altıdır. Gaz lambasının yerini fitilli lambalar, lüksler ve elektrik almıştır. Her birinin izini burada görebilirsiniz. Büyük evlerde serinlik olsun diye havuzlar bulunur. Yangında da lazımdır burası
Safranbolu, bir nev’i, şahsına münhasır dedikleri bir ilçemizdir.”
LOKUMCULAR ÇARŞISINDA ŞEKER DAĞITAN BİR SAFRANBOLULU
SAFRANBOLU. MATRUŞKA HALİNDE SATILIYOR
SAFRANBOLU SOKAKLARI ROMANTİK. - ÜST VE ALTTA-
MACUNCU, MİNİK VE SEMBOLİK ARABASI İLE SAFRANBOLU SOKAKLARINDA.
İŞTE, SAFRAN BİTKİSİ
SAFRANBOLU'NUN TİPİK EVLERİ
CADDELERİ
ÇARŞISININ BİR BÖLÜMÜ
BİBLO GİBİ
SAFRAN KURUTULURKEN
BİR KISMI AYIKLANMIŞ OLAN
SAFRANLI LOKUMLAR
GENİŞ GENİŞ ODALAR
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Sevgili Muzaffer abi... Her yerde muhabirin var. O nedenle en güzel ve en güncel haberler sende. Safranbolu'lu arkadaşımıza verdiği bilgiler için teşekkürler. O'nu da Milliyet Blog'a kazandıralım, ne dersin? Bu arada yeni kitabın Safranbolu ile ilgili olacak herhalde (!) Maaledef güzel ülkemizin kuzeyi özellikle Sinop-İnebolu-Cide-Amasra arası turizm yönünden hala bakir... Tanıtım az. İlgililer nedense buraların farkında değiller galiba. Fotoğraflar çok güzel yerler olduğunu gösteriyor, doğa harikası yerler. Kanyon ve cam teras muhteşem. Benzeri Uşak- Ulubey'de. Umarım kısmet olur da oaraya da gideriz ve çekeceğimiz fotoğraf ve videolarla tanıtıma biz de yardımcı oluruz. Saygılarımla....22-29 İzmir kitap fuarında buluşalım...
İlyas Bayram 04.04.2017 20:41- Cevap :
- Her zamanki duyarlılığınla tanıtım konusunda gösterdiğin hassasiyet, herkesler tarafından bilinmektedddir. Bu bakımdan sergilediğin güzelliklerden ötüüüüüüüüüüüüüüüüüüürü teşekkür ederim. Oradaki muhabirimiz adına da teşekkür ederim. Dediğin gibi onu da Blogçu yapalım. Dur hele ısınsın biraz. İyi fikir dediğin. Ben Safranbolu için bir kitap yazmıyacağım. Sadece yöreyi tanımak ve tanıtmak istiyorum. "Tanıtım ve tanıtmak" içgüdüsü, senden bana geçmiş. Mesele budur. Hakikaten Kuzey küremi,zdeki yerlerimiz tanıtılmağa muhtaç.Benim Karadenizdeki Güzelcehişsarı tanıtmak istediğim gibi. Orada turizme soyunanlar, pek turistik de deeeeeeeeğil. Turizm bir görgü işidir. Karadenizde bu iş, ihmal edilmiştir. Gösterdiğin ilgiye teşekkür ederim. Sağol, varol. Fuarda buluşalım. Sevgilerle 05.04.2017 8:44
Yazı ve resimler gözümü ve gönlümü şenlendirdi
Erhantigli 02.04.2017 11:55- Cevap :
- Tabi şenlendirir bre. "Gönlün mizah" yazdıkların da öylesi. Daha ne. Resimlere gelince. Övünmek gibi olmasın ama, Hayat Dergisinin Türkiye çapında açtığı fotoğraf yarışmasında 2 nci geldimdi. Selamlar, teşekkürler. 02.04.2017 20:06