Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '14

 
Kategori
Tarih
 

Padişahlara kayık sefalarına çıkmadan dört bir yandan top atışları yapılırmış!

Padişahlara kayık sefalarına çıkmadan dört bir yandan top atışları yapılırmış!
 

SULTAN KAYIKLARI


Venedik…

Gidenler bilirler. Gondollar vardır, kayıkların bir başka modelidir ve gondolcular çekerler.  En romantik geziler onlarda yapılır. Filmlere konu olmuştur. Venedik’te her giden gondola binmek ve resim çektirmek ister. Güzeldir. Biliyorum çünkü ben birkaç defa gidenlerdenim. Orası farklı bir yer, farklı bir kültür. Venedik ve gondol birbirini tamamlar sanki…

Peki bizde olmamışmı?

Bizde de kayık sefaları olmamışmı? Olmuş.

Özellikle Haliç’te kayıkçılar olurmuş. Süslü kayıkları ile görenleri bir çeşit davet edermiş. Onları İskele Kethüdası denetlermiş. Haliç’in gök mavisi sularında kürek çekerlermiş. O zamanlar haliç pırıl pırıl…

Lütfen o zamanları, yani eski İstanbul’u düşünün; şemsiyeli, feraceli belkide mantolu birbirinden güzel bayanları ve fesli oldukça şık giyinmiş beyleri de düşünün.

Şimdi de onları çeşitli süslü kayıklarda hayal edin.

Haliç’in iki yakasına gidip geliyorlar.

Bence çok şık bir manzara çıkıyor ortaya…

O zamanlar Haliç çok revaçta olan bir yer. Sultanların, beylerin, paşaların ilgi gösterdiği, bayanların hayranlıkla izledikleri ve kayık sefalarında mutlu oldukları yer!

Henüz çevrelerine fabrikalar kurulmamış, imaretlaneler yok ve tabi onların atıkları da bu güzelim sulara akıtılmıyor.

Kayıkçılar;  Galata’dan Eminönü’ne, Hasköy’den Balat’a bu şık insanları devamlı taşırlarmış. Bir çeşit trafik ve yoğun bir trafik olsa gerek!

Ondokuzuncu yüzyılda, 10,000 adet kayık olduğu biliniyormuş. Bu kayıklar sadece bir çeşit yolcu taşımada değil aynı zamanda sefa için, keyif içinde kullanılıyormuş.

Düşünebiliyormusunuz, kayık sefalarını?

O zamanlar çok makbülmüş. Çık ilgi görürmüş.

Öyleki şarkılar yazılırmış, şiirler okunurmuş, gördükleri bu eşsiz manzaralar karşısında sanatçılar dile gelirmiş, ruhları coşar, yüreklerinin atış ritmleri değişirmiş. Bencede değişir zaten!

Kayıkların da isimleri varmış.

Kullanım şekillerine göre adlandırılırlarmış.

Mesela Padişah kayığından söz edelim…

Bu kayık çok gösterişli olurmuş. Padişahın oturacağı yerde taht gibi bir şey konulurmuş.  Bu kayıkta kendi, annesi kadınları ve çocukları olurmuş.

Tabi sultanın bu kayıklarla gezmesi öyle haydi sıkıldım gidiyorum-la olmuyormuş.

Sultan çıkmadan öne limandaki silahlı gemilerden, kız kulesinden ve kıyıdan top atışları yapılırmış.

Padişahın kayığının önünden başka kayıklar yol açmak için önde giderlermiş.

Diğer kayıklarda yine paşalara, beylere göre değişirmiş.

Bu bir çeşit şimdilerdeki arabalar gibi.

Gücü yetinin alacağı arabanın modelleri gibi olsa gerek!

Şimdi nasıl toplu taşamalar var, o zamanda yolcular bu kayıkları karşıtaraflara gitmek için kullanıyorlarmış.

O zamanlar elbette trafik yok, gürültü yok, hava temiz, sular kirletilmemiş. Mavi henüz griye dönüşmemiş.

Şimdilerde yine sultan kayıkları var. Turistik amaçlı kullanılıyorlar. Elbette Venedik bu konuda çok ileride. Bizlerde daha haliç kayıklarla gezintinin tam anlamı ile türist çeker halde olduğunu sanmıyorum. Bence değerlendirilmesi gereken bir konu. Kısa bir sürede olsa kayıktakileri rahatlatacak, başka alemlere taşıyacaktır.

Bence güzel olacaktır.

Nazan Şara Şatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....